• Tarih: 17.07.2024
  • Yazar: Stj. Av. Ahmet TAŞDELEN

Dava Açma Sürelerini Düzenleyen Mevzuatların Katı Bir Şekilde Yorumlanması Mahkemeye Erişim Hakkını İhlal Edebilir

17.07.2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan GEMAK GEMİ İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET A.Ş. BAŞVURUSU”, dava açma sürelerini düzenleyen mevzuatların katı yorumlanması sonucu değerlendirilmesi mümkün olmayan ve öngörülemeyen durumların oluşmasının, mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğine ilişkindir.

OLAY:

"Başvurucu; Yalova ili Altınova ilçesi Tavşanlı beldesi Dipgölcük mevkiinde bulunan taşınmazları için 2009 yılı emlak vergisinin 18.519,72 TL olmasına rağmen 2010 yılı emlak vergisinin 148.593,10 TL olarak belirlenmesi üzerine 2010 yılına ait emlak vergisi tarh ve tahakkuk işlemi ile bu işleme dayanak olan Takdir Komisyonu kararının iptali ve 213 sayılı Kanun'un mükerrer 49. maddesinin (b) fıkrasının üçüncü paragrafının Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesine itiraz yoluna başvurulması talebiyle Bursa 2. Vergi Mahkemesinde E.2010/1454 numaralı davayı açmıştır.

Bursa 2. Vergi Mahkemesi Anayasa'ya aykırılık iddiasını ciddi görerek belirtilen hükmün Anayasa’nın 36. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptali talebiyle, itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.

15. Bursa 2. Vergi Mahkemesi Anayasa Mahkemesi tarafından başvuru hakkında beş ay içinde karar verilmediği gerekçesiyle Anayasa'nın 152. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca davayı 7/12/2011 tarihli ve E.2010/1454, K.2011/2168 sayılı kararıyla yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırmıştır. Anılan kararla Mahkeme, Takdir Komisyonu kararlarına karşı sadece 213 sayılı Kanun’un mükerrer 49. maddesinde sayılan kişi ve kurumlarca dava açılabileceğinden davanın Komisyon kararının iptali istemine ilişkin kısmını ehliyet yönünden, Komisyon kararına bağlı olan tarh ve tahakkuk işlemine ilişkin kısmını ise hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle esastan reddetmiştir.

Başvurucu kararı temyiz etmiştir. Temyiz süreci devam ederken Anayasa Mahkemesi 31/5/2012 tarihli ve E.2011/38, K.2012/89 sayılı kararıyla 213 sayılı Kanun’un mükerrer 49. maddesinin (b) fıkrasının üçüncü paragrafının birinci cümlesini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir.

Başvurucu; sahibi olduğu taşınmaz için tahakkuk ettirilen emlak vergisi ve bu verginin matrahının tespitine esas Takdir Komisyonu kararına karşı dava açmasını engelleyen kanun hükmünün Anayasa’ya aykırılığı iddiasında bulunduğunu ve Vergi Mahkemesinin itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurduğunu, Anayasa Mahkemesinin de hak arama hürriyeti ve hukuk devleti ilkesine aykırı bularak hükmü iptal ettiğini ifade etmiştir. Ayrıca Anayasa Mahkemesinin iptal hükmüne uyulması anayasal bir zorunluluk olduğu hâlde temyiz ve karar düzeltme kanun yolları aşamalarında gerekçe belirtilmeksizin iptal kararının gözetilmediğini, konuyla ilgili bireysel başvuruda bulunması üzerine ihlal kararı verilerek yeniden yargılama yapılmasına karar verildiğini ancak bu davada da Vergi Mahkemesinin dava açma süresine ilişkin özel kanun hükmü bulunmayan bir konuda dava açma süresi yönünden öngörülemez bir yorumla hatalı sonuca ulaştığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür."

ANAYASA MAHKEMESİNİN OLAYA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMESİ:

Anayasa Mahkemesi bireysel başvurularda başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirme ile bağlı olmadığını belirtip başvuruya konu olayın hukuki nitelendirmesini kendisinin takdir ettiğini belirtip başvuruya konu olayı adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkından inceleneceğini değerlendirmiştir.

Somut olayda başvurucunun açtığı iptal davasının davanın süre aşımınından  dolayı reddilmesi üzerine esasının hiç incelenmemesini, başvurucunun  mahkemeye erişim hakkına yönelik bir müdahale olarak değerlendirmiştir.

Anayasa Mahkemesi bundan önceki bireysel başvurularda da belirttiği gibi mahkemelerin dava açma süresini öngören kanun hükümlerinin yorumlanmasında aşırı şekilcilikten kaçınması gerektiğini ve kuralların da imkan verdiği ölçüde davayı ayakta tutma yolunda bir yaklaşım benimsemeleri gerektiğini yine belirtmiştir.

Anayasa Mahkemesi mahkemeye erişim hakkı yönünden inceleme yaptığı kararlarında, dava açma sürelerini düzenleyen, son derece karışık ve dağınık olan bir mevzuatın aşırı şekilci (katı) yorumunun mahkemeye erişim hakkını ihlal edebileceğini, özellikle başvuru mercii ve süresi gösterilmeyen durumlarda mahkemelerin usul kurallarını yorumlarken mahkemeye erişim hakkının özünü zedeleyecek şekilde katı yorumdan kaçınmaları gerektiğini vurgulamaktadır.

Somut olayda başvurucu için sürenin ne zaman başladığını içeren kanun hükmü söz konusu iptal davası açılırken yürürlükte bulunan kanun hükümünde açık değildir. Bu sebepten dolayı mahkeme dava açma süresi konusunda başvurucu adına mevcut olmayan ve değerlendirilmesi mümkün olmayan bir duruma göre yorum yapmıştır.

Bu itibarla Mahkemenin dava açma sürelerinin belirlemesine ilişkin olarak başvurucunun davayı açtığı tarihte mevcut olmayan ve değerlendirilmesi mümkün olmayan bir duruma göre yaptığı yorumunun somut olayın özel koşullarında öngörülebilir olmadığı, başvurucunun mahkemeye erişimini aşırı derecede güçleştirerek başvurucuya şahsi olarak ağır ve orantısız bir külfet yüklediği değerlendirilmiştir. Bu itibarla başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin ölçüsüz olduğu sonucuna varılmıştır.

Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin açıkladığı gerekçelerle somut olayda Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

Karar metni için tıklayınız.

https://www.aslanpinar.combilgi-bankasi/guncel/dava-acma-surelerini-duzenleyen-mevzuatlarin-kati-bir-sekilde-yorumlanmasi-mahkemeye-erisim-hakkini-ihlal-edebilir
Diğer Makaleler