-
Tarih: 20.04.2022
İşçilik alacağının ödenmemesi nedeniyle açılan belirsiz alacak davasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddedilmesi mahkemeye erişim hakkını ihlal eder
20 Nisan 2022 tarihli ve 31815 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "İsmail Avcı Başvurusu"nun konusu, işçilik alacağının ödenmemesi nedeniyle açılan belirsiz alacak davasında, davanın açılmasında hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkını, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiğine ilişkindir.
Bireysel başvuruya konu somut olay kısaca şu şekildedir:
1987 tarihinde Ödemiş Belediyesinde işçi olarak çalışmaya başlayan başvurucu, 2010 tarihinde emekli olup işten ayrılmıştır. Başvurucunun halihazırda çalıştığı esnada toplu iş sözleşmesi süreci sendikaların yetki sorunu nedeniyle tamamlanamayıp başvurucu işten ayrıldıktan sonra tamamlanabilmiştir. Sürecin tamamlanması sonucunda işveren Belediye, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan fark için başvurucuya bir miktar ödeme yapmıştır. Akabinde iş müfettişi tarafından başvurucunun da aralarında bulunduğu bir grup işçi hakkında hazırlanan raporda, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacağın eksik ödendiği tespit edilmiştir. Tespit edilen söz konusu miktar ise işveren Belediye tarafından ödenen miktarın yaklaşık 7,5 katıdır. Bunun üzerine başvurucu tarafından Ödemiş 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinde eksik kalan ücretlerin ödenmesi amacıyla Belediye aleyhine dava açılmıştır.
Yargılama Süreci:
-Eksik kalan kısmın kendisine ödenmesi amacıyla Belediye aleyhine Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açan başvurucunun dava dilekçesinin dava değeri kısmında;
"Davanın belirsiz alacak davası kabulü ile ve bilirkişi incelemesi sonucunda fazlaya çıkacak miktarlar yönünden talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla; Toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret ve ikramiye farkları nedeniyle 6.539,68 TL"
ibaresi yer almaktadır. Bununla birlikte sonuç kısmında da benzer ifadelerin yer aldığı bilinmektedir.
Yargılama sürecinde ilk derece mahkemesi tarafından üç kez bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup başvurucuya ödenmesi gereken miktar dava konusu değerden daha fazla çıkmıştır. Bunun üzerine başvurucu ıslah yoluna başvurarak tazminat talebini 11.745,23 TL’ye yükseltmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesi davayı kabul ederek eksik kalan kısmın başvurucuya ödenmesine karar vermiştir.
Bu karara karşı Belediye tarafından bilirkişi raporlarının hatalı olduğu ve ıslah dilekçesinin zamanaşımı süresinden sonra verildiği iddialarıyla temyiz kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı Belediyenin temyiz başvurusu Yargıtay 22. Hukuk Dairesi tarafından kabul edilerek ilk derece mahkemesinin kararı şu gerekçelerle bozulmuştur:
- 6100 sayılı HMK’nin md. 107/2’de karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı ya da değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirttiği talebini artırabileceği hüküm altına alınmış olup;
+Belirsiz alacak davasının açılabilmesi için alacağın miktar veya değerinin davacının elindeki belgelerle belirlenebilir olmaması ve alacağın miktarının belirlenmesinin ancak karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hâle gelmesi gerektiği,
+Taraflar arasında alacak miktarı bakımından uyuşmazlık bulunması talep sonucunun belirlenemez olduğu anlamına gelmeyeceği, bununla birlikte asıl olanın talep sonucunun objektif olarak belirlenememesi olduğu,
+Alacağın miktarının belirlenebilmesinin tahkikat aşamasında delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilse de davanın niteliğinin belirsiz alacak davası olmasında bilirkişi incelemesine gidilmiş olmasının yetersiz olduğu,
+Alacağın miktarının belirlenebilir olduğu gerekçesiyle somut olayda, şartları bulunmadığı hâlde başvurucunun dava dilekçesinde, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının belirtildiği durumda davacıya herhangi bir süre verilmeden hukuki yarar yokluğundan davanın reddi yoluna gidilmesi gerektiği,
+Bununla birlikte açılmaması gerektiği hâlde belirsiz alacak davası açılmış olduğu ve bu konudaki eksikliğin süre verilerek tamamlanması mümkün olmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan dolayı reddedilmesi gerektiği, aksinin kabulünün açıkça belirlenebilir nitelikte olan talep sonucunun hukuki yarar sağlanması için davacıya ek imkan tanınarak taraflar arasındaki eşitlik ilkesinin ihlaline sebebiyet vereceğini,
+Somut olayda ise davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı ancak uyuşmazlık konusu toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacakların, başvurucunun sendikaya üye olduğu ve toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği tarihi, çalışma süresini, en son ödenen ücreti, toplu iş sözleşmesi gereği alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, ödenmesi gereken alacakları işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince belirlenebilecek durumda olduğundan talep konusu alacakların belirsiz alacak olmadığı kabul edilerek belirsiz alacak davasının açılabilmesi için başvurucunun hukuki yararının bulunmadığına kanaat getirerek usulden reddine karar vermiştir.
İlk derece mahkemesi söz konusu bozma kararındaki gerekçeyi benimseyerek bozma kararına uymuş ve davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararı olmadığına kanaat getirerek davayı usulden reddetmiştir.
Başvurucu ilk derece mahkemesinin uyma kararına karşı tekrar temyiz kanun yoluna başvurmuştur ancak temyiz mahkemesi başvurucunun temyiz talebini reddederek ilk derece mahkemesinin kararını onamıştır.
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru süreci:
Başvurucu temyiz mercinin onama kararına karşı;
+ Toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının ödenmesi için hem belirsiz alacak davası hem de kısmi dava şeklinde açtığı davanın sadece belirsiz alacak davası olarak kabulüyle usulden reddedilmesinin hatalı olduğu,
+ Buna ek olarak ücret ve ek ücrete ilişkin kayıt ve belgelerin kendisine verilmemesi sebebiyle alacağını tam olarak hesaplamasının mümkün olmadığı,
+ Alacağının eksik ödendiğini bilirkişi raporu neticesinde anlayan başvurucunun, alacağının gerçek tutarının mahkeme tarafından dahi üç bilirkişi raporu neticesinde tespit edildiği,
+ Temyiz mercileri arasında belirsiz alacak davası konusunda görüş ayrılığı bulunduğunu ve bu görüş ayrılığından dolayı davasının usulden reddedilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini
+ Davanın kabulüne karar veren ilk derece mahkemesinin kararını bozan Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin katı yorumu nedeniyle yeniden dava açma imkânının da ortadan kalkarak mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği ve yargılamanın makul sürede tamamlanmadığı iddialarıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
Anayasa Mahkemesinin Değerlendirmesi:
Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmeler özetle şu şekildedir:
- Toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan bir alacağın belirsiz alacak olup olmadığını tespit etmek Anayasa Mahkemesinin görevinin kapsamına girmediği, bununla birlikte yapılacak denetimin yalnızca dairenin yaptığı değerlendirmenin bariz takdir hatası veya keyfîlik içerip içermediğini incelemekle sınırlı olduğu belirtilmiştir.
- Temyiz mahkemesinin alacağın belirlenebilir olduğu yönündeki hükmünün bariz takdir hatası veya keyfilik içermediği ancak alacağın belirlenebilirliği ve ispatlanmasının ayrı şeyler olduğu,
- Başvurucunun alacağının varlığının tespitini ve tamamının ödenmesine hükmedilmesini talep ettiği davada hukuki yararın dava şartı kabul edilerek dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddedildiği ve bununla birlikte hukuki yararın bulunmadığı yorumunun öngörülebilirlik koşulunu sağlayıp sağlamadığını inceleyerek;
+Hukuki yararın, kişilerin kendilerine hukuken yarar sağlamayan davaları açarak mahkemeleri gereksiz yere meşgul etmesinin önlenmesi amacıyla getirilen bir dava şartı olduğu,
+ Belirsiz alacak davasının esasında bir eda davası olduğu ve eda davalarında hukuki yararın bulunduğunun kural olarak kabul edildiği,
+ Belirsiz alacak davasının açılma şartlarının katı olması sebebiyle bu koşulları sağlamayan alacağın belirsiz alacak davasına konu edilmesinin usul hukuku bakımından mümkün olmadığı ancak belirlenemezlik şartını taşımayan bir alacağın belirsiz alacak davasına konu edilemeyecek olması ile hukuki yarar meselesinin farklı şeyler olduğu, dolayısıyla meselenin ölçülülük ilkesi bakımından incelenmesi gerektiği,
+ Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmesinin ölçülü olabilmesi için bu aracın son çare olması, diğer bir ifadeyle başvurucunun haklarını en az zedeleyen bir araç olması gerektiği, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesinin oldukça ağır bir müdahale teşkil ettiği ve davacının aleyhine sonuçlar doğurduğu, başvurucunun sırf dava dilekçesinde davasının belirsiz alacak davası olduğunu belirtmiş olması sebebiyle medeni hakkıyla ilgili bir uyuşmazlığını mahkemede öne sürme hakkından mahrum kaldığı,
+ Başvurucunun hatalı olarak belirsiz alacak davası açmış olması sadece belirsiz alacak davasıyla getirilen avantajlardan yararlanamaması sonucunu doğurmayıp genel eda davasıyla elde edebileceği hakları yitirmesine de yol açtığı gerekçeleriyle başvurucunun erişim hakkının ihlal edildiğine hükmetmiştir.
- Ayrıca somut olayda yargılamanın 4 yıl 11 ay 16 gün sürmesinin AYM içtihatları doğrultusunda makul sürede yargılanma hakkını da ihlal ettiği kanaatine varmıştır.
Kararın tam metni için tıklayınız.
-
7464 sayılı Kanununa (AIRBNB Yasası) İlişkin Uygulanacak İdari Yaptırımlara Dair Tablolar
-
Tarih: 13.11.2023
-
-
7464 Sayılı Konutların Turizm Amaçlı Kiralanmasına Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun TBMM'de Kabul Edildi
-
Tarih: 30.10.2023
-
-
AYM Süre Tutum Dilekçesi Sunma Zorululuğuna Son Verdi
-
Tarih: 24.10.2023
-
-
Hukuk Davalarında, Hükümde Kanun Yolu Süresinin Hatalı Gösterilmesi Durumunda Uygulamadaki Farklılık Giderildi.
-
Tarih: 17.09.2023
-
-
Anayasa Mahkemesi 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun'un 28. Maddesinin Birinci Fıkrasının (1) Numaralı Bendini Anayasa'nın 13.,35. ve 36. Maddelerine Aykırı Görerek İptal Etti.
-
Tarih: 15.09.2023
-
-
Elektronik Ortamda İkinci El Araç Satışına İlişkin Yeni Düzenlemeler Yayımlandı.
-
Tarih: 01.09.2023
-
-
Taşınmaz Satışına Yönelik İlanlara Elektronik Ortam Sağlayan Kişilere Yükümlülükler Getirildi
-
Tarih: 01.09.2023
-
-
Sanık Tarafından Araştırılması Talep Edilen Hususların Mahkeme Tarafından Dikkate Alınmaması Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkelerine Aykırıdır
-
Tarih: 18.08.2023
-
-
Uyuşmazlığın Sonucuna Etkili, Ayrı ve Açık Yanıt Gerektiren İddiaya Rağmen Bu Hususun Tartışılmaması ve Bir Değerlendirme Yapılmaması Yargılamanın Bütünü Yönünden Adil Yargılanma Hakkını İhlal Eder
-
Tarih: 17.08.2023
-
-
Mahkeme Tarafından Verilen Süreye Güvenilerek Yapılan Islah İşleminin Kanunda Öngörülen Sürede Yapılmadığı Gerekçesiyle Reddi Mahkemeye Erişim Hakkının İhlalidir
-
Tarih: 17.08.2023
-