• Tarih: 17.01.2024
  • Yazar: Yargıtay Başkanlığı-11.Hukuk Dairesi

Arabuluculuk Görüşmelerinde Tarafların Türkçe Bilip Bilmemesi İptal Sebebi Değildir

T.C.
YARGITAY
ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ

Esas : 2023/4118
Karar : 2023/4599
Tarih : 04.09.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1901 Esas, 2023/998 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2021/766 E., 2022/494 K.

Taraflar arasındaki arabuluculuk tutanağının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 26.11.2019 tarihli arabuluculuk belgesinin tanzim edildiğini, davacının Türkçe bilgisinin olmadığını, arabuluculuk anlaşma belgesinin avukatsız ve tercümansız olarak davacıya imzalatıldığını, eşitlik ilkesine aykırı davranıldığını, sözleşme ve arabuluculuk tutanağının geçersizlik şartlarının oluştuğunu ileri sürerek arabuluculuk belgesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, arabuluculuk belgesinde anlaşılan hususlar kapsamında dava açma yasağı olması nedeniyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı ile müvekkili arasında hisse devri sözleşmesi yapıldığını, davacının 27.02.2019 tarihinde noter huzurunda Türkçe bildiğini ifade ederek tercümansız olarak iki ayrı hisse satış ve devir taahhüdü sözleşmesi imzaladığını, yine yapılan yazılı telefon konuşmalarında da davacının Türkçe bildiğinin açık olduğunu, davacının irade fesadına uğradığı iddiasını ispat etmesi gerektiğini, arabuluculuk sürecinin tamamının usulüne uygun şekilde yürütüldüğünü savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hata iddiasının ispata muhtaç olduğu, davacının basiretli davranma yükümlülüğünün bulunduğu, sözleşmenin sözleşme yapma özgürlüğü çerçevesinde yapılmış olduğu, dinlenen tanık beyanlarından irade fesadı halinin anlaşılamadığı, davacının duruşmada dinlenmesi sonucunda mahkemece söz konusu belge içeriğini anlayabilecek durumda olduğunun değerlendirildiği, anlaşma belgesi altındaki imzanın inkar edilmediği, dava dilekçesi ekinde sunulu vekaletname örneğinde de tercüman bulunmadığı, tercüman bulunmaksızın resmi işlemlerde imza attığı, buna göre irade fesadı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan vekaletnamenin tercümansız imzalanması nedeniyle davanın kabulünün doğru olmadığını, arabuluculuk metninin daha karmaşık olduğunu, ayrıca arabuluculuk işleminin vekaletname tanzim tarihinden iki yıl sonra yapıldığını, bu tarihte davacının dil becerilerini geliştirmesinin olağan olduğunu, sözleşme ve arabuluculuk tutanağının geçerlilik şartlarının bu anlamda oluşmadığını, eşitlik ilkesine aykırı davranıldığını savunarak kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında görüşmeler neticesinde düzenlenen 26.11.2019 tarihli arabuluculuk anlaşma tutanağının taraflar arasında kurulmuş özel hukuka tabi bir sözleşme olduğu, davacı yeterli derece Türkçe bilmemesi sebebiyle iradesinin sakatlandığını ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 30 uncu maddesi uyarınca sözleşmenin yanılma sebebiyle geçersiz olduğunu iddia etmiş ise de, hangi hususlarda yanıldığına dair somut bir açıklama yapmadığı, arabuluculuk faaliyetinin 11.11.2019 tarihli "Bilgilendirme Tutanağı" ile başladığı ve aynı tarihte ilk oturumun gerçekleştirildiği, 18.11.2019 tarihinde ikinci oturumun, 26.11.2019 tarihinde ise üçüncü oturumun yapıldığı ve bu tarihte arabuluculuk son tutanağı ile arabuluculuk anlaşma tutanağının düzenlendiği, davacının bilgilendirme tutanağından itibaren yapılan açıklamaları anlamadığına ve tercüman talep ettiğine dair bir itirazı olmadığı gibi, görüşmelere kendisi tarafından görevlendirilen tercüman ile katılabilecekken tüm oturumlara şahsen katıldığı, tutanakları imzaladığı ve imzasını inkar etmediği, Mahkemece de açıklandığı üzere ticari iş ve işlemlerini tercümansız gerçekleştirdiği, arabuluculuk faaliyeti kapsamında arabulucu tarafından, taraflara avukat görevlendirileceğine dair yasal bir düzenleme olmadığı, arabuluculuk faaliyetinin usulüne uygun şekilde yürütüldüğü, davacının soyut yanılma iddiasını ispat edemediği ve Mahkemece davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf sebeplerini tekrar ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, arabuluculuk tutanağının iptali şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

İlgili Hukuk

6098 sayılı Kanun'un 30 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi.

Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

https://www.aslanpinar.combilgi-bankasi/kararlar/arabuluculuk-kararlari/arabuluculuk-gorusmelerinde-taraflarin-turkce-bilip-bilmemesi-iptal-sebebi-degildir

https://www.aslanpinar.com/bilgi-bankasi/kararlar/arabuluculuk-kararlari/arabuluculuk-gorusmelerinde-taraflarin-turkce-bilip-bilmemesi-iptal-sebebi-degildir

Diğer Kararlar