-
Tarih: 22.02.2023
Taşınmazın Orman Olarak Tespit Edilmesi Durumunda Tapu İptali Yapılmazsa İdarenin Sorumluluğu Vardır
22.02.2023 tarihli Resmi Gazet'de yayımlanan "FİSUN BALIKÇIOĞLU BAŞVURUSU" konusu orman sınırları içinde kaldığı tespit edilen tapulu taşınmaz için tazminat ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
Başvurucunun Muğla ili Milas ilçesinde bulunan hisseli taşınmazı başvurucunun murisi İ.E. adına kayıtlı iken 16/5/2002 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu sonucunda orman olarak tespit edilmiştir.
Başvurucu Ankara 27. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde Hazineye karşı tazminat davası açmış olup ilgili mahkeme 23.10.2014 tarihinde yetkisizlik kararı vererek Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne göndermiştir.
Milas 3. Asliye Hukuk Mahkmemesi TBK m.72 gereğince kadastronun kesinleştiği 16.05.2002 tarihi üzerinden 10 yıllık süre geçmesi sebebiyle zamanaşımı süresinin dolduğunu ve bu sebeple davanın esasının incelenemeyeceğini berlitmiş ilgili karar Daire'nin 06.11.2018 tarihli kararıyla onanmıştır.
Dava konusu taşınmaz kadastro çalışması sonucu orman olarak tespit edilmiş ise de taşınmazın tapusu iptal edilmemiştir. Daha önce Anayasa Mahkemesi somut olaya benzer nitelikteki Sebahat Günindi kararında başvurcunun tapu kaydının iptal edilmediğine dikkat çekerek ilgili olayın zaman bakımından yetki kapsamında kaldığını değerlendirmiştir. Buradan hareketle görülecektir ki şu halde başvurcunun murisi adına olan tapu iptal edilmemiş olup Anayasa'nın 35. maddeesi gereği ilgili taşınmazda başvucunun ekonomik menfaati bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Başvuru konusu taşınmazın orman olarak tespit edilip malikin burayı kullanmasının engellenmesi başvurcunun mülkiyet hakkına bir müdehalenin olduğunu açıkça göstermektedir.
Anayasa'nın 169. maddesinde ormanların devletin tasarrufu altında olduğu belirtilerek bu alanda özel mülkiyet yasaklanmıştır. İlgili madde gereğince devlet, ormanların korunması için gereken tedbirleri alarak ormanların gözetimi görevini yerine getirmek mecburiyetindedir. Dolayısıyla ormanların korunması amacıyla mülkiyet hakkına müdehale edilmesinde kamu yararına dayalı meşru bir amacın bulunduğu tartışılmazdır.
Her ne kadar devlet tasarrufu altında olan malların korunması amacıyla mülkiyet hakkına müdehale edilmesi meşru olmakla birlikte bu külfetin tamamen mülk sahiplerine yüklenmesi mümkün değildir. Kamu yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında makul dengenin gözetilerek hareket edilmesi gerekmektedir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki TMK m. 1007 kapsamında tapu sicilinin tutulmasından doğran bütün zararlardan devlet sorumludur. Bu sebeple Tapu kayıtlarının oluşturulması ve tutulması kamu makamlarının gözetiminde olduğuna göre orman olmasına rağmen hatalı olarak bu kayıtların oluşturulması hâlinde de yine devletin sorumlu olması tabiidir. İlgili olayda taşınmaz, idarenin hatalı kayıt oluşturmasına rağmen malike herhangi bir tazminat ödenmeden, orman olarak tespit edilmiş ve taşınmazın kullanımı fiilen engellenmiştir.
İlgili olayda tapunun halen başvurucunun murisi adına kayıtlı olması sebebiyle mülkiyet hakkına müdahale devam ettiği sürece kişinin tazminat davası açması önünde hiçbir engel bulunmamaktadır
Sonuç olarak müdahaleyle başvurucuya aşırı bir külfet yüklenmiş olup başvurucunun mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasındaki adil dengenin başvurucu aleyhine bozulduğu anlaşıldığından mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçüsüz olduğu kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. 1. Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
2. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2017/690, K.2018/41) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya 30.000 TL manevi tazminatın ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/1/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Kararın tam metni için tıklayınız.
-
9. Yargı Paketi
-
Tarih: 14.11.2024
-
-
Taraf Teşkilinin Sağlanması İçin Arabulucuya Çeşitli Yetkilerin Tanınması Sebebiyle Ortaklığın Giderilmesi Davasının Zorunlu Arabuluculuğa Tabi Olması Mahkemeye Erişim Hakkını İhlal Etmemektedir
-
Tarih: 02.10.2024
-
-
308 Sıra Numaralı Gelir Vergisi Tebliği İle Gelen Değişiklikler
-
Tarih: 30.09.2024
-
-
5/6/2024 tarihli Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu Gündemine Ait Kararlar Bülteni
-
Tarih: 06.09.2024
-
-
Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği'nde Değişiklikler Yapıldı
-
Tarih: 09.08.2024
-
-
İdari Yaptırım ve İdari Gözetim Kararlarına Karşı Başvuruda Sulh Ceza Hakimliklerinin Görevlendirilmesine İlişkin Değişiklik
-
Tarih: 09.08.2024
-
-
Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları Şüpheli İşlem Bildirimi Rehberi ve MASAK Online Sistemi Güncellendi
-
Tarih: 25.07.2024
-
-
Dava Açma Sürelerini Düzenleyen Mevzuatların Katı Bir Şekilde Yorumlanması Mahkemeye Erişim Hakkını İhlal Edebilir
-
Tarih: 17.07.2024
-
-
Uyuşmazlığın Sonucuna Etkili İddia ve İtirazların Dikkate Alınmaması Gerekçeli Karar Hakkını İhlal Eder
-
Tarih: 10.07.2024
-
-
Alacağın Sadece Yasal Faiz İle Ödenmesi Alacaklının Mağduriyetine Sebep Olmaktadır
-
Tarih: 08.07.2024
-