-
Tarih: 19.12.2024
Sahte Belge Düzenleme ve Kullanma Suçları Tek Bir Suç Olup Bu Suçlar Hakkında Ayrı Ayrı Hüküm Kurulamaz
Ceza Genel Kurulu
2024/280 E. , 2024/279 K.
"İçtihat Metni"
İTİRAZ
İtirazname No : 2023/42935
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 574-162
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarından sanığın, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b, 5237sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 43/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca iki kez 2 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası ilecezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 04.04.2016tarihli ve 139-218 sayılı hükümlerin, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyenYargıtay 11. Ceza Dairesince 24.05.2022 tarih ve 4852-9668 sayı ile;"...Hükümden sonra 15.04.2022tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 7394 sayılı Kanun’un 4 ve 5. maddeleriyle değişik213 sayılı Kanun’un 359. maddesinin 3, 4, 5 ve 6. fıkra hükümleri uyarınca 5237 sayılı TCK'nin 7/2.maddesi de gözetilerek öncelikle lehe Kanun’un tespit edilip uygulama yapılması ve her iki Kanunla ilgiliuygulamanın gerekçeleriyle birlikte denetime olanak verecek şekilde ayrıntılı olarak kararda gösterilmesisuretiyle sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması," nedeniylebozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamada sanığın, 213 sayılı Kanun’un 359/b, TCK’nın 43, 62 ve 53.maddeleri uyarınca iki kez 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna,kazanılmış hak nedeniyle hapis cezalarının 2 yıl 13 ay 15 gün üzerinden infaz edilmesine ilişkin İzmir 13.Asliye Ceza Mahkemesince verilen 16.02.2023 tarihli ve 574-162 sayılı hükümlerin, sanık müdafiitarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 19.12.2023 tarih ve3090-10483 sayı ile onanmasına oy çokluğuyla karar verilmiş,
Daire Üyeleri ... ve N. Kılıç özetle;
"Sanığın sahte fatura düzenleme ve kullanma eyleminin 213 sayılı Kanun'un 359 uncu maddesinin (b)fıkrasında vergi kaçakçılığı suçunun seçimlik hareketleri olarak yaptırıma bağlanmasına karşın, ayrı ayrısuçlar kabul edilmek suretiyle iki ayrı suçtan mahkûmiyet hükmü kurularak sanığa fazla ceza tayinedilmesi nedeniyle sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmemiz mümkün olmamıştır.
Hukuki bir konu irdelenirken hukuk kaide ve kurallarına uygun izahat ve yorum yapılması gerekir. Ancakkonunun çıplaklığıyla anlaşılması için pozitif bilime ilişkin bir vakıadan bahsetmenin uygun düşeceğikanaatindeyiz. Milattan önce (MÖ) 384 - 322 yılları arasında yaşamış ve muallim-i evvel olarak bilinenpozitif bilimin kurucusu Aristoteles; dört element kuramının ve fizik ilminin temel prensiplerini ortayakoyan kişidir. MÖ 350 yılında Aristo'ya 'Yağmur ve karın neden gökyüzünden aşağıya doğru indiği, alevlerinde neden göğe doğru yükseldiği' sorulduğunda, henüz yer çekimi kanunu, gazların basıncı ve hacim ilişkisiilmi olarak tespit edilmediği için, Aristo’nun kendisine yöneltilen bu soruyu 'Alevin aslı olan güneş ve ayıngökyüzünde, kar ve suyun aslı olan okyanus ve denizlerin yeryüzünde olduğu için kar ve yağmurungökyüzünden yere, alevlerin de gökyüzüne yükseldiğini' belirterek açıkladığı, bu hususun 17. yüzyıla kadaryaklaşık iki bin yıllık süreçte pozitif bilim adına tartışmasız ve mutlak doğru olarak kabul edildiği, ta kiNewton'un 1687 yılında yer çekimi kanunu, ...'nin de 1662 yılında gazların basınç ve hacim ilişkisinibulması üzerine, bulut kütlelerinin yer çekimi kuvvetine dayanamamasıyla yağmur ve karın yağdığı,atmosferdeki basıncı hafif gazların da basıncı kendisinden ağır olan gazların üzerine çıktığı tespit edilincepozitif bilim adına iki bin yıllık mutlak doğrunun nasıl da bir yanılgı olduğu anlaşılmıştır.
Muhalefetimize konu husus da bu pozitif bilimdeki sonradan ortaya çıkan yanılgı kadar açık ve nettir. Zirapozitif hukuk da, ceza yargılamasının hem dayanağı, hem de sınırıdır. Nitekim 'nullum crimen nulla poenasine lege' kaidesi üç yüz yıllık bir hukuk kuralıdır. Bu kurala göre; kanunsuz suç ve ceza olmaz. TürkiyeCumhuriyeti Anayasası'nın 38 ve 5237 sayılı Kanun'un 2 nci maddelerinde ifade edildiği üzere 'Kimse,işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseyesuçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.' Somutolayda sanığın aynı fıkrada yaptırıma bağlanan birden çok seçimlik hareketten ikisini işlemesi sebebiyle5237 sayılı Kanun'un 61 inci maddesi de gözetilerek, tek suçtan alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle hükümkurulması gerekirken, tek bir suçun seçimlik hareketlerinin iki ayrı suç gibi nitelendirilmesini cezahukukuna has yorum yöntemlerinin hiç biriyle izah etmek mümkün değildir. Maddi ceza hukukunda yorumteknikleri; lafzi, sistematik, tarihi ve teleolojik olarak belirtilmiştir. Ne kanunun lafzından, nesistematiğinden, ne de tarihsel ve teolojik yorum yöntemleriyle bu sonuca ulaşılamaz. Vergi kaçakçılığı yönünden yüksek yargı uygulamasını tarihsel yorum değil, sadece tarihi ve talihsiz bir hata olaraknitelendirmek mümkündür.
Vergi kaçakçılığı suçlarını yaptırıma bağlayan 213 sayılı Kanun'un tartışmaya konu 359 uncu maddesinin(b) fıkrasındaki yasa metni dikkate alındığında; aynı maddenin aynı fıkrasında seçimlik hareketli bir suçolarak düzenlendiği hususu duraksamaya yer vermeyecek kadar açıktır. Vergi mevzuatımızda bu seçimlikhareketlerin ayrı suçlar olduğuna dair veya böyle bir sonuç çıkarmamıza neden olacak tek kelimelik dahiyasal düzenleme mevcut değildir. Seçimlik hareketli suçlardaki fiillerin birbirine hiç benzememesi -örneğinüretmek, nakletmek, satmak... gibi- işin olmazsa olmazıdır. Zira fiiller aynı olsa seçimlik hareket olarakdüzenlenmezdi.
Maddi ceza hukukuna ilişkin onlarca seçimlik hareketli suç bulunduğu, bu suçlarda seçimlik hareketleringerek doktrinde, gerekse uygulamada birbirine dönüşmeyen ayrı suçlar olarak telakki edilip seçimlikhareketlerin birden çoğunu işleyen failler hakkında her bir seçimlik hareket için ayrı ayrı ceza tertipedilmesinin kabul görmediği ve bu yönde bir tek dahi örnek bulunmadığı, seçimlik hareketlerin ayrı ayrısuçlar kabul edilmesi suç ve cezadaki kanunilik ilkesiyle bağdaşmayacağı gibi hiçbir hukuki yorumla da izahedilemez. Aynı fıkradaki seçimlik hareketlerin ayrı ayrı suçlar kabul edilmesi bir tarafa, aynı suçta farklıbentlerde düzenlenen hatta farklı cezalar öngörülen fiillerin işlenmesi halinde fail iki ayrı bendi ya da ikiayrı fıkrayı ihlal ederse 5237 sayılı Kanun'un 61 inci maddesi gözetilerek tek bir suçtan hüküm kurulduğutartışmasız bir gerçektir.
Yüksek Dairenin suçu yaptırıma bağlayan 213 sayılı Kanun'un 359 uncu maddesinin düzenleniş şekli veiçeriğinden farklı sonuç doğuracak kişi hak ve özgürlüklerini fazladan sınırlayacak şekilde yorumladığı, hiçkimseye kanunda yazılı cezadan daha fazla bir ceza verilemeyeceği, gerek sahte belge düzenleyerek,gerekse bu belgeyi kullanarak aynı maddenin seçimlik hareketini ihlal eden sanığa birden fazla seçimlikhareketi ihlal etmesi nedeniyle 5237 sayılı Kanun'un 61 inci maddesi de gözetilerek ceza tertip edilmesigerekirken eylemin iki ayrı suç olarak nitelendirilerek sanığa fazla ceza tayin edilmesi sebebiyle sayınçoğunluğun görüşüne iştirak etmemiz mümkün olmamıştır." düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 26.02.2024 tarih ve 42935 sayı ile; "...VUK'daki sahte belge düzenlemeve kullanma suçları ile korunan yararın devletin vergilendirme hak ve yetkisi olduğu vurgulanarak evraktasahteciliğin bir araç olduğunun kabul edilmiş olması, VUK'nın 359. maddesinin 'b' fıkrasındaki düzenlemeile vergi kaybının önüne geçilmesinin amaçlanmış olması nedeniyle belgenin şeklinin anılan fıkrakapsamında öneminin bulunmaması, çünkü bu maddedeki suçun konusunun vergiye konu faaliyet olmasınedeniyle vergiye konu olayın gerçeği yansıtıp yansıtmadığının suçun oluşumuna etkili olacağı hususundagerek öğretide gerekse uygulamada herhangi bir duraksamanın bulunmaması, seçimlik hareketleri aynımadde ile müeyyide altına alan suçlara örnek olarak gösterilen mala zarar verme ve paralarda sahteciliksuçları açısından, seçimlik hareketlerden ister birisinin isterse tamamının ihlal edilmesi halinde tek suçunoluşacağı hususundaki içtihatların zaman içerisinde istikrar kazanarak yerleşik uygulamaya dönüşmüşolması karşısında; vergi kaybının önlenmesi amacıyla, vergi kaybının gerçekleşmesini dahi unsur olarakaramadığı için vergi kaçakçılığı suçunu tehlike suçu olarak öngören kanun koyucunun, gerek sahte belgedüzenleyerek menfaat karşılığı vergisel işlemde kullanılması koşuluyla başkasına verilmesi eylemi ilebaşkası tarafından düzenlenen sahte belgeyi vergisel bir işlemde kullanma eylemini aynı maddeyi ihlaleden seçimlik hareketler olarak öngörmesi nedeniyle eylemlerin kül halinde zincirleme şekilde tek vergikaçakçılığı suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
'213 sayılı Vergi Usul Kanunu madde 359 - (Değişik: 23/1/2008-5728/276 md.)
b) Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıtve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiçyaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenlerveya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muameleveya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.' hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere VUK'nun 359. maddesi sahte belge düzenleme ve sahte belge kullanma fiillerini aynıfıkrada düzenlemiştir. Bu eylemler seçimlik hareketlerdir. Dolayısıyla aynı fıkra içerisinde hem düzenlemeve hem de kullanmanın düzenlenmesi nedeniyle sanığın düzenleme ve kullanma eylemlerinden ayrı ayrıcezalandırılması yerinde değildir. Sahte fatura kullanma ve düzenleme eylemleri aynı takvim yılında aynısanık tarafından işlenmiş ise sadece bir kez cezalandırılması gerektiği düşünülmektedir.
Kanaatimizce; sanığın 2011 yılında sahte fatura kullanma ve düzenleme suçundan TCK'nun 61. maddesinegöre kullanılan ve düzenlenen belge sayısı dikkate alınarak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayinedilip, TCK'nun 43. maddesi uyarınca sonuç cezanın belirlenmesi gerekirken hem düzenleme hem dekullanma suçundan verilen mahkumiyet kararlarının yerinde olmadığı ve bu hükmü onayan Yüksek Daire kararırın yerinde olmadığı" görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. CezaDairesince 20.03.2024 tarih, 1358-3898 sayı ve oy çokluğuyla itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğindenbahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanangerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU VE KAPSAMI
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarından kurulanmahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kuruluncaçözümlenmesi gereken uyuşmazlık; vergi kaçakçılığı suçundan sanığın Yerel Mahkemece 213 sayılıKanun’un 359/b maddesi gereğince sahte fatura düzenleme ve kullanma eylemleri nedeniyle ayrı ayrıcezalandırılmasına ilişkin verilen kararda hukuki isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Bornova Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi olan RMG Hurdacılık Metal Plastik San. ve Tic. Ltd. Şti.nin,Pınarbaşı Mahallesi, 56/5 Sokak, Numara 52/35, Bornova/İzmir adresinde hurdacılık, geri dönüşümmaddeleri imalatı, alım ve satımı alanında faaliyette bulunduğu, 2011 yılında adı geçen Şirket müdürününsanık ... olduğu,
RMG Hurdacılık Metal Plastik San. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında düzenlenen 27.05.2014 tarihli ve 153/6 sayılıvergi tekniği raporunda özetle; adı geçen Şirketin 21.01.2009 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği,mükellef Şirketin Pınarbaşı Mahallesi, 56/5 Sokak, Numara 52/35, Bornova/İzmir adresinde işe başladığı,mükellef kurumun Ba bildirimleri incelendiğinde, 2011 yılında Satrün Elekt. Tarım Ürn. Met. İnş. San. veTic. Ltd. Şti., Sorkun Plastik Met. Hur. Nak. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., Altunsu Plastik Met. Ürn. ve Hid.Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti., Perge Met. Geri Dönüşüm Tur. İnş. Plastik Tic. Ltd. Şti. ile Bilen Demir Çelik İnş.Hafr. Met. Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti. unvanlı beş mükelleften Ocak, Şubat, Mart, Haziran, Temmuz, Eylül,Ekim, Kasım ve Aralık dönemlerinde 51 adet belge karşılığı toplam 3.022.799,55 TL mal ve hizmet alışıbeyan ettiği, ancak alış yaptığı beyan edilen mükellefler yönünden düzenlenen vergi tekniği raporlarında,adı geçen mükelleflerin 2011 yılında düzenledikleri faturaların sahte faturalar olduğu, gerçek faaliyetlerininbulunmadığının belirtildiği, bu itibarla 2011 yılında sanığın sahte fatura kullandığı ve aynı zamanda AltıntaşMet. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile Kaya Met. San. ve Tic. Ltd. Şti. isimli firmalara gerçek bir mal ve hizmet satışıolmadan komisyon karşılığında sahte faturalar düzenlediği sonucunun ortaya çıktığı tespit ve bilgilerine yerverildiği,
Belirtilen vergi tekniği raporunu dayanak alarak hazırlanan 27.05.2014 tarihli ve 153/15 sayılı vergi suçuraporuna göre; RMG Hurdacılık Metal Plastik San. ve Tic. Ltd. Şti. müdürü olan sanığın, 2011 yılında sahtefatura kullanmak ve gerçek bir mal teslimine dayanmaksızın, müdürü olduğu şirkete ait faturaları 2011yılında komisyon karşılığı sahte fatura düzenlemek suretiyle 213 sayılı VUK’un 359. maddesinin b fıkrasıuyarınca kaçakçılık suçunu işlediği kanaatiyle sanık hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına suçduyurusunda bulunulması gerektiği sonucuna varıldığı,
İzmir Vergi Denetim Kurulunun 23.12.2014 tarihli yazısı ekinde de, sanığın 2011 yılında sahte belgedüzenlemek ve sahte belge kullanmak fiillerini işlediği iddiasına dayalı 03.06.2014 tarihli mütalaanın İzmirCumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
30.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda; mükellef kurum RMG Hurdacılık Metal Plastik San. ve Tic. Ltd. Şti.ninyetkilisi sanığın, 2011 yılında düzenlediği ve kullandığı faturaların sahte belge kapsamında olduğu, buitibarla herhangi bir mal ve hizmet karşılığı olmaksızın sahte fatura düzenleyip ayrıca sahte faturakullandığı görüş ve kanaatlerine yer verildiği,
Anlaşılmaktadır.
V. GEREKÇE
Suç tarihinde yürürlükte bulunan 213 sayılı Kanun’un "Kaçakçılık Suçları ve Cezaları" başlıklı 359.maddesinin sahte belge düzenleme ve kullanılmasını düzenleyen b fıkrası şöyledir;
"...b) Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter,kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiçyaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenlerveya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muameleveya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir."
15.04.2022 tarihli ve 31810 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7394 sayılı Kanun'un 4.maddesi ile fıkrada yer alan "beş" ibaresi "sekiz" şeklinde değiştirilmiş ve fıkra son hâlini almıştır.
A. GENEL OLARAK
Devlet, hükümranlık hakkına istinaden ve kamu hizmetlerinin ifasını teminen vergilendirme yetki vetekelini haizdir. Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür(Anayasa madde 73). Devlet, millet adına kullandığı vergi toplamak hakkı bağlamındaki otorite ve itibarını213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun (VUK) 359. maddesi başta olmak üzere belli suç ve kabahatmahiyetindeki ceza içeren normatif düzenlemelerle korur.
İlk hâli ile 1949 tarihli ve 5432 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 324. maddesinde kaçakçılık; vergi kaçırmakkastı ile vergi ziyaına sebebiyet verilmesi olarak tanımlanmış, "Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcıvesikalar tanzim etmek veya bunları bilerek kullanmak" da kaçakçılık oluşturan eylemler arasında tadatolunmuştur. Anılan Kanun'un 325. maddesinde kaçakçılık için yaptırım olarak para cezasıöngörüldüğünden, düzenlemenin kabahat nevinden olduğu anlaşılmaktadır.
5432 sayılı VUK’un, 18.07.1951 tarihli ve 5815 sayılı Kanun ile kaçakçılığın tanımlandığı 324. maddesindeönemli değişiklik yapılmış, kaçakçılık niteliğindeki fiiller ek 2. maddede hileli vergi suçları içinde bu kez suçolarak düzenlenmiştir. 5432 sayılı VUK, 12.01.1961 tarihinde yürürlüğe giren mer'i 213 sayılı VUK ileyürürlükten kaldırılmıştır. 213 sayılı VUK’da da kaçakçılık fiilleri, 357. maddede hileli vergi suçları başlığıaltında düzenlenmiş, 359. madde de yaptırıma bağlanmıştır. 357. madde, 31.12.1980 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 2365 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmış, aynı fiiller bu kez 344. maddekapsamına alınmış ve kaçakçılık; "Mükellef veya sorumlu tarafından (bentler halinde sayılan ve sairbiçimde işlenen) hâllerden birisiyle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi" olarak tanımlanmıştır. Ancak 359.madde ile 344. maddenin 1 ila 6. bentlerinde yazılı fiilleri işleyenler hakkında 345. maddede yazılı vergicezalarından (para cezaları) ayrı olarak hapis cezası ile birlikte ticaret, sanat ve meslek icrasındanmahrumiyet yaptırımı da öngörülmüştür. 22.7.1998 tarihli ve 4369 sayılı Kanunla 344. madde, "Vergi ziyaısuçu ve cezası", 359. madde ise "Kaçakçılık suçları ve cezaları" başlığı altında yeniden düzenlenerek iki ayrıbağımsız suç hâline getirilmiştir.
Sahte belge düzenlemek veya kullanmak suretiyle vergi kaçakçılığı suçu, 359. maddenin b fıkrasındadüzenlenmiştir. Sahte belge düzenleme veya kullanma fiili ile muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belgedüzenleme veya kullanma fiili aynı bentte hükme bağlanmakta iken 22.07.1998 tarihli ve 4369 sayılıKanun ile b fıkrası, "Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyetibulunan; 1) Defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başkayapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veyakısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar (sahte belge, gerçek bir muamele veyadurum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgedir), 2) Belgeleri Maliye Bakanlığı ile anlaşmasıolmadığı halde basanlar ile sahte olarak basanlar veya bu belgeleri kullananlar, hakkında on sekiz aydan üçyıla kadar ağır hapis cezası hükmolunur." şeklini almıştır. 359. madde, 23.01.2008 tarihinde 5728 sayılıKanun'la tekrar değişikliğe uğramış ve b fıkrası "Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen vesaklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yokederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerinitamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadarhapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibidüzenlenen belge, sahte belgedir." şeklinde düzenlenmiştir. Nihayet 08.04.2022 tarihli ve 7394 sayılıKanun'un 4. maddesiyle 359. maddenin b fıkrasında yer alan sahte belge düzenlemek veya bu sahtebelgeyi kullanmak fiilinin de yer aldığı suçta cezanın alt sınırı değiştirilmemiş, ancak üst sınırı beş yıldansekiz yıla çıkarılmış, etkin pişmanlık ve içtimaya ilişkin bazı fıkralar ilave edilmiştir.
Doktrinde vergi kaçakçılığı, vergilendirilebilir gelir veya serveti vergi idaresinin bilgisi dışında bırakmak yada hileli hareketlere başvurarak vergi matrahının saklanması amacıyla vergi kanunlarına aykırı davranmakolarak tanımlanmıştır (Ferhat Yıldız, Belgede Sahtecilik ile VUK’da Düzenlenen Sahte Belge DüzenlemeSuçlarının Aldatma Kabiliyeti Yönünden Karşılaştırılması, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Yıl 12, S. 48,Ekim 2021, s. 565).
B. KORUNAN HUKUKİ DEĞER
Belgede sahtecilik suçları Türk Ceza Kanunu'nda (m. 204-212) düzenlenmesine rağmen kanun koyucuvergi kayıp ve kaçağına sebebiyet verilmesindeki oranın yüksekliğini dikkate alarak sahte belgedüzenlemek veya belgeleri kullanmak fiilleri için VUK’da özel düzenleme yapma ihtiyacı duymuştur (CGK,04.10.2022, E. 2022/192, K. 2022/606).
Ancak TCK’daki belgede sahtecilik suçları ile VUK'un 359. maddesinde yer alan sahte belge düzenleme vekullanma suçunun koruduğu hukuki değer birbirinden farklıdır. TCK’da belgeye duyulan güvenkorunurken(CGK 06.03.2007 tarih 276/55 E-K), VUK'un 359. maddesinde devletin, millet adına kullandığıvergi toplamak hakkı bağlamındaki otorite ve itibarı korunmaktadır. Her ne kadar vergi ziyaı bu suçununsuru olmaktan çıkarılmış ise de amaç ilk elden vergi kaybının önlenmesidir. Bu nedenledir ki, TCK’dadüzenlenen belgede sahtecilik suçlarında belge suretinin ya da kopyasının, temsil ettikleri irade beyanınıbir kişiye izafe etmeye elverişli olmadıkları için, belge olarak kabul edilemeyeceği kabul edilmekte (MahmutKoca/İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku, Özel Hükümler, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 8. Baskı,Adalet Yayınevi, Ankara 2022, s. 838; Ahmet Gökcen, Belgede Sahtecilik Suçları (5237 s.lı TCK. m. 204-212), 2. Baskı, Turhan Kitapevi, Ankara 2010, s. 50) iken, VUK'un 359/b maddesinde düzenlenen sahtebelge düzenleme veya bu sahte belgeyi kullanma suçu yönünden kanun koyucu belgenin aslı ile suretiarasında suça konu olmaları itibarıyla fark görmemiştir. Keza, VUK'un 359. maddesinin b fıkrasındaki vergikaçakçılığı düzenlemesindeki amaç vergi kaybının önüne geçmek olduğu için belgenin şeklinin anılan fıkrakapsamında önemi bulunmamaktadır. Dolayısı ile delil olarak sunulan belgedeki birtakım şekilnoksanlıklarının suçun oluşumuna etkisi yoktur (CGK, 08.11.2018, E. 2018/427, K. 2018/517). Gerçeğeaykırı beyanname düzenlemek bu madde kapsamında suç sayılan fiiller arasında kabul edilmezken, (TCKmadde 207 ve VUK madde 352 kapsamında değerlendirilmelidir) (Akbulut Berrin Sahte Belge Düzenlemekveya Kullanmak Suretiyle Vergi Kaçakçılığı Suçu (VUK m. 359/b) Adaletdergisi.1391738 2023/2 71. sayıss.653-702) bu beyannamenin müstenidatını oluşturan belgelerin sahte olması cezalandırılmaktadır. Ziravergiyi hiç ödememenin veya az ödemenin ve bunu denetimden gizlemenin en yaygın başvurulan vebilinen yolu, gerçeğe aykırı ve/veya kayıt dışı işlemlerle sahte belge düzenlemek ya da kullanmaktır.
VUK'un 359. maddesinin b fıkrasında belgenin şekli değil içeriği korunmakta, dolayısıyla da suçun oluşmasıiçin gerçek bir muamele veya durum olmadığı hâlde bunlar varmış gibi düzenlenen belgenin olmasıaranmaktadır. Ayrıca belge, şekil şartlarını taşımasa bile VUK'un 3/B maddesi ve ceza muhakemesindegeçerli olan delil serbestisi gereğince delil olma özelliğini devam ettirmektedir. "Kanun koyucunun buradasahte belgeyi tanımlayarak içerik sahteciliğine yönelik iradesini açıkça ortaya koyduğu, dolayısıyla daVUK’nın 359. maddesinin b fıkrasında düzenlenen sahtecilik kavramının TCK'daki sahtecilikdüzenlemesinden ayrıldığı görülmektedir. Özellikle VUK’nın 3. maddesindeki Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği düzenlemesinazara alındığında VUK’daki sahtecilik düzenlemesinin belgenin şekli denetimini içermediği, Vergi UsulKanunu'nun 359. maddesinin b fıkrasında yapılan düzenleme ile korunan değerin devletin asli gelirkaynaklarından olan vergi gelirini korumak, vergi kaybını önlemek olduğu anlaşılmaktadır. Şekil şartları vealdatma kabiliyeti bu suçta unsur olarak düzenlenmemiştir... Aksi düşünülürse içeriği gerçeği yansıtmayanbelgeden dolayı şekil şartlarını taşımadığı gerekçesiyle m. 359/b’den beraat kararı verilebilecektir ." (CGK,08.11.2018, E. 2018/427, K. 2018/517).
Şu hâle göre öncelikle VUK'un 359. maddesinin b fıkrasının kanun sistematiğindeki yeri ve madde kenarbaşlığı ile suç konusunun, vergi kanunlarına göre düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunanbelgelerle ve bu sahte belgenin de; "Gerçek bir muamele veya durum olmadığı hâlde bunlar varmış gibidüzenlenen belge" olarak sınırlanması itibarıyla sahtecilik suçuna ilişkin değil ve fakat vergi kaçakçılığısuçunu düzenleyen bir ceza normu olduğu açıktır. Bu nedenledir ki, kamusal ya da kişisel güvene mazharbelgeyi, doğrudan değil ve fakat gerçeğe aykırı olması hâlinde vergi kaçakçılığını mümkün ve kolay kılanyaygın bir yöntem olması itibarıyla konu edinip dolaylı olarak koruduğu söylenmelidir.
C. SUÇUN MADDİ KONUSU
VUK'un 359. maddesinin b fıkrasında düzenlenen sahte belge düzenleme veya bu sahte belgeyi kullanmasuçunun maddi konusu, vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyetibulunan vergiyi doğuran olaya ilşkin belge(ler)dir. VUK’un 227 - 243. maddeleri ile diğer vergikanunlarında belirtilen aynı özellikteki belgeler bu suçun konusunu oluşturur. Bu itibarla faturaların anılansuçun konusunu oluşturacağında kuşku yoktur. Kanun koyucu belgenin aslı ile sureti arasında suça konuolmak bakımından fark görmemiştir. Suçun konusu, belgenin aslı olabileceği gibi suretleri de olabilir.
D. SUÇUN FİİL UNSURU
Suçun fiil unsuru, vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyetibulunan defter, kayıt ve belgeleri yok etmek veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklarkoymak veya hiç yaprak koymamak veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahteolarak düzenlemek veya bu belgeleri kullanmaktır.
Sahte belge; "Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge" olaraktanımlanmış, suçun konusu da vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibrazmecburiyeti bulunan belgelerle sınırlandırılmıştır. Bu durumda ihtilaf konusu itibarıyla tipik eylem; vergikanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan belgelerin asıl veyasuretlerini, tamamen veya kısmen gerçek bir muamele veya durum olmadığı hâlde varmış gibi (sahteolarak) düzenlemek veya kullanmaktır.
Vergi belgelerindeki sahteciliğin amacı; düzenleyen için komisyon almak suretiyle haksız kazanç sağlamakve/veya vergi doğuran faaliyetini vergi dairesi bilgisi dışında tutarak vergi ödememek, kullanan için isegideri fazla gösterip matrahı düşürmek, dolayısıyla vergiyi az ödemek veya hiç ödememek ya da hakkıolmayan vergi iadesi veya indiriminden yararlanmaktır (CGK, 04.10.2022, E. 2022/192, K. 2022/606). Bubağlamda, gerçeğe aykırılık olgusu olarak sahtecilik amaç değil, araçtır.
Belgede sahtecilik, VUK'un 359/b düzenlemesinde de yer aldığı gibi kısmen veya tamamen olabilir.Tamamen sahtecilik gerçekte olmayan bir vergi olayının varmış gibi belgeye yansıtılması (satın alınmayanmal ya da hizmetin alınmış gibi gösterilmesi), kısmen yapılan sahtecilik ise gerçek ve gerçek olmayanmuamele ve durumların aynı belgede yer almasını (satın alınmış mal/hizmetle ilgili düzenlenen belgedesatın alınmayan mal/hizmetin de gösterilmesini) ifade etmektedir (CGK, 22.09.2022, E. 2021/433, K. 2022/575).
Kısmen sahte belge ile muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge birbirinden farklı kavramlardır. Muhteviyatıitibarıyla yanıltıcı belge; gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumumahiyet veya miktar itibarıyla gerçeğe aykırı biçimde yansıtan belge iken, kısmen sahte belge ise gerçekmuamele ya da durumun yanında gerçek olmayan muamele ve duruma da yer verilen belgedir.
Bu itibarla, belgesiz yapılan alım ve hizmetlerin başka bir mükellefin belgesiyle veya sahte belgeylebelgelendirilmesi hâlinde belgenin gerçek bir muamele veya duruma dayanmadığından sahte olduğununkabulü gerekir.
Sahtecilik, mükellefin özel yönetmeliğine uygun olarak bastırdığı belgeler vasıta kılınarak işlenebileceğigibi, sahte basılmış belgelerle de işlenebilir.
VUK'un 359. maddesinin b fıkrasında düzenlenen suç açısından kullanmak, sahte belgenin yer aldığıbeyannamenin vergi dairesine verilmesidir. Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklamave ibraz mecburiyeti bulunan, ancak tamamen veya kısmen sahte olarak düzenlenen belgenin defterekaydedilmesinden sonra dahil edildiği beyannamenin mükellef tarafından vergi dairesine verilmesini ifadeetmektedir. Kullanma, yapılan sahtecilikten beklenen yararın sağlanması için gerekli faaliyetlerin tamamınıifade eder (CGK, 04.102022, E. 2022/192, K. 2022/606). Kullanma için, sahte belgenin bir hukuki işlemtesisine dayanak olarak gösterilmesi gerekmektedir (Ahmet Gökcen, age s. 128, Nuri Ok, Ahmet Gündel,Vergi Kaçakçılığı Suçları, Seçkin, Ankara, 2002, s.225).
E. İÇTİMA VE SEÇİMLİK SUÇLARDA MADDİ KONUNUN AYNİYETİ SORUNU
Çözülmesi gereken ihtilafla sınırlı olarak yapılan değerlendirmede;
Seçimlik hareketli suçlar, suçun kanuni tanımında gösterilen alternatifli hareketlerden herhangi birisininicra edilmesi ile işlenip tamamlanabilen suçlardır. Bu suçlarda seçimlik hareketlerin tamamınıngerçekleştirilmesi şart olmayıp bir tanesinin işlenmesi suçun oluşması için yeterlidir. Seçimlik hareketlerden birkaçı ya da hepsi birlikte işlenmiş olsa dahi tek suç oluşacak, ancak bu durum TCK'nın 61. maddesigereğince temel cezanın belirlenmesinde göz önünde tutulabilecektir. Seçimlik hareketlerden birisitamamlanmış ise diğeri teşebbüs aşamasında kalsa dahi suç tamamlanmış kabul edilecektir. Bu suçlarda,suç tarihi en son seçimlik hareketin yapıldığı tarih olup dava zamanaşımı da bu tarihten itibaren işlemeyebaşlayacaktır (Ceza Genel Kurulu tarih 23.06.2015 2014/11-568, 2015/244).
Doktrin de ittifakla aynı görüştedir. Suçun kanuni tanımında alternatif olarak sayılan hareketlerinöngörüldüğü suçlarda yalnızca bu hareketlerden birinin yapılması yeterlidir. Seçimlik hareketlerdenbirkaçının veya hepsinin gerçekleştirilmesinde de konu aynı olmak şartıyla suç bir defa işlenmiş kabuledilmektedir (Özgenç, İzzet, Türk Ceza Hukuku, Genel Hükümler, 18. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2022,s. 185-188; Akbulut, Berrin, Ceza Hukuku, Genel Hükümler, 9. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2022, s.306., Akbulut Berrin agm s.674).
VUK'un 359/b maddesinde belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarakdüzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar cezalandırılmaktadır. Yani sahte belge düzenlemek ile bubelgeleri kullanmak "veya" bağlacıyla ifade edilerek seçimlik hareketli bir suç düzenlemesi yapılmıştır.Anayasa Mahkemesi kullanmanın seçimlik hareketlerden biri olduğunu kabul etmiştir (AYM, 04.11.2021, E.2019/4, K. 2021/78). Doktrin de aynı görüştedir. Akbulut'a göre, VUK 359/b’de düzenlenen sahte belgedüzenleme veya bu sahte belgeyi kullanma suretiyle işlenen vergi kaçakçılığı suçu seçimlik hareketli birsuçtur. Hareketlerden biri kısmen veya tamamen sahte belge düzenlemek, diğeri de düzenlenen sahtebelgeyi kullanmaktır. (Akbulut Berrin agm. s. 659, Akkoç Esma Sinem, 'Vergi Kaçakçılığı suçları ile belgedesahtecilik suçları arasındaki ilişki' Vergi Ceza Hukuku Çalışmaları Ankara HBV Üniversitesi Türk CezaHukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Seçkin Yayınları 2. Baskı sh.344) Ayrıca kanuni tanımda, vergiziyaının gerçekleşmesi neticesi aranmadığından suç soyut tehlike suçudur.
TCK'nın 5. maddesi sarahatine rağmen genel hükümlerde yer alan hâllerinden ayrı ve farklı olarak; kendineözgü unsur ve özellikleri ile iştirak (VUK madde 360), teşebbüs (VUK madde 358-mülga-), içtima (VUKmadde 340,344/2) ve etkin pişmanlık (VUK madde 371, 359/5) ile ispat usulü (VUK madde 3/B) gibikurumlara yer vermesi itibarıyla VUK'un ve tartışma özelinde iş bu Kanun'un 359/b maddesinin, koruduğuhukuki değer, maddi konusundaki tahdit ve yukarıda yer verilen diğer özellikler itibarıyla özel ve suigeneris bir ceza normu olduğunda şüphe yoktur.
Bu nedenle zikredilen norm yorumlanırken, "Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasındakıyas yapılamayacağı, suç ve ceza içeren hükümlerin, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamayacağı(TCK madde 2/3)" ilkesi klavuz kabul edilmeli, düzenlemenin spesifik konum ve özellikleri, bu bağlamdaesas itibarıyla klasik bir belgede sahtecilik değil ve fakat vergi kaçakçılığı suçu olarak düzenlendiği hususuile seçimlik hareketli suç olduğu gerçeği gözden ırak tutulmamalıdır.
Sahte belgeyi düzenleyen aynı zamanda bu belgeyi kullanırsa suç konusu aynı olduğundan iki ayrı suçdeğil, tek suçun oluşacağı hususunda Özel Dairenin uygulamaları istikrar kazanmıştır.
Sorun, ihtilaf konusu olayda da olduğu gibi; sahte belgeyi düzenleyen ile kullananların farklı kişiler olmasıhalinde, seçimlik hareketli suç olarak düzenlendiğinde kuşku bulunmayan 213 sayılı Kanun'un 359.maddesinin b fıkrası gereğince, kendi düzenlediği sahte belgelerle birlikte başkası tarafından düzenlenensahte belgeyi de kullanan sanığın hem düzenlemek, hem de kullanmak suçlarından ayrı ayrıcezalandırılmasında hukuki isabet bulunup bulunmadığı ile ilgilidir.
Ceza Genel Kurulunun (18.10.2022, E. 2022/153, K. 2022/641) ve Özel Dairenin (11. CD, 17.01.2019, E.2016/6690, K. 2019/573) süregelen uygulamasına göre, failin bizzat sahte fatura düzenlemesidurumunda, aynı belgeyi kullansa bile "sahte fatura düzenleme" suçunun, başkasının sahte olarakdüzenlediği faturayı kullanması halinde ise "sahte fatura kullanma" suçunun oluşacağı, birbirinden ayrı vebağımsız suçlar olan sahte fatura düzenlemek ve sahte fatura kullanmak suçlarının birbirinedönüşmeyeceği kabul edilmektedir. Ne var ki, konu değişmediği müddetçe sahte olarak düzenlenen aynıbelgenin kullanılması farklı suç oluşturmaz. (Akbulut Berrin agm. s.674) Bu nedenle Özel Dairenin, sahtefatura düzenlemek ve sahte fatura kullanmak suçlarının "birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olduğu"yönündeki gayrimahdut belirleme ve kabulünün, seçimlik hareketli suçlar bağlamında sorunlar barındırdığıaçıktır.
Keza Yüksek Genel Kurul, sahte belge düzenlemek ve kullanmak bakımından suçun hareket unsurlarınınfarklılığına da işaret ederek iki farklı suç olduğunu kabul etmiştir. Şüphesiz bu kabulü, düzenlemeninseçimlik hareketli bir suç olduğunun benimsenmemesinin bir sonucudur. Zira seçimlik hareketli suçlardaalternatif hareketlerin farklı olmasının, suçun tek olacağı gerçeği yönünden bir önemi yoktur.
Seçimlik hareketli suçlarda "suçun maddi konusunun aynı olması" gerektiğinde kuşku bulunmamakta isede "ayniyet"ten ne anlaşılması gerektiği hususunun, mahkûmiyete konu suç bakımından, VUK'un 359.maddesinin b fıkrasının yukarıda yer verilen hususiyetleri çerçevesinde değerlendirilmesinde zorunlulukvardır. Çünkü suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Farklı fiillerle de olsa ihlal edilen norm aynı ve tek normdurve farklı fiiller için bir tek müeyyide öngörmektedir. Kanun, belge(ler)in tür itibarıyla ayniyeti değil nesnelolarak ayniyetine ilişkin bir şart öngörmüş değildir. Kullanılan belgenin başkası tarafından düzenlenipdüzenlenmediği, kanun vazıının önem atfettiği bir özellik olarak kanun metnine yansıtılmamıştır. Diğertaraftan komisyon almak suretiyle haksız kazanç sağlamak için sahte belge düzenleyenlerin ayrıca vedoğrudan "düzenleyen" olarak cezalandırılmaları ya da ihtimale göre hukuki durumlarının VUK’un 360.maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olduğundan, norm ile korunan hukuki değer ve maddikonunun kendine özgü, vergi kaçakçılığını önlemeye matuf karakteri nazara alındığında, özellikle kullanmak fiili bakımından sahte belgeyi kimin düzenlediği hususu kaçakçılık eyleminin haksızlık içeriğinidoğrudan etkileyen bir durum olarak kabul edilemez. Bu cümleden olarak, suçun seçimlik hareketli suçolduğu gerçeği üzerine yapılacak uygulamanın, cezalandırılmayan tipik eylem kalmadığından fiilin haksızlıkiçeriğini tamamen ortadan kaldıracağı da söylenebilir.
Bu hâliyle sahte belgeyi (sadece) düzenleyenle kullanan sanıkların farklı olması durumunda her ikisinin decezalandırılmasını mümkün kılan normun, kendi düzenlediği sahte belgelerle birlikte başkası tarafındandüzenlenen sahte belgeleri de kullanan sanığın, aynı fıkra kapsamında iki kez cezalandırılmasını emrettiğinisöylemek, "maddi konunun ayniyeti" kavramını dar anlamda kabul edip normu geniş yorumlayarak, kanunmetninin öngörmediği, kanun vazıının amacını aşan, orantısız bir uygulamayı netice vermektedir.
Bu nedenlerle fail tarafından sahte belgelerin/faturaların doğrudan vergi kaçakçılığına matufendüzenlenmesinin yanı sıra, bir başkası tarafından aynı amaçla düzenlenen diğer sahte belgelerin/faturalarında vergi beyannamelerine müstenidat yapılarak kullanılması hâlinde, belgelerin tür, amaç ve işlevleri aynıolduğundan maddi konunun da aynı olduğunun,
Buna bağlı olarak da;
VUK’un 359. maddesinin b fıkrasında yer alan sahte belge düzenleme veya bu sahte belgeyi kullanmasuretiyle işlenen vergi kaçakçılığı suçunun seçimlik hareketli bir suç olması nedeniyle seçimlikhareketlerden birkaçı ya da hepsi icra edilmiş olsa dahi tek suç oluşacağının ancak bu durumun TCK'nın 61.maddesi gereğince temel cezanın belirlenmesinde göz önünde tutulabileceğinin kabulü gerekir.
F. SOMUT OLAYDA HUKUKİ NİTELENDİRME
Bornova Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi olan RMG Hurdacılık Metal Plastik San. ve Tic. Ltd. Şti.ninmüdürü sanık ...’ın, Kaya Met. San. ve Tic. Ltd. Şti. İle Altıntaş Met. San. ve Tic. Ltd. Şti. unvanlı firmalara2011 yılında sahte fatura düzenlediğinin; yine aynı yılda Satrün Elekt. Tarım Ürn. Met. İnş. San. ve Tic.Ltd. Şti., Sorkun Plastik Met. Hur. Nak. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., Altunsu Plastik Met. Ürn. ve Hid. Mak.San. ve Tic. Ltd. Şti., Perge Met. Geri Dönüşüm Tur. İnş. Plastik Tic. Ltd. Şti. ile Bilen Demir Çelik İnş. Hafr.Met. Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti. unvanlı firmalardan aldığı sahte faturaları da kullandığının kabul edildiğiolayda;
VUK'un 359. maddesinin b fıkrasında yer alan sahte belge düzenlemek veya sahte belgeyi kullanmaksuretiyle işlenen vergi kaçakçılığı suçunun seçimlik hareketli bir suç olması nedeniyle sanığın anılan fıkragereğince sahte belgeyi kullanmak suçundan bir kez cezalandırılması ile yetinilmesi, seçimlik hareketlerdenikisinin de birlikte icra edilmiş olmasının TCK'nın 61. maddesi gereğince temel cezanın belirlenmesinde gözönünde tutulabileceğinin,
Anılan Kanun'un 359. maddesine, 08.04.2022 tarihli ve 7394 sayılı Kanun'la eklenen 9. fıkrasıçerçevesinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği dedeğerlendirilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazınınreddedilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 19.12.2023 tarihli ve 3090-10483 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.02.2023 tarihli ve 574-162 sayılı kararının, VUK'un 359.maddesinin b fıkrasında yer alan sahte belge düzenlemek veya sahte belgeyi kullanmak suretiyle işlenenvergi kaçakçılığı suçunun seçimlik hareketli bir suç olması nedeniyle sanığın anılan fıkra gereğince sahtebelgeyi kullanmak suçundan bir kez cezalandırılması ile yetinilmesi, seçimlik hareketlerden ikisinin debirlikte icra edilmiş olmasının TCK'nın 61. maddesi gereğince temel cezanın belirlenmesinde göz önündetutulabileceği ve anılan Kanun'un 359. maddesine, 08.04.2022 tarihli ve 7394 sayılı Kanun'la eklenen 9.fıkrası çerçevesinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği dedeğerlendirilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeksizin sanık hakkındasahte fatura düzenlemek ve kullanmaktan ayrı ayrı cezaya hükmedilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.10.2024tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
- sahte belge,
- sahte fatura,
- Vergi,
- vergi artırımı,
- vergi avukatı,
- vergi borcu,
- vergi ceza avukatı,
- vergi ceza ihbarnamesi,
- vergi cezalarında etkin pişmanlık,
- vergi cezası,
- vergi davaları,
- vergi davası,
- vergi hukuku,
- vergi hukukunda uzman avukat,
- vergi incelemesi,
- vergi incelemesinde uyulacak esaslar,
- Vergi İstisnası,
- vergi kaçakçılığı,
- vergi kaçakçılığı suçu,
- vergi konularında karşılıklı idari yardımlaşma sözleşmesi,
- vergi mahkemesi,
- vergi mahkemesi avukatı,
- Vergi Muafiyeti,
- vergi tekniği raporu,
- vergi usul kanunu,
- vergi usul kanunu,
- vergi yapılandırması,
- Vergi Yargılaması,
- vergi ziyaı,
- vergi ziyaı cezası,
- vergiden kaçınmak,
- vergiyi doğuran olay
-
İhtiyari Arabuluculuk Anlaşmaları İptal Mi Olacak?
-
Tarih: 30.12.2024
-
-
Ortaklığın Giderilmesi Uyuşmazlıklarındaki Dava Şartı Arabuluculuğa İlişkin Hükmün İptali Talebi AYM Tarafından Oyçokluğuyla Reddedildi
-
Tarih: 02.10.2024
-
-
Pergole Ruhsata Tabi Olmadığından Yıkım ve Para Cezasına İlişkin Encümen Kararı Hukuka Aykırıdır
-
Tarih: 01.10.2024
-
-
Defter, Kayıt ve Belgelerin İbraz Edilmemesi Hâlinde Bir Vergi Ziyaı Oluşmaması ve Tarh Edilen Vergi ve Vergi Aslına Bağlı Olarak Kesilen Bir Cezanın Da Bulunmaması Sebebiyle 7394 Sayılı Kanun Gereği Alt Sınırdan Tayin Edilen Temel Ceza Üzerinden Yarı Oranında İndirim Yapılması Gerekmektedir
-
Tarih: 20.09.2024
-
-
Dava Açma Sürelerini Düzenleyen, Son Derece Karışık ve Dağınık Olan Bir Mevzuatın Aşırı Şekilci (katı) Yorumu Mahkemeye Erişim Hakkını İhlal Edebilir
-
Tarih: 17.07.2024
-
-
Uyuşmazlığın Sonucuna Etkili İddia ve İtirazların Dikkate Alınmaması Gerekçeli Karar Hakkını İhlal Eder
-
Tarih: 10.07.2024
-
-
Tek Dosyada Birleştirilerek Karara Bağlanan Davalarda Tek Vekâlet Ücretine Hükmedilmesi Gerekir
-
Tarih: 28.06.2024
-
-
Arabuluculuk İlk Toplantısına Katılınmazsa Uygulanan Yaptırım İptal Edildi
-
Tarih: 23.06.2024
-
-
Enflasyon Karşısında Alacaklıya Faiz Koruması
-
Tarih: 18.04.2024
-
-
Parselasyon Yapılırken Uygulama İmar Planına ve Mevzuata Uygun Şekilde Düzenleme Sınırı Belirlenmelidir
-
Tarih: 14.03.2024
-