• Tarih: 15.04.2021
  • Yazar: Stj. Av. Ceren Nur Enginar

Temyiz Talebinin Süre Yönünden Reddedilmesi Nedeniyle Mahkemeye Erişim Hakkının İhlali

15 Nisan 2021 tarihli ve 31455 sayılı Resmi Gazete’de, 11.02.2021 tarihli ve BN:2017/34763 sayılı “İNTA MÜHENDİSLİK MİMARLIK İNŞ. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU”na ilişkin Anayasa Mahkemesi Kararı yayımlandı.

Söz konusu başvuru, temyiz talebinin süre yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

Başvurucu, mahkeme kararında temyiz süresinin 15 gün olarak gösterildiğini ve bu süre içinde temyiz talebinde bulunmasına karşın talebinin süre yönünden reddedildiğini belirterek ADİL YARGILANMA HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİ gerekçesiyle 12.09.2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

Öncelikle iddianın değerlendirilmesinde esas alınacak Anayasa’nın 36. maddesinin “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı ilk fıkrasının incelenmesi gerekmektedir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

Öte yandan anılan hak, yalnızca Anayasamız’da değil, tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesiyle de koruma altına alınmıştır

Belirtilen hükümler çerçevesinde başvurucunun şikâyetinin özü, temyiz talebinin Yargıtayca incelenmemesine yönelik olduğundan Anayasa Mahkemesince yapılan inceleme neticesinde söz konusu ihlal, adil yargılanma hakkının güvenceleri arasında yer alan MAHKEMEYE ERİŞİM HAKKI kapsamında değerlendirilmiştir.

Bilindiği üzere, mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hale getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir. (BN: 2012/791, 7/11/2013, § 52)

Mahkemeye erişme hakkı sadece ilk derece mahkemesine dava açma hakkını değil, eğer iç hukukta itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise üst mahkemelere başvurma hakkını da içerir (bkz. Bayar ve Gürbüz/ Türkiye, B. No: 37569/06, 27/11/2012, § 42).

Somut olay açısından da Mahkemece öncelikle başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmiş, daha sonra asıl meselenin başvurucunun temyiz talebinin süre koşulu gerekçe gösterilerek kanun yolu incelemesine konu yapılmamasının mahkemeye erişim hakkına orantısız bir müdahale oluşturup oluşturmadığı incelenmiştir.

  1. Müdahalenin varlığı ve hakkın kapsamı bakımından;

Yukarıda belirtilen Anayasa’mızın 66. maddesi ve AHİS’in 36. maddesi kapsamında başvurucunun adil yargılanma hakkı çerçevesinde mahkemeye erişim hakkına müdahale edildiğine karar verilmiştir

  1. Müdahalenin ihlal oluşturup oluşturmadığını kanunilik, meşru amaç ve ölçülülük bakımından incelemiştir. Bu kapsamda;

Kanunilik açısından: Somut olayda Yargıtayca temyiz talebinin 2004 sayılı Kanun'un 164. maddesinde öngörülen sürede yapılmadığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmıştır.

Oysa olay tarihinde 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun “Kanun yollarına başvurma” başlıklı 164. maddesinin 2. fıkrası şu şekildedir

“ Bu kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı da tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır.”

Bu doğrultuda yapılan müdahalenin kanun tarafından öngörülme ölçütünün karşılandığı ancak olay tarihinde de yürürlükte olan 2004 sayılı Kanun'un 164. maddesinin ikinci fıkrasına göre Mahkeme tarafından verilen kararlarla ilgili olarak 10 günlük temyiz süresinin öngörüldüğü ve somut olay açısından temyiz süresinin 15 gün olduğuna ilişkin genel kuraldan ayrı bir durumun söz konusu olduğu anlaşılmıştır.

Meşru Amaç: Mahkeme kararında, kanun yoluna başvurma hakkının belli bir süre koşuluna bağlanmasının hukuki güvenlik ve istikrarın sağlanması noktasında önemli ve meşru bir amaca hizmet ettiğini ifade etmiştir.

Ölçülülük: Anayasa Mahkemesi; mahkemeye erişim hakkı yönünden inceleme yaptığı bir çok kararlarında,

  • Anayasa’nın 40. maddesinin 2. fıkrasına göre devletin işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağı, başvuru sürelerini belirtmek zorunda olduğunu
  • Dava açma sürelerini düzenleyen, son derece karışık ve dağınık olan bir mevzuatın aşırı şekilci (katı) yorumunun mahkemeye erişim hakkını ihlal edebileceğini,
  • Başvuru mercii ve süresi gösterilmeyen durumlarda mahkemelerin usul kurallarını yorumlarken mahkemeye erişim hakkının özünü zedeleyecek şekilde katı yorumdan kaçınmaları gerektiğini

vurgulamaktadır. Bu hususun özellikle ayrı ihtisas mahkemesi bulunmayan yerlerde çeşitli sıfatlarla görev yapan asliye hukuk mahkemeleri açısından önem arz ettiğini ifade etmiştir.

Anayasa Mahkemesi belirtilen ilkeler doğrultusunda somut olayda;

  • Başvurucunun Mahkemece gerek kısa kararda gerekse gerekçeli kararda gösterilen 15 günlük süreye uyarak temyiz talebinde bulunmuş ancak Yargıtay sürenin 15 gün değil de 10 gün olduğu gerekçesiyle başvurucunun temyiz istemini hukuka aykırı olarak reddettiğine;
  • Mahkemelerin kanun yolunu ve süresini ilgili kanun ve içtihatlara uygun olarak taraflara doğru gösterme yükümlülüğü altında olduğuna;
  • Bu doğrultuda başvurucunun ilk derece mahkemesi kararında gösterilen süreyi esas almasının makul görülmesi gerektiğine karar vermiştir.

Tüm bu açıklamalardan sonra açıkça görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesi ilgili kararında hukuk devletinin bir gereği olan hukuki güvenlik ilkesini gözetmiş ve mahkeme kararına itibar ederek hareket eden başvuruculara haksız yere yüklenen külfetin ölçülü olmadığı ve başvurucunun mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği sonucuna varılmıştır.

https://www.aslanpinar.combilgi-bankasi/guncel/temyiz-talebinin-sure-yonunden-reddedilmesi-nedeniyle-mahkemeye-erisim-hakkinin-ihlali
Diğer Makaleler