• Tarih: 12.04.2022
  • Yazar: Stj. Öğr. Dila Sultan ÇİLESİZ

Gerekli önlemlerin alınmaması sonucunda meydana gelen intihar vakasında etkili soruşturma yapılmaması yaşam hakkını ihlal niteliğindedir

12.04.2022 tarihli ve 31807 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "FENER BOZKURT VE SİRAÇ BOZKURT BAŞVURUSU"nun konusu; ceza infaz kurumunda meydana gelen intihar vakasında gerekli koruma önlemlerinin alınmaması ve ölümü takiben etkili soruşturma yapılmaması nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

Somut olayda, başvurucuların müşterek çocukları A.B, çeşitli suçlardan dolayı hüküm giymiş olup cezasının infazı için Ceza İnfaz Kurumu’na yerleştirilmiştir. Kurum bünyesinde düzenlenen raporlarda, A.B.’nin çeşitli mental problemlerinin bulunduğu, intihar riskinin yüksek olduğu, bu nedenlerle yakından takip edilmesi ve acil psikiyatrik muayeneye tabi tutulması gerektiği ifade edilmiştir.

Birçok kez psikiyatri polikliniğine sevk edilmiş olan A.B., kurum bünyesinde de sosyal hizmet uzmanı ve psikolog ile görüşmeler gerçekleştirmiştir. Görüşmeler sonucunda düzenlenen 08.05.2018 tarihli raporda A.B.’nin kendine zarar verme ve intihar eylemine girişme ihtimalinin düşük olduğu belirtilmiştir. Öte yandan Kurum bünyesinde yer alan listelerde ise A.B.’nin risk durumu yüksek çıkan mahkûmlar arasında yer aldığı görülmektedir.

Raporun hazırlandığı tarihten yaklaşık iki ay sonra kendisine kesi atmak suretiyle zarar vermeye çalışan A.B., tedavisi için sevk edildiği hastanede tedaviyi reddederek tekrar kuruma getirilmiştir. Ancak aynı koğuşta bulunduğu diğer mahkumlar, can güvenliklerinin tehlikede olduğunu gerekçe gösterek A.B. ile aynı koğuşta bulunmak istemediklerini beyan ettiğinden A.B. süngerli odaya yerleştirilmiştir. Birkaç saat sonra ise tek kişilik odaya yerleştirilmiştir.

8.7.2018 tarihinde akşam yemeği servisi sırasında görevli kurum memurunun odaya gelmesi ile A.B.’nin kaldığı odadaki tek kişilik ranza ve yastık kılıfını kullanmak suretiyle kendisini boynundan asarak intihar ettiği görülmüştür.

Olayın ardından Kurum nezdinde disiplin soruşturmasında görevli personelinin ihmalinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Yine görevliler hakkında görevi kötüye kullanma ve intihara yönlendirme/yardım suçları bakımından başlatılan ceza soruşturmasında da ilgili  kamu görevlileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.

Başvurucuların;

-Oğulları risk grubunda bulunan mahkumlardan olmasına rağmen süngerli odadan çıkarılarak normal odaya yerleştirilmediğini,

-Yerleştirildiği odadaki eşyaların sabitlenmediğini,

-Kurum tarafından gerekli özenin gösterilmediğini,

-Makul tedbirlerin alınmadığını,

-Sorumluların ortaya çıkarılması adına etkili bir soruşturma yapılmadığını,

bu sebeple adil yargılanma ve yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek yaşam hakkının ihlalinin tespitine, etkili bir soruşturma yapılması için gereken tedbirlerin alınmasına ve 100.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirme ise şu şekildedir:

Kişilerin yaşamı ile vücut bütünlüğü üzerinde ortaya çıkan risklerin en aza indirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması konusunda sorumluluğu bulunan kişilerin tespit edilebilmesi ve tespit edilen sorumluluklar karşısında devletin göstereceği yargısal tepki benzer olayların yaşanmaması bakımından da önem taşımaktadır. Bu sebeple öncelikle, yaşam hakkına ilişkin ihlalin değerlendirilmesinde Kurum yetkililerinin A.B.’nin intihar riskini bilmesi veya bilmesini gerektirecek halin mevcut olması durumunda intihar riskini önleyici tedbirlerin alınıp alınmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.

Somut olayda açıklanan hususlar neticesinde A.B.’nin kendisine zarar verme riskinin öngörülebilir olduğu açık olduğu sonucuna varılmıştır. Bu durumda Kurum’un tedavi sürecinin özenle takip etmesi ve sıkı tedbirler alması beklenmektedir. Ancak sağlık hizmetine erişim sağlanması dışında A.B. hakkında etkin önleyici tedbirler alınmadığı görülmektedir. Zira intihar ettiği güne kadar aynı koğuşta barındırılmıştır. İntihar girişiminin ardından süngerli odaya alınmış ise de birkaç saat sonrasında ranzanın ve eşyaların sabitlenmediği tek kişilik odaya alınmıştır. Bu eylemin ise doktor veya uzman görüşüne dayanmadığı anlaşılmıştır. A.B.’nin tek kişilik odada kaldığı süreçte ise sıkı bir gözetim ve denetime tabi tutulduğu yönünde bir kayıt bulunmadığı gibi intihar etmiş olduğunun akşam yemeği servisi sırasında anlaşılması da bu hususu doğrular niteliktedir.

Öte yandan her ne kadar 08.05.2018 tarihli raporda A.B.’nin kendisine zarar verme ve intihar eylemine girişme ihtimalinin düşük olduğu tespit edilmişse de ilgili tarihten sonra A.B.’nin kendisine zarar verme girişimleri tespitle bağdaşmamakta olup bu tarihten sonra meydana gelen olayların dikkate alınması gerekmektedir.

Olayın ardından başlatılan soruşturma sürecinde ise Kurum personelinin görevi kötüye kullanma suçunu işlediğine dair kamu davası açılmasını gerektirecek delilin bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Soruşturma sürecinde ihlale sebep olan hususlara ilişkin değerlendirme yapılmadığı gözlemlenmiş olup yaşam hakkı kapsamında etkili ceza soruşturması yürütülmesi yükümlülüğü bakımından ihlal sonucu doğduğu kanaatine ulaşılmıştır.

Açıklanan gerekçelerle, incelenen başvuruda yaşamı koruma ve etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğine, ihlalin soruşturma makamlarının işlemlerinden kaynaklandığı anlaşıldığından yeniden soruşturma yapılmasına, 100.000 TL manevi tazminatın başvuruculara ödenmesine karar verilmiştir.

Kararın tam metni için tıklayınız.

https://www.aslanpinar.combilgi-bankasi/guncel/gerekli-onlemlerin-alinmamasi-sonucunda-meydana-gelen-intihar-vakasinda-etkili-sorusturma-yapilmamasi-yasam-hakkini-ihlal-niteligindedir
Diğer Makaleler