-
Tarih: 07.05.2021
Olağanüstü Zamanaşımı Yoluyla Mülkiyetin Kazanılması
YARGITAY
YİRMİNCİ HUKUK DAİRESİ
| Esas | : 2013/2181 |
| Karar | : 2013/7110 |
| Tarih | : 24.06.2013 |
- İHYA EDİLEN TAŞINMAZ MALLAR
(3402 s. Kadastro K m. 17)
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden ve giderden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2001 yılında yapılan kadastro sırasında Kayalar Köyü 201 ada 59 parsel sayılı 17803,44 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliği ile Hazine adına tesbit ve tescil edilmiştir. Davacılar, taşınmazın 40 yılı aşkın süreden beri zilyetliklerinde olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescil davası açmıştır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece, 1990'lı yıllardan dava tarihine kadar davacının taşınmazı kullanmaması ve zilyetliğinin aralıksız olmaması nedeniyle zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin kabulü dosyadaki delillere uygun düşmemektedir. Keşif sırasında dinlenilen tanık ve yerel bilirkişi beyanlarına göre, davacının taşınmazı 45 yıl önce kullanmaya başladığı ve 25 yıl aralıksız kullandığı, 1990'lı yıllarda ise ekonomik durumunun iyi olmaması nedeniyle Diyarbakır'a göç ettiği, o tarihten sonra kullanmadığı, ziraat bilirkişi ise taşınmazın önceden tarım arazisi olarak kullanıldığını belirttiği, orman bilirkişi raporunda ise, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığının belirtildiği, yine, davacının 1980 yılından 1993 yılına kadar taşınmazın vergisini ödediği, 1994 yılında yapılan imar uygulamasında ise taşınmazın kısmen imar planı kapsamında kaldığı, kuzey yöndeki taşınmazın orman, diğer yönlerden ise arsa ve tarım arazileri ve yol ile çevrili olduğu anlaşılmaktadır.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen ve imar ile ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren 20 yıl süre ile kullanılan taşınmazların zilyetleri adına tescil edilmesi kabul edilmiştir. Somut olayda; davacı, yaklaşık olarak 1965 yılından 1993 yılına kadar taşınmazı aralıksız kullanmış, bu tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresini doldurmuş ve taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkını kazanmıştır. 1993 yılından kadastronun yapıldığı 2001 yılına kadar taşınmazı kullanmamış olması, artık mülkiyet hakkı kazanılmış olduğu için fasıla olarak değerlendirilemeyeceği gibi zilyetliğin terki olarak da kabul edilemez. Bu nedenlerle, davanın kabul edilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek reddedilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 24.06.2013 günü oy birliği ile karar verildi.
-
Mükellefin sahte fatura kullandığı gerekçesiyle vergi incelemesine girdiği durumlarda matrah tespiti yapılırken brüt satış karlılığına uyum karşılaştırılarak vergiye tabi kazancın belirlenmesi gerekir.
-
Tarih: 30.04.2025
-
-
Sahte fatura kullanma suçunda araştırılması gerekilen deliller vardır, eksik inceleme sonucu hüküm tesis edilmesi hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 29.04.2025
-
-
Mükellef şirketin faturalarında gerçek bir emtia tespitinin yapılıp yapılmadığı saptanmadan KDV indirimlerinin reddedilmesi hukuka uygun değildir.
-
Tarih: 29.04.2025
-
-
Tam Yargı Davalarında Miktar Artırımında Faize Esas Tarih Dava Dilekçesindeki Talep Miktarına Uygulanan Faiz Başlangıç Tarihidir
-
Tarih: 16.04.2025
-
-
Birden fazla takvim yılı için sahte olarak düzenlendiği iddia olunan faturalardan yalnızca bir takvim yılının belirli faturalarının incelenip işlem tesis edilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 24.03.2025
-
-
Akaryakıt şirketi mükellefin yalnızca benzin istasyonundaki pompalarla ilgili tespitleri baz alınarak sahte fatura düzenleyicisi olduğu sonucuna varılamaz
-
Tarih: 21.03.2025
-
-
Mükellefe sahte fatura kullanma suçu isnad edilmeden önce faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; sevk ve taşıma irsaliyelerin teslim ve tesellüm belgelerinin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Ortada somut bir tespit bulunmadığı sürece yoklama fişlerine imza atılmış olması sahte fatura kullanma/düzenleme suçuna iştirak edildiğine kanıt olmaz yalnızca varsayımsal iştirakin varlığına ulaşılır
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Eksik inceleme sonucu sahte fatura düzenleme/kullanma suçu isnat edilerek mahkumiyet hükmedilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 19.03.2025
-
-
Manevi tazminat davasını açacak kişinin hâkimin hükmedeceği tazminat tutarını öngörebilmesinin mümkün olmadığı ve tazminat miktarının hâkimin takdirine göre belirlendiği davalara ilişkin yargılama giderleri bakımından mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın HMK mad. 326/2 “manevi tazminat davaları” yönünden Anayasa’da yer alan mülkiyet hakkına ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 14.03.2025
-