-
Tarih: 28.06.2021
Tüketici Mahkemelerinde Görülen Davalarda Arabuluculuğun Dava Şartı Olarak Kabul Edilmesinde Kanuni Düzenlemenin Yürürlük Tarihi Esas Alınır
YARGITAY
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ
Esas | : 2021/16936 |
Karar | : 2021/3795 |
Tarih | : 28.06.2021 |
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı, davanın reddine dair verilen hükmün, davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili; davalıya kasko sigortalı Volkswagen marka aracın trafik kazasına karıştığını ve kullanılamaz hale geldiğini, kaza sonrası müvekkilinin aracında oluşan hasarın 200.000,00 TL olarak tespit edildiğini ve sigorta poliçesi uyarınca tazmin edilmesi istemi ile davalı sigortacıya başvurulduğunu, davalı sigortacının kazanın alkollü araç kullanımından kaynaklandığını belirterek tazmin istemlerini reddettiğini, davalının araç hasar bedelini ödememesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla araçta oluşan zarar bedeli 10.000,00 TL'nin zararlandırıcı olayın meydana geldiği tarihten itibaren işletilecek reeskont faizi ile birlikte davalı ... tarafından tazminine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince dosya üzerinden yapılan değerlendirmede, zorunlu arabuluculuk dava koşulunun yerine getirilmediğinden bahisle davanın usulden reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b/1 madde hükmü gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Dava 27/07/2020 tarihinde açılmakla, araç hasar bedelinin Kasko Sigorta poliçesi gereği tazmini istemine ilişkindir.
6502 sayılı TKHK'nın 73/A, 1.fıkra maddesine göre, tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 60. maddesi ile TKHK'na eklenen Geçici 2. maddeye göre, bu kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarı ile ilk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay'da görülmekte olan davalara uygulanmaz.
7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 63. maddesine göre, 7251 sayılı Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. 7251 sayılı Kanun 31199 sayılı Resmi Gazete'de 28/07/2020 tarihinde yayınlanmış olup bu tarih itibari ile tüketici mahkemelerinde görülen ve kanunda sayılan istisnalar dışında kalan tüm uyuşmazlıklarla ilgili davalar, dava şartı arabuluculuk kapsamında kalmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davanın, 27/07//2020 tarihinde açıldığı, davanın Tüketici Mahkemesinde görüldüğü, 6502 sayılı TKHK'nun 73/A maddesi ile getirilen dava şartı arabuculuk ile ilgili düzenlemenin ise 28/07/2020 tarihinden sonra açılan davalar hakkında uygulanması gerektiği dikkate alındığında eldeki dava için uygulanması söz konusu olmayacaktır.
Hal böyle olunca mahkemece, yargılamaya devam edilerek toplanacak delillere göre karar verilmesi gerekirken dava şartı arabuluculuk kapsamında kaldığı gerekçesi ile usulden reddine karar verilmiş olması ve Bölge Adliye mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 29/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
-
Mükellefin sahte fatura kullandığı gerekçesiyle vergi incelemesine girdiği durumlarda matrah tespiti yapılırken brüt satış karlılığına uyum karşılaştırılarak vergiye tabi kazancın belirlenmesi gerekir.
-
Tarih: 30.04.2025
-
-
Sahte fatura kullanma suçunda araştırılması gerekilen deliller vardır, eksik inceleme sonucu hüküm tesis edilmesi hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 29.04.2025
-
-
Mükellef şirketin faturalarında gerçek bir emtia tespitinin yapılıp yapılmadığı saptanmadan KDV indirimlerinin reddedilmesi hukuka uygun değildir.
-
Tarih: 29.04.2025
-
-
Tam Yargı Davalarında Miktar Artırımında Faize Esas Tarih Dava Dilekçesindeki Talep Miktarına Uygulanan Faiz Başlangıç Tarihidir
-
Tarih: 16.04.2025
-
-
Birden fazla takvim yılı için sahte olarak düzenlendiği iddia olunan faturalardan yalnızca bir takvim yılının belirli faturalarının incelenip işlem tesis edilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 24.03.2025
-
-
Akaryakıt şirketi mükellefin yalnızca benzin istasyonundaki pompalarla ilgili tespitleri baz alınarak sahte fatura düzenleyicisi olduğu sonucuna varılamaz
-
Tarih: 21.03.2025
-
-
Mükellefe sahte fatura kullanma suçu isnad edilmeden önce faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; sevk ve taşıma irsaliyelerin teslim ve tesellüm belgelerinin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Ortada somut bir tespit bulunmadığı sürece yoklama fişlerine imza atılmış olması sahte fatura kullanma/düzenleme suçuna iştirak edildiğine kanıt olmaz yalnızca varsayımsal iştirakin varlığına ulaşılır
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Eksik inceleme sonucu sahte fatura düzenleme/kullanma suçu isnat edilerek mahkumiyet hükmedilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 19.03.2025
-
-
Manevi tazminat davasını açacak kişinin hâkimin hükmedeceği tazminat tutarını öngörebilmesinin mümkün olmadığı ve tazminat miktarının hâkimin takdirine göre belirlendiği davalara ilişkin yargılama giderleri bakımından mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın HMK mad. 326/2 “manevi tazminat davaları” yönünden Anayasa’da yer alan mülkiyet hakkına ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 14.03.2025
-