-
Tarih: 17.05.2019
Tüketici İşleminden Kaynaklanan Menfi Tespit Davaları Zorunlu Arabuluculuğa Tabi Değildir
Esas : 2019/1174
Karar : 2019/1047
Tarih : 17.05.2019
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/01/2019
NUMARASI : 2019/3 Esas, 2019/10 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 17/05/2019
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği mahkememiz üye hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; Taraflar arasında konut/iş yeri satış vaadi sözleşmesi bulunduğunu, bağımsız bölümün 420.000,00 TL satış bedeli ile davacı tarafından davalıdan satın alındığını, bedelin 4 eşit taksite bölünerek 30/11/2018 tarih, 105.000,00 TL bedelli, 30/11/2019 tarih 105.000,00 TL bedelli, 30/11/2020 tarih 105.000,00 TL bedelli, 30/11/2021 tarih, 105.000,00TL bedelli olarak düzenlenen ... Sebze Hali şubesine ait çekler ile ödenmesinin kararlaştırıldığını ve davacının bu çekleri keşide ederek davalı şirkete teslim ettiğini, 2 adet konutun davacıya teslim edilmesi gerekirken süresinde teslim edilmediğini, ilk taksit olan 30/11/2018 tarihli 105.000,00 TL ... numaralı çekin davalı tarafa teslim edilmiş olması nedeniyle bu çek yönünden Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/1123 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, yargılamanın devam ettiğini, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile davacının borçlu olmadığının tespitine ve vade tarihi gelmemiş olan diğer çekler yönünden öncelikle davalıya ve 3.kişilere ödenmemesi yönünde teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve çeklerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; dava konusunun taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti talebi olduğu, somut olayda ödeme aracı olarak düzenlenen çekler yönünden menfi tespit talebi bulunsa da temelinde para alacağına ilişkin borç ilişkisi bulunması nedeniyle TTK'nın 5/A maddesi ve 4.maddesindeki yasal düzenleme gereğince HMK m. 114/2 ve 115/2 uyarınca arabuluculuk dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.Karara karşı davalı vekili süresinde istinaf yoluna başvurmuş olup, dilekçesinde; Taraflar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi bulunduğunu, 6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici işlemi niteliğinde olduğunu, aynı Kanun'un 73. Maddesi gereğince tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu, bu nedenle kararın kaldırılarak görevsizlik kararı verilmesini talep etmiştir.Dosya kapsamı ve mevcut delil durumu incelendiğinde; tarafların tacir olmaması ve işin ticari nitelikte olmaması nedeniyle uyuşmazlık arabuluculuk ile halledilecek işlerden olmayıp, arabuluculuk dava şartı oluşmadığı gibi, uyuşmazlık tüketici işleminden kaynaklanmaktadır. Bu itibarla; istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, görevsizlik kararı verilerek dosyanın tüketici mahkemesine gönderilmesine ilişkin karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1.HMK m. 353/1-a-3 uyarınca mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen kapsamda tüketici mahkemesine görevsizlik kararı tesis edilmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2.İşin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Davalının yatırmış olduğu 44,40TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4.Davalının istinaf başvurusu için yapmış olduğu yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 17.05.2019 günü, oy birliğiyle, kesin olarak karar verildi.
-
Mükellefin sahte fatura kullandığı gerekçesiyle vergi incelemesine girdiği durumlarda matrah tespiti yapılırken brüt satış karlılığına uyum karşılaştırılarak vergiye tabi kazancın belirlenmesi gerekir.
-
Tarih: 30.04.2025
-
-
Sahte fatura kullanma suçunda araştırılması gerekilen deliller vardır, eksik inceleme sonucu hüküm tesis edilmesi hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 29.04.2025
-
-
Mükellef şirketin faturalarında gerçek bir emtia tespitinin yapılıp yapılmadığı saptanmadan KDV indirimlerinin reddedilmesi hukuka uygun değildir.
-
Tarih: 29.04.2025
-
-
Tam Yargı Davalarında Miktar Artırımında Faize Esas Tarih Dava Dilekçesindeki Talep Miktarına Uygulanan Faiz Başlangıç Tarihidir
-
Tarih: 16.04.2025
-
-
Birden fazla takvim yılı için sahte olarak düzenlendiği iddia olunan faturalardan yalnızca bir takvim yılının belirli faturalarının incelenip işlem tesis edilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 24.03.2025
-
-
Akaryakıt şirketi mükellefin yalnızca benzin istasyonundaki pompalarla ilgili tespitleri baz alınarak sahte fatura düzenleyicisi olduğu sonucuna varılamaz
-
Tarih: 21.03.2025
-
-
Mükellefe sahte fatura kullanma suçu isnad edilmeden önce faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; sevk ve taşıma irsaliyelerin teslim ve tesellüm belgelerinin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Ortada somut bir tespit bulunmadığı sürece yoklama fişlerine imza atılmış olması sahte fatura kullanma/düzenleme suçuna iştirak edildiğine kanıt olmaz yalnızca varsayımsal iştirakin varlığına ulaşılır
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Eksik inceleme sonucu sahte fatura düzenleme/kullanma suçu isnat edilerek mahkumiyet hükmedilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 19.03.2025
-
-
Manevi tazminat davasını açacak kişinin hâkimin hükmedeceği tazminat tutarını öngörebilmesinin mümkün olmadığı ve tazminat miktarının hâkimin takdirine göre belirlendiği davalara ilişkin yargılama giderleri bakımından mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın HMK mad. 326/2 “manevi tazminat davaları” yönünden Anayasa’da yer alan mülkiyet hakkına ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 14.03.2025
-