-
Tarih: 11.11.2020
Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Menfi Tespit Davasında Arabuluculuğa Başvuru Zorunluluğu Bulunmamaktadır
Esas : 2020/1909
Karar : 2020/1888
Tarih : 11.11.2020
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2020
NUMARASI: 2019/419 E. - 2020/90 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/11/2020
İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ tarafından verilen 13/02/2020 tarihli kararına karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine istinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; lehtarının davalı ... olduğu 200.000 USD bedelli 05.07.2019 vadeli bononun müvekkiline silahla tehdit suretiyle imzalatıldığını, bu olay nedeniyle İstanbul C. Başsavcılığının 2019/111011 nolu dosyasında soruşturmanın devam ettiğini belirterek bu bono nedeniyle davalıya borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde ;dava dışı ..., davacıda 200.000 USD tutarındaki alacağının müvekkiline devredildiğini ve bu borç nedeniyle müvekkili lehine bononun düzenlendiğini, davacının da bu hususu kabul ettiğini ve bu şekilde bonoyu düzenleyerek imzaladığını, davacının iddialarının haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
MAHKEME KARARI; İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 13/02/2020 tarihli 2019/419 Esas-2020/90 Karar sayılı kararıyla; "menfi tespit davasında, davacının talebi bir alacağın ya da tazminatın tahsiline ilişkin olmamakla beraber dava konusunun bir miktar alacağa ilişkin olduğu ve davalının davacıdan bir alacağının olup olmadığının belirlenmesiyle bir sonuca varılabileceği açık olduğundan 6325 sayılı yasa kapsamında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının zorunlu olduğu başka bir deyişle bu koşulun dava şartı olduğu kanaatine varıldığı, davacı vekilince 13.02.2020 tarihli celsede, arabulucuya başvurulmaksızın bu davanın açıldığının beyan edildiği" gerekçesiyle; Davanın dava şartı-arabulucuya başvurma koşulunun bulunmaması nedeniyle usulden reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılmadan önce TTK'nın 5/A maddesi uyarınca zorunlu olarak arabulucuya başvuru koşulunun bulunup bulunmadığı ve bunun bir dava şartı olup olmadığı yönünde Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri arasında çıkan uyuşmazlığın, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi'nin 13.02.2020 Tarih, 2020/85 E., 2020/454 K. Sayılı kararı ile ; TTK'na eklenen 5/A maddesi gereğince; Ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığına kesin olarak karar verilerek uyuşmazlığın kesin olarak giderildiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak, dosyanın görülmesi için mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinafa cevabında; ticari davalarda dava konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğunu, kararın usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
GEREKÇE: Uyuşmazlık; arabulucuk dava şartının iş bu dava yönünden uygulanıp uygulanamayacağının tespitine ilişkindir. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun'un 5/A. maddesinde "dava şartı olarak arabuluculuk" başlığı ile; "Bu Kanun'un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır" şeklinde düzenleme yapılmıştır. TTK'nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı ise de; bonodan kaynaklanan, menfi tespite ilişkin iş bu uyuşmazlıkta bir paranın ödenmesi yahut bir zararın tazmininin istenmediği, menfi tespit davasının alacak davası mahiyetinde değerlendirilemeyeceği göz önüne alınarak, somut olay yönünden davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 13/02/2020 tarihli 2020/85 Esas- 2020/454 Karar sayılı olup "Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine yönelik kararında"; "7155 Sayılı Kanun'un 20. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK'na eklenen 5/A maddesi gereğince ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığına, uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine" karar verilmiştir. Açıklanan nedenle davacı tarafın istinaf isteminin kabulü ile HMK'nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına, dosyanın yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-4 maddesi gereğince, İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'nin 13/02/2020 tarihli 2019/419 E. - 2020/90 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 37,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 11/11/2020 tarihinde HMK'nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
-
Mükellefe sahte fatura kullanma suçu isnad edilmeden önce faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; sevk ve taşıma irsaliyelerin teslim ve tesellüm belgelerinin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Eksik inceleme sonucu sahte fatura düzenleme/kullanma suçu isnad edilerek mahkumiyet hükmedilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 19.03.2025
-
-
Manevi tazminat davasını açacak kişinin hâkimin hükmedeceği tazminat tutarını öngörebilmesinin mümkün olmadığı ve tazminat miktarının hâkimin takdirine göre belirlendiği davalara ilişkin yargılama giderleri bakımından mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın HMK mad. 326/2 “manevi tazminat davaları” yönünden Anayasa’da yer alan mülkiyet hakkına ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 14.03.2025
-
-
Mükellefin sahte belge düzenleme fiiline nasıl ve ne şekilde iştirak ettiğinin açık ve net bir şekilde ortaya konulamadan sadece mükellef kurum adına bankadan para tahsilatı yapmış olduğundan yola çıkılarak sahte belge düzenlemek amacıyla hareket ettiği sonucuna varılamaz
-
Tarih: 12.03.2025
-
-
Sahte olduğu iddia edilen faturalardan kanaat edinecek miktarda fatura temin edilerek bu faturaların müvekkile gösterilmesi ve yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulduğunda kendisine ait olmadığını söylemesi halinde;faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 12.03.2025
-
-
“Seri Muhakeme” ve “Basit Yargılama”ya ilşkin hükümlerin “Sağır ve Dilsizler” açısından uygulanmayacağına ilşkin CMK md. 250/12 ve 251/7 AYM tarafından Anayasaya aykırı görülerek iptal edildi
-
Tarih: 10.03.2025
-
-
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Ek 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin “…ilk derece mahkemesi veya bölge idare mahkemesince nihai kararın verildiği tarihteki parasal sınır esas alınır.” bölümünün Anayasa’nın 2. ve 36. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi
-
Tarih: 06.03.2025
-
-
Faturaları düzenleyen ve kullanan mükellefin yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığına ilişkin belgeler getirtilmeden ve mal ve para akışını gösteren ticari defter ve belgeleri karşılıklı incelenmeden kurulan mahkumiyet hükmü hukuka aykırıdır
-
Tarih: 27.02.2025
-
-
Defter ve belge isteme yazısının ve tebliğ belgesinin ilgili vergi dairesinden getirtilerek dosya arasına konulmadan hangi belgelerin hangi amaçla ne zaman istendiğinin, istemin 5 yıllık saklama süresi içerisinde yapılıp yapılmadığının tespit edilmemesiyle eksik inceleme sonucu kurulan hüküm hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 25.02.2025
-
-
Case of Dilek Genç v. Türkiye
-
Tarih: 11.02.2025
-