• Tarih: 02.01.2021
  • Yazar: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Menfi Tespit Davaları Zorunlu Arabuluculuğa Tabi Değildir

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
ONALTINCI HUKUK DAİRESİ

Esas : 2020/631

Karar : 2020/677

Tarih : 16.03.2020

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA

A-) Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin yeğeni olan... dava dışı ... San. Ve Tic. Ltd Şti ile olan ticari ilişkisi sebebiyle ... borçlarına garantör olmak adına dava dışı .... San. Ve Tic. Ltd Şti lehine keşide edildiğini düşündüğü bir kısım senetler imza ettiğini, senetlerin ilkinin üzerinde .... San. Ve Tic. Ltd Şti yazmasından ötürü diğer senetleri incelemeden iyi niyetli olarak imza attığını davalı tarafından bu senetlerin İstanbul .... İcra Müdürlüğünün .... Esas ve İstanbul .... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyalarından icra konduğunu, bu senetlerde ki imzalar ile müvekkiline ait imzaların benzerlik göstermediğini, her ne kadar müvekkil tarafından bir kısım senetlere imza atılmış ise de, bu senetlerin müvekkile ait olmama ihtimalinin bulunduğunu, senetler üzerinde malen kaydı bulunduğunu, müvekkili ve yeğeni arasında davalının herhangi bir mal teslimi söz konusu olmadığını, bu nedenle dava konusu senetler yönünden açılan İstanbul .... İcra Müdürlüğünün ... Esas ve İstanbul .... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyalarından borçlu olmadığının tespiti ile icra dosyasından ödenecek dosya borcuna ihtiyati tedbir konulmasına, bu yolda icra takibinin durdurulmasına ayrıca %20'den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının borçlu olmadığı yönündeki iddiasında ispat yükünün HMK 201 madde uyarınca davacıda olduğunu, tanıkla bu durumun ispat edilemeyeceğini bonolar üzerinde teminat olarak verildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığını, malen kaydının malların teslim alındığının ispatı niteliğinde olduğunu, davacının yeğeni ... müvekkili tarafından tanınmadığını, ... Ltd Şti'nin davacının oğulları ... ve davacının yeğeni ... ile ticari alış veriş yaptığını, bu durumun ticari defter ve kayıtlarla sabit olduğunu, ödemeler düzensiz olduğundan faturasız satışlardan kaynaklanan cari hesaplara ilişkin davacı ...'den senet alındığını, bonoların teminat amacıyla değil cari hesabın kapatılmasına yönelik olarak verildiğini, faturasız satışlardan kaynaklı bonoların bir kısmının ödendiğini, bu nedenle sıralı olarak verilen bonolardan 2-6-7-8 numaralı bonoların takibe konduğunu, bono teminat niteliğinde verilmiş olsa idi tek bir bono verileceğini, davacının bonoların düzenlenme tarihi olan 19.04.2011 tarihinden bu yana geçen 8 sene içinde çeşitli davalar açtığını ancak bu süreçte borca ve mal teslimine ilişkin hiç bir iddiasının bulunmadığını, bu nedenle davanın reddi ile %20'den az olmamak kaydı ile borçlu aleyhine tazminat yükletilmesine ayrıca mahkemece verilen 16.09.2019 tarihli ara karardan rücu edilerek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C-) İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; "davanın,İİK 72 madde gereği icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 114 maddesinde, dava şartları açıkça sayıldığı ve 114/ 2. maddesi gereğince diğer kanunlarda sayılan dava şartlarına da atıfta bulunduğu, 6102 Sayılı TTK 'nun 5/A maddesi (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) "(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.TTK 'nun 5/A maddesi (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) "(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir." şeklinde getirilen düzenleme ile arabuluculuk müessesesine başvurunun bir dava şartı olduğunu benimsediği, dava şartının medeni usul hukukuna ait bir kurum olduğu, bunun amacının bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek; böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmak olduğu, dava şartlarının dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlar olduğu, buna davanın dinlenebilmesi şartları da dendiği, mahkeme dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit ederse davanın esası hakkında inceleme yapamayacağı, davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlü olduğu, dava şartlarının bulunup bulunmadığını davada hâkim tarafından re'sen gözetileceği, iş bu dosyada davacının davasını 6102 Sayılı TTK 'nun 5/A maddesinin yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra 21.08.2019 tarihinde açtığı, dava konusunun para borcuna ilişkin ve davanın menfi tespit davası olduğu, davacının arabuluculuğa müracaat ettiğine ilişkin bir beyanının veya arabulucuk son tutanağının dosyada yer almadığının görüldüğü, 16.09.2019 tarihli ara karar ile davacı lehine icra veznesine yatan paranın alacaklısına ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de İİK md 72/4 ve Yargıtay 19 HD 2014/4768 E.,2014/16978K. Sayılı 26.11.2014 KT ilamı gereği ayrıca ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin ayrıca hüküm kurulmaksızın" davanın dava şartı yokluğu nedeniyle HMK'nun 114/2 yollaması ile TTK 'nun 5/A maddesi ve HMK'nun 115/2.maddeleri uyarınca usulden reddine karar verildiği görülmüştür.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde davanın menfi tespit davası olması nedeni ile arabuluculuğa tabi olmadığını beyanla kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava takipten sonra açılmış bir menfi tespit davasıdır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.İlk derece mahkemesince ; menfi tespit davasının davalı açısından bir alacak istemini içerdiği, dava şartlarının davanın taraflarına göre belirlenmesinin ve değişmesinin doğru olmadığını bu nedenle menfi tespit davasının da konusu para borcuna ilişkin olduğundan dolayı zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığından, davacı yanın da dava açmadan önce arabuluculğa başvuru yapmadığı anlaşıldığından davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.Uyuşmazlık; arabulucuk dava şartının iş bu dava yönünden uygulanıp, uygulanamayacağının tespiine ilişkindir.01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun'un 5/A. maddesinde "dava şartı olarak arabuluculuk" başlığı ile; "Bu Kanun'un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır" şeklinde düzenleme yapılmıştır. TTK'nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir.Kanun koyucu zorunlu arabuluculuğa tabi ticari davaları belirlerken konusunun alacak ve tazminat olan davalar olması gerektiğini özellikle vurgulamıştır. Bu nedenle menfi tespit davası niteliği gereği bir olumsuz durumun tespiti istemine ilişkindir. Bir miktar paranın ödenmesi veya tazminat talebi yoktur. Bu dava davalı açısından bir alacağın tahsili davasıdır demek de doğru bir yaklaşım değildir. Nasıl ki alacak davasına davalı açısından bu bir menfi tespit talebidir diyemiyorsak; menfi tespit davasında da davalı açısından bu bir alacak davasıdır nitelendirmesi yapamayız. Bir hukuki durumun savunulması ile dava edilmesi birbirinden farklı kavramlardır.Bu nedenle ; eldeki dava kambiyo senedi hakkında bir borçlu bulunmadığının tespiti olmakla zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığından ilk derece mahkemesinin kararı yerinde görülmediğinden istinaf başvurusun kabulü ile kararın kaldırılmasına ve yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1-Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-a-4 ve 353/1-a-6 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA Yargılamaya devam olunması açısından dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2-Davacı yanca yatırılan 54,40 TL karar ve ilam harcının davacı yana iade edilmesine 3-Davacı yanca yapılan istinaf yargılama giderleri olan başvuru harcı gideri 148,60 TL, tebligat gideri 5,50 TL, posta gideri 47,90 TL ki toplam 202,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 16/03/2020 tarihinde HMK 353/1-a-4 ve 353/1-a-6 maddeleri gereğince KESİN olmak üzere ve oy birliğiyle karar verildi.

https://www.aslanpinar.combilgi-bankasi/kararlar/arabuluculuk-kararlari/kambiyo-senetlerinden-kaynaklanan-menfi-tespit-davalari-zorunlu-arabuluculuga-tabi-degildir

https://www.aslanpinar.com/bilgi-bankasi/kararlar/arabuluculuk-kararlari/kambiyo-senetlerinden-kaynaklanan-menfi-tespit-davalari-zorunlu-arabuluculuga-tabi-degildir

Diğer Kararlar