-
Tarih: 31.12.2008
Vergi Suç Ve Cezalarında Tekerrür - I
>>Yazar: Y. Burak ASLANPINAR*
>Yaklaşım / Ocak 2009 / Sayı: 193 / s. 271-273
I- GİRİŞ
>Tekerrür, kelime olarak; yinelenme>(1)>, tekrarlanma, bir daha olma, bir daha vuku bulma anlamını taşır. Bir hukuk terimi olarak tekerrür ise bir kimsenin işlediği bir suçtan hüküm giymesinden sonra, belirli bir süre içerisinde yeni bir suç işlemesidir>(2)>.
>Tekerrür halinde, uygulandığı yerdeki hukuk sisteminde kabul edilen görüşe göre, ikinci suç için hükmedilen cezanın artırılması veya ikinci cezanın infaz biçiminde değişiklik yapılmasına karar verilebilir.
>“İlga Sistemi” olarak adlandırılan bir diğer görüşe göre ise, her suça verilecek ceza diğerinden bağımsız olacağından ikinci suçun yaptırımında herhangi bir artırıma gerek yoktur. Bu durumda, bir kimsenin önceden işlemiş olduğu suçtan dolayı daha sonra işlediği suçun cezası artırılırsa, önceki suç iki kez cezalandırılmış olacaktır. Halbuki fail, daha önce işlediği suçun cezasını çekerek topluma olan borcunu ödemiştir>(3)>.
>Önceki Türk Ceza Kanunu’nda, bu görüşlerden ikinci suç için hükmedilen cezanın artırılması kabul edilmişti. Yeni Türk Ceza Kanunu’nda ise>(4)> ikinci cezanın infaz biçiminde değişiklik yapılması benimsenmiştir. Bu bağlamda, TCK’ya göre adli yargıda görülen vergi kaçakçılığı suçlarında tekerrür halinde hapis cezası, daha ağır bir infaz rejimine tâbi olacaktır.
>İdari vergi cezalarında tekerrür durumunda cezanın artırılması prensibi ise 4369 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra da aynı kalmıştır. Ancak söz konusu değişiklik, çeşitli sorun ve tartışmaları da beraberinde getirmiştir.
>Yazımızın devamında, vergi suç ve cezalarında tekerrür, uygulamada yaşanan ve yaşanabilecek sıkıntılar göz önüne alınarak irdelenecektir.
II- VERGİ SUÇ VE CEZALARINDA TEKERRÜRE İLİŞKİN VUK’UN 339. MADDESİ
>Vergi cezalarında tekerrürün yaptırımına ilişkin hüküm, Vergi Usul Kanunu’nun 339. maddesinde yer almaktadır. Bu madde 4369 sayılı Kanunla değiştirilmiş, değişiklik 01.01.1999’dan itibaren yürürlük kazanmıştır.
>Maddenin değişiklikten önceki hali şu şekildedir:
>“Kaçakçılık, ağır kusur, kusur veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası da kesinleşen bir kimse aynı neviden bir fiili cezanın kesinleştiği tarihi takibeden yılın başından başlamak üzere kaçakçılık, ağır kusur ve kusur da beş, usulsüzlükte iki yıl zarfında tekrar işlerse cezası kaçakçılıkta yarısı, ağır kusur ve kusurda üçte biri, usulsüzlükte dörtte biri nispetinde arttırılır.”
>“Tekerrür” başlığı altındaki VUK’un 339. maddesinin 01.01.1999 tarihinden itibaren yürürlükte olan şimdiki hali ise;
>“Vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere vergi ziyaında beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde elli, usulsüzlük cezası yüzde yirmi beş oranında artırılmak suretiyle uygulanır.”
>şeklindedir.
>Söz konusu 4369 sayılı Kanun’un vergi cezalarıyla ilgili amacı; vergi ziyaına neden olunması halinde kaçakçılık, ağır kusur ve kusur adlarıyla anılan cezaların sade ve etkin bir biçimde “Vergi Ziyaı Cezası” başlığı altında birleştirilmesidir. Bu durum Kanun’un genel gerekçesinde>(5)> de açıkça ifade edilmiştir. Yine tekerrüre ilişkin değişiklik yapan 9. maddesinin gerekçesinde>(6)>, bu amaca bağlı kalınarak, tekerrür halinde kesilen vergi cezalarının artırımında herhangi bir farklılığa gidilmediği vurgulanmıştır. Her ne kadar hukukta kanun gerekçeleri bağlayıcı olmasa da kanun hükmünün anlaşılmasına yardımcı olduklarında şüphe yoktur.
>Bu halde, kanun koyucuyu 4369 sayılı Kanun ile VUK’un 339. maddesinde değişiklik yapmasına iten yegane saikin, vergi suç ve cezalarında “kusur, ağır kusur ve kaçakçılık” ayrımı kaldırılarak sağlanan yeknesaklığın tekerrür için de uygulanması olduğu açıkça görülmektedir. Fakat, maddenin lafzının yarattığı tereddütten olsa gerek, tekerrüre ilişkin değiştirilen hüküm, farklı yer vergi idarelerine hatta bunların vergi cezasını kesecek yetkililerine göre bile değişen uygulamalara neden olabilmektedir. Bu uygulamalar, çoğu zaman haksız sonuçlar doğurmaktadır.
>Oysa Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde belirtildiği üzere;
>“Vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır.”
> Bu hüküm nezdinde, aşağıda başlıklar halinde vergi cezalarında tekerrürün hangi şartlarda uygulanması gerektiğine dair açıklama ve görüşlerimiz yer almaktadır.
III- TEKERRÜR ARTIRIMININ ŞARTLARI
>A- HER İKİ CEZA DA “VERGİ ZİYAI”NA NEDEN OLMAK VEYA “USULSÜZLÜK”TEN DOLAYI KESİLMİŞ OLMALIDIR
>Tekerrürden dolayı cezanın arttırılması için önceki ve sonraki yani her iki suçun ya vergi ziyaı ya da (genel) usulsüzlük suçu olması gerekir. Özel usulsüzlük suçu kapsam dışı bırakıldığından bu suçun tekrarı, diğer vergi suçlarını takiben işlenmesi veya diğer vergi suçlarının bu suçu takiben işlenmesi durumlarında tekerrürden bahsedilemez.
>B- VERGİ ZİYAI VEYA USULSÜZLÜK SUÇU DOLAYISIYLA KESİLMİŞ OLAN İLK CEZA KESİNLEŞMİŞ OLMALIDIR
>İkinci cezaya tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için daha önce bir vergi cezası kesilip bunun kesinleşmesi gerekir. Vergi cezasının kesinleşmesinden maksat; uyuşmazlığa konu edilme imkanının kalmaması, tahsil edilebilir hale gelmesidir. Yoksa bu cezanın bilfiil infaz edilmiş yani tahsil edilmiş olması şart değildir>(7)>.
>Cezanın kesinleşmesi için;
>- Uzlaşmanın vuku bulması,
>- Ceza için 376. maddeye göre cezada indirim talebinde bulunulması ve ödeme yapılmış olması,
>- Dava açma süresi içinde dava yoluna başvurulmaması,
>- Dava açıldıysa yargı yolunun tüketilmesi
>gerekmektedir.
>Bu şart gerçekleşmeden tekerrür artırımına gidilerek hatalı uygulamalara yol açılmasından ötürü durum yargı önüne taşınabilmektedir.
>Nitekim bu tip uyuşmazlıklarda Danıştay’ın konuyla ilgili Kararları:
>“Kaçakçılık sebebi ile tekerrür cezası kesilebilmesi için aynı fiil nedeniyle daha önce kesilen kaçakçılık cezasının kesinleşmiş olması gerektiği”>(8)
>“1992 yılı için davacı adına kesilen kaçakçılık cezası henüz kesinleşmediğine ve kesinleşen bir cezanın varlığı da idarece iddia edilmediğine göre 1993 yılı için cezayı gerektiren bir fiilin tekerrüründen bahsetmenin mümkün olmadığı, bu cezanın terkininin icap ettiği”>(9)
>“Uzlaşma halinde ceza türü değişmeyeceğinden, koşullarının bulunması halinde, tekerrür zammı uygulanabileceği”>(10)> >yönündedir.
>(2) > Ejder YILMAZ, Hukuk Sözlüğü, 4. Baskı, Ankara 1992, s. 893
>(3) > Faruk EREM - Ahmet DANIŞMAN - Mehmet Emin ARTUK, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 14. Baskı, Ankara 1997, s. 619
>(4) > Türk Ceza KanunuMadde 58 - (6) Tekerrür halinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.
>(5) > Vergi Usul Kanunu’ndaki vergi cezalarında 4369 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin gerekçesi: “Vergi ziyaına neden olan mükelleflere veya sorumlulara uygulanan cezaların sadeleştirilmesi ve etkinleştirilmesi amacıyla, VUK’da yer alan ceza uygulamaları yeni baştan düzenlenmiştir. Değişikliğin en belirgin özelliği vergi ziyaına yol açılması durumunda uygulanan kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezaları vergi ziyaı cezaları başlığı altında birleştirilmiş, vergi kaybına yol açan vasıflı olmayan fiiller için de kullanılan kaçakçılık veya ağır kusur gibi, ifade tarzı itibariyle rencide edici terimler yerine vergi ziyaı cezası ibaresiyle ceza kesilmesi yöntemi getirilmiştir.”
>(6)> Vergi cezalarında tekerrüre ilişkin 4369 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin madde gerekçesi: “Tasarı’nın 9. maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun ceza sisteminde yapılan değişikliklere bağlı olarak tekerrür ile ilgili 339. maddesi yeniden düzenlenmektedir. Ceza uygulamasında basitlik sağlamak amacıyla, tekerrür halinde kesilen vergi cezalarının artırımında herhangi bir farklılığa gidilmemiştir.”
>(7) > Sahir ERMAN, Vergi Suçları, İstanbul 1988, s. 41
>(8) > Dn. 3. D.’nin, 08.11.1993 tarih ve E. 1992/2643, K. 1993/3305 sayılı Kararı.
>(9) > Dn. 9. D.’nin, 26.12.1997 tarih ve E. 1996/6122, K. 1997/4455 sayılı Kararı.
>(10)> Dn. 3. D.’nin, 27.05.1987 tarih ve E. 1987/169, K. 1987/1389 sayılı Kararı (Şükrü KIZILOT, Danıştay Kararları ve Özelgeler (Muktezalar), C: 2, Yaklaşım Yayınları, s. 2672).
-
IBAN’a Ödemenin Taraflar Açısından Risk ve Sonuçları
-
Tarih: 03.06.2024
-
-
Airbnb Yasası Diye De Bilinen 7464 Sayılı Kanun'a İlişkin Tüm Detaylar
-
Tarih: 13.01.2024
-
-
2. taksitin son günü 30 Kasım... Emlak vergisi rehberi
-
Tarih: 27.11.2023
-
-
13 Soruda Emlak Vergisi
-
Tarih: 27.11.2023
-
-
12 Soruda Değerli Konut Vergisi
-
Tarih: 27.11.2023
-
-
Gayrimenkul vergisi rehberi... Emlak vergisi değerini düşük göstermek neye yol açar
-
Tarih: 13.11.2023
-
-
15 Soruda Konutların Turizm Amaçlı Kiralanması
-
Tarih: 24.10.2023
-
-
AYM temyizde para sınırını kaldırdı… Her dosya Danıştay’a mı gidecek
-
Tarih: 23.10.2023
-
-
14 Soruda Kira Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk
-
Tarih: 12.10.2023
-
-
AYM ek MTV’yi iptal ederse... Dava açmayan parasını geri alabilecek mi?
-
Tarih: 25.09.2023
-