-
Tarih: 21.11.2022
Vergi/ceza ihbarnamesi teslim edilen şahsın isminin, kimliğinin, hangi sıfatla tebliği kabul ettiğinin belirtilmediği ihbarnameler usulüne uygun değildir
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/12
Karar No : 2022/1141
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı (…Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : ….Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Davakonusu istem: Davacı adına, 2009 yılının Nisan ilâ Aralık dönemlerine ait banka ve sigorta muameleleri vergisi, vergi ziyaı cezası vegecikme faizi ile aynı yıla ait özel usulsüzlük cezasının tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ve … tarih ve … takip numaralı ödemeemirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Ödeme emrinin dayanağı olan ve davacı hakkında düzenlenen ihbarnamelerin tebliğ alındısı olarak sunulan belgeler üzerinde tebellüğ eden şahsınisminin, kimliğinin, hangi sıfatla tebliği kabul ettiğinin belirtilmediği, dolayısıyla ihbarnameler usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinden ammealacağının usulüne uygun olarak kesinleştirilmediği sonucuna varılmıştır.
Bu nedenle, kamu alacağının doğduğu takvim yılını takip eden beş yıl içinde tarh ve mükellefe usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ve zamanaşımınauğradığı anlaşılan kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinde hukuki isabet görülmemiştir.
Mahkeme bu gerekçeyle ödeme emirlerini iptal etmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesinin 14/10/2020 tarih ve E:2016/10335, K:2020/4033 sayılı kararı:
Ödeme emrinin dayanağı ihbarnameye ait tebliğ mazbatasının incelenmesinden, … isimli şahsın, ihbarnamelerin tebliğine ilişkin evrakı teslim aldığıikametgâh adresinin, "mahkeme kararının ve temyiz dilekçesinin davacıya tebliğ edildiği adres" ile aynı olduğu, davacının
temyize cevapdilekçesinde de aynı adresin bildirildiği, dolayısıyla davacının ikametgah adresinde adı geçen şahsın ihbarnamelere ilişkin evrakı imzalı olarak aldığıgörüldüğünden, tebligatın usulsüz olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Bu bakımdan, davacı adına yapılan tarh ve ceza kesme işlemlerinde zamanaşımı bulunmadığından, dava konusu ödeme emrinin diğer unsurları yönünden hukuka uygunluğunun incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı nedeniyle ödeme emrini iptal eden mahkeme kararındahukuki isabet görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuş; davalının karar düzeltme istemini incelenmeksizin reddetmiştir.
... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, ilk kararında yer alan aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Dava konusu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ:
Dava konusu ödeme emirleri içeriği vergi ve cezalara ait ihbarnamelerin 213 sayılı Kanun'daöngörülen tebliğ yöntemleri uygulanmaksızın mahalle muhtarına bırakılmak suretiyle tebliğ edilmesi hukuka uygun düşmemiştir. Diğer taraftan vergi ve cezalara ilişkin ihbarnameler usulüne uygun biçimde tebliğ edilmediğinden vergilerin usulüne uygun olarak tahakkuk ettiğinden bahsedilmesine olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle usulüne uygun olarak tahakkuk etmeyen vergiler üzerinden gecikme faizinin hesaplanmasında hukuki isabet görülmemiştir. Bu durumda ödeme emirlerinin iptali yolundaki ısrar kararına yöneltilen temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca , Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı adına tarh edilen vergi ile kesilen cezalara ilişkin ihbarnameler davacının ikametgâh adresine tebliğe çıkarılmıştır. Tebliğ zarfları,ihbarnamelerin tebliğ edilememe sebebine ilişkin herhangi bir şerhe yer verilmeksizin mahalle muhtarına teslim edilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 93 ilâ 109. maddelerinde tebliğ esasları, tebliğin muhatapları, posta ve ilan yoluyla tebliğler, memur eliyle tebliğ,elektronik ortamda tebliğ ve tebliğ yerine geçen işlemler düzenlenmiş, tebligatın nerede, nasıl ve kimlere yapılacağı belirlenmiştir.
213 sayılı Kanun'un 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların, adresleribilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak tebliğ edileceği, şu kadar ki ilgilinin kabul etmesi şartıyla tebliğin daireveya komisyonda yapılmasının mümkün olduğu kurala bağlanmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21. maddesinde, kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdakimaddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memurunun tebliğolunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim edeceği vetesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğolunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildireceği,ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin, tebliğ tarihi sayılacağı düzenlenmiştir.
Aynı Kanun'un 51. maddesinde ise, mali tebliğlerin, kendi kanunlarında sarahat bulunmayan hallerde, Tebligat Kanunu'nun umumi hükümlerinetevfikan yapılacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Vergi Usul Kanunu’nda vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden belgelerin ne şekilde tebliğ edileceğine dair özel hükümlere yer verilmiştir. Bu nedenle vergilendirmelerle ilgili evrakların tebliğinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre değil, 213 sayılı Kanun'da yer alan hükümlere göreyapılması gerekmektedir.
Dava konusu ödeme emirleri içeriği vergi ve cezalara ait ihbarnamelerin 213 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri uyarınca tebliği gerekirken, tebliğalındıları muhtara imzalatılmak suretiyle yapılan tebliğin usulüne uygun olduğundan söz edilemeyeceğinden dava konusu ödeme emirlerinin vergi ve cezalara ilişkin kısmı hukuka uygun düşmemiştir.
Diğer taraftan, usulüne uygun biçimde tebliğ edilmeyen tarhiyatın tahakkuk ettiğinden bahsedilemeyeceğinden ödeme emirlerinin, tarh edilen vergi üzerinden hesaplanan gecikme faizine dair kısmında da hukuki isabet görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ödeme emirlerin iptali yolunda verilen ısrar kararının neticesi itibarıyla hukuka uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararına yönelik temyiz isteminin REDDİNE, 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyengünden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/10/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Yedinci Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiğioyu ile karara katılmıyorum.
-
Mükellefe sahte fatura kullanma suçu isnad edilmeden önce faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; sevk ve taşıma irsaliyelerin teslim ve tesellüm belgelerinin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Eksik inceleme sonucu sahte fatura düzenleme/kullanma suçu isnad edilerek mahkumiyet hükmedilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 19.03.2025
-
-
Manevi tazminat davasını açacak kişinin hâkimin hükmedeceği tazminat tutarını öngörebilmesinin mümkün olmadığı ve tazminat miktarının hâkimin takdirine göre belirlendiği davalara ilişkin yargılama giderleri bakımından mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın HMK mad. 326/2 “manevi tazminat davaları” yönünden Anayasa’da yer alan mülkiyet hakkına ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 14.03.2025
-
-
Mükellefin sahte belge düzenleme fiiline nasıl ve ne şekilde iştirak ettiğinin açık ve net bir şekilde ortaya konulamadan sadece mükellef kurum adına bankadan para tahsilatı yapmış olduğundan yola çıkılarak sahte belge düzenlemek amacıyla hareket ettiği sonucuna varılamaz
-
Tarih: 12.03.2025
-
-
Sahte olduğu iddia edilen faturalardan kanaat edinecek miktarda fatura temin edilerek bu faturaların müvekkile gösterilmesi ve yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulduğunda kendisine ait olmadığını söylemesi halinde;faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 12.03.2025
-
-
“Seri Muhakeme” ve “Basit Yargılama”ya ilşkin hükümlerin “Sağır ve Dilsizler” açısından uygulanmayacağına ilşkin CMK md. 250/12 ve 251/7 AYM tarafından Anayasaya aykırı görülerek iptal edildi
-
Tarih: 10.03.2025
-
-
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Ek 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin “…ilk derece mahkemesi veya bölge idare mahkemesince nihai kararın verildiği tarihteki parasal sınır esas alınır.” bölümünün Anayasa’nın 2. ve 36. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi
-
Tarih: 06.03.2025
-
-
Faturaları düzenleyen ve kullanan mükellefin yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığına ilişkin belgeler getirtilmeden ve mal ve para akışını gösteren ticari defter ve belgeleri karşılıklı incelenmeden kurulan mahkumiyet hükmü hukuka aykırıdır
-
Tarih: 27.02.2025
-
-
Defter ve belge isteme yazısının ve tebliğ belgesinin ilgili vergi dairesinden getirtilerek dosya arasına konulmadan hangi belgelerin hangi amaçla ne zaman istendiğinin, istemin 5 yıllık saklama süresi içerisinde yapılıp yapılmadığının tespit edilmemesiyle eksik inceleme sonucu kurulan hüküm hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 25.02.2025
-
-
Case of Dilek Genç v. Türkiye
-
Tarih: 11.02.2025
-