-
Tarih: 19.02.2024
Avukatın seyahat ve konaklama masrafları iş sahibi(müvekkil) tarafından karşılanmalıdır
T.C. DANIŞTAY ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas : 2011/4480
Karar : 2015/4982
Tarih : 23.06.2015
İstemin Özeti : Avukat olan davacının 2005 yılı hesaplarında bir kısım harcamalarını yasaya aykırı olarak gider kaydetmek suretiyle dönem kazancını azalttığından bahisle adına re'sen salınan 2005 yılına ait bir kat vergi ziyaı cezalı gelir vergisiyle aynı yılın Ocak-Mart ve Temmuz-Eylül dönemlerine ilişkin bir kat vergi ziyaı cezalı geçici verginin kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Antalya 2. Vergi Mahkemesinin 29.6.2011 gün ve E:2010/1164, K:2011/1206 sayılı kararıyla; davacının reddedilen bir kısım yemek harcamalarının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 68'inci maddesindeki mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen ve genel giderler arasında yer almayan, mesai saatleri haricinde yenilen yemek harcamalarına ilişkin olduğunun anlaşıldığı, oldukça yüksek olan bir kısım akaryakıt giderlerine ilişkin olarak ise normal ve mutat olmayan bu durumun davacı tarafından ispatlanması gerektiği, aksi kararlaştırılmış olmadıkça seyahat ve konaklama masrafları dahil dava nedeniyle yapılan harcamaların iş sahipleri tarafından karşılanacağı açık olup, davacı tarafından da iş sahipleri ile sözleşme düzenlenmediğinin tespit edildiği, bu durumda, avukatlık faaliyetinde bulunan davacının, faaliyeti ile ilgili olmayan gıda ve akaryakıt giderlerini yasal defterlerine kaydederek dönem kazancının azalmasına sebebiyet verdiği görüldüğünden, 2005 yılında harcanan akaryakıt miktarının 2006 yılı esas alınarak hesaplanması suretiyle ve yeniden oluşturulan 2005 yılı gelir tablosuna göre hesaplanan matrah farkı üzerinden yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık görülmediği, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 120'nci maddesi uyarınca, mahsup süresi geçtikten sonra kesinleşen geçici vergi terkin edileceğinden, dava konusu geçici vergide hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle bir kat vergi ziyaı cezalı gelir vergisi ile geçici vergi üzerinden kesilen bir kat vergi ziyaı cezası yönünden dava reddedilmiş, geçici vergi ise kaldırılmıştır. Davacı tarafından, Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmadığından kararın eksik verilere dayandığı, mesai dışı yapılan yemek harcamaları inceleme elemanınca gider olarak değerlendirilmemiş ise de serbest meslek faaliyetinin yerine getirilmesinde mesai kavramından bahsedilemeyeceğinden yemek giderlerinin tamamının hasılattan indirilmesi gerektiği, normal ve mutat olan durum ile maddi olay ortaya konulmaksızın aksinin ispatlanmasının beklenemeyeceği, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 173'üncü maddesine göre avukata tevdi edilen işe ait harcamaların işin yapılmasından önce iş sahibi tarafından ödenmesinin gerekli olduğuna ilişkin bir kural bulunmamakta olup, tevsik edici belgelerle muhasebeleştirilen giderlerin işin tamamlanmasından sonra da iş sahibinden tahsil edilebileceği; davalı idarece, geçici verginin kaldırılmasına hükmedilmekle, geçici vergi üzerinden tahakkuku aşamasında hesaplanarak tahsil edilecek olan gecikme faizinden yoksun kalınacağı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Davalı idarece temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, davacı tarafından savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : Hüseyin ERDEM
Düşüncesi : 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3/B maddesinde,
vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı ve iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu kurala bağlanmıştır.
Anılan maddeye göre, öncelikle maddi olayın gerçek mahiyetinin idarece somut ve hukuken itibar edilebilir nitelikteki tespitlerle ortaya konulması gerekmektedir. Nitekim 213 sayılı Kanunun 134'üncü maddesi de bu hususu destekler mahiyettedir.
Olayda, inceleme elamanınca davacının ikametgahı, iş yeri ve adliye arasındaki mesafe ile yaptığı akaryakıt harcaması karşılaştırılıp yüksek miktarlardaki akaryakıt giderlerinin mesleki faaliyetiyle ilgili olmadığı sonucuna ulaşılmakta ise de söz konusu hesaplamada avukat olan davacının ikametgah-iş yeri-adliye dışında da mesleği gereği seyahat harcamalarının bulunmasının hayatın olağan akışı ile teknik ve mesleki icaplara da uygun olduğu hususu ile davacının yerleşim yeri olarak belirtilen adresinin dışında da var olan yerleşim yeri adreslerinin dikkate alınmadığı, kaldı ki akaryakıt harcamalarının çoğunluğunu Antalya İlindeki iş takipleri için yapan davacının bir kısım harcamalarını ise Antalya dışındaki davaların takibi için yaptığını dava esas numaralarını sunarak kanıtladığı, yine anılan hesaplamanın inceleme elemanınca normal ve mutat olarak kabul edilen 2006 yılına ait akaryakıt harcamaları baz alınarak yapılmasına karşın sözü edilen yılın normal ve mutat durum olduğuna ilişkin karineler ortaya konulmadığı gibi davacının bu yılın belli bir dönemini yurt dışında geçirdiğinin de göz önünde bulundurulmadığı, ayrıca davacının iş sahipleri ile sözleşme yapmadığından ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 173 ve 174'üncü maddeleri gereği giderlerinin karşılanmaması halinde avukatlık hizmetini sunmaya zorlanamayacağından hareketle mesleği ile ilgili akaryakıt harcamalarının iş sahiplerinden tahsil edilmiş olduğu, kalan kısımların ise faaliyet dışı harcama olduğu ileri sürülmekte ise de değinilen Yasa hükümlerine göre davacının iş tekliflerini kabulünde seçimlik hakkının bulunduğu, giderlerine ilişkin tahsilatı faaliyet sonrası da yapabileceği ve 1136 sayılı Kanunun 163'üncü maddesinde taraflar arasında serbestçe düzenlenecek sözleşme bağlamında avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla avukatlık ücretinin belirleneceği, değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesinin uygulanacağı, ücretsiz dava alınması halinde de, durumun baro yönetim kuruluna bildirileceği de değerlendirildiğinde davacının giderlerine ilişkin ödeme yapılmadan işe başlamasının mümkün olduğunun anlaşıldığı, öte yandan davacının söz konusu akaryakıt harcamalarının mesleki faaliyetiyle ilgili olmadığına ilişkin hukuken itibar edilebilir herhangi bir tespitin de bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, yapılan incelemenin bu haliyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 134'üncü maddesine uygun olmadığı anlaşıldığından, temyize konu mahkeme kararının, tarhiyatın bir kısım yemek harcamalarına dair hesaplanan kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasıyla geçici vergiye ilişkin hüküm fıkrasının onanması, akaryakıt harcamaları için hesaplanan kısmı yönünden davanın reddi yolundaki hüküm fıkrasının ise bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz istemlerine ilişkin dilekçelerde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz istemlerinin reddine ve kararın onanmasına, davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca nispi harç alınmasına, kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde Danıştay nezdinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 23.06.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
X. K A R Ş I O Y:
Avukat olan davacının, 2005 hesap döneminde bir kısım yemek ve akaryakıt harcamalarını gider olarak yazıp dönem kazancını azalttığından bahisle söz konusu yemek harcamalarının reddedilmesi ve 2005 yılında harcanan akaryakıt miktarının 2006 yılı esas alınarak hesaplanması suretiyle yeniden oluşturulan 2005 yılı gelir tablosuna göre hesaplanan matrah farkı üzerinden dava konusu tarhiyatın yapıldığı anlaşılmıştır.
Vergi Mahkemesi kararının, tarhiyatın bir kısım yemek harcamalarına dair hesaplanan kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasıyla geçici vergiye ilişkin hüküm fıkrasının onanması gerekmektedir. Tarhiyatın akaryakıt harcamaları için hesaplanan kısmı yönünden davanın reddi yolundaki hüküm fıkrasına davacı tarafından yöneltilen temyiz istemine gelince;
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı ve iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu kurala bağlanmış, aynı Kanunun 134 üncü maddesinde öngörülen vergi incelemesiyle ulaşılmak istenen amaç ise ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olarak ifade edilmiştir.
Türk vergi hukuku, maddi ve somut delillere dayalı, vergi adaletini sağlamayı amaçlayan kuralları içermektedir. Bu nedenle vergilemeye ilişkin kurallar, varsayım veya kanaate dayalı, vergi adaletini tesis yönünden gerçeğe aykırı tespitlere dayanan vergileme yapılmasını önlemeye yönelik olarak düzenlenmiştir.
Olayda, inceleme elamanınca davacının ikametgahı, iş yeri ve adliye arasındaki mesafe ile yaptığı akaryakıt harcaması karşılaştırılıp yüksek miktarlardaki akaryakıt giderlerinin mesleki faaliyetiyle ilgili olmadığı sonucuna ulaşılmakta ise de söz konusu hesaplamada avukat olan davacının ikametgah-iş yeri-adliye dışında da mesleği gereği seyahat harcamalarının bulunmasının hayatın olağan akışı ile teknik ve mesleki icaplara da uygun olduğu hususu ile davacının yerleşim yeri olarak belirtilen adresinin dışında da var olan yerleşim yeri adreslerinin dikkate alınmadığı, kaldı ki akaryakıt harcamalarının çoğunluğunu Antalya İlindeki iş takipleri için yapan davacının bir kısım harcamalarını ise Antalya dışındaki davaların takibi için yaptığını dava esas numaralarını sunarak kanıtladığı, yine anılan hesaplamanın inceleme elemanınca normal ve mutad olarak kabul edilen 2006 yılına ait akaryakıt harcamaları baz alınarak yapılmasına karşın sözü edilen yılın normal ve mutad durum olduğuna ilişkin karineler ortaya konulmadığı gibi davacının bu yılın belli bir dönemini yurt dışında geçirdiğinin de göz önünde bulundurulmadığı, ayrıca davacının iş sahipleri ile sözleşme yapmadığından ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 173 ve 174'üncü maddeleri gereği giderlerinin karşılanmaması halinde avukatlık hizmetini sunmaya zorlanamayacağından hareketle mesleği ile ilgili akaryakıt harcamalarının iş sahiplerinden tahsil edilmiş olduğu, kalan kısımların ise faaliyet dışı harcama olduğu ileri sürülmekte ise de değinilen Yasa hükümlerine göre davacının iş tekliflerini kabulünde seçimlik hakkının bulunduğu, giderlerine ilişkin tahsilatı faaliyet sonrası da yapabileceği ve 1136 sayılı Kanunun 163'üncü maddesinde taraflar arasında serbestçe düzenlenecek sözleşme bağlamında avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla avukatlık ücretinin belirleneceği, değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesinin uygulanacağı, ücretsiz dava alınması halinde de, durumun baro yönetim kuruluna bildirileceği de değerlendirildiğinde davacının giderlerine ilişkin ödeme yapılmadan işe başlamasının mümkün olduğunun anlaşıldığı, öte yandan davacının söz konusu akaryakıt harcamalarının mesleki faaliyetiyle ilgili olmadığına ilişkin hukuken itibar edilebilir herhangi bir tespitin de bulunmadığı, yapılan incelemenin bu haliyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 134'üncü maddesine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, temyize konu mahkeme kararının, tarhiyatın bir kısım yemek harcamalarına dair hesaplanan kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasıyla geçici vergiye ilişkin hüküm fıkrasının onanması, akaryakıt harcamaları için hesaplanan kısmı yönünden davanın reddi yolundaki hüküm fıkrasının ise bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyoruz.
-
İhtiyari Arabuluculuk Anlaşmaları İptal Mi Olacak?
-
Tarih: 30.12.2024
-
-
Sahte Belge Düzenleme ve Kullanma Suçları Tek Bir Suç Olup Bu Suçlar Hakkında Ayrı Ayrı Hüküm Kurulamaz
-
Tarih: 19.12.2024
-
-
Ortaklığın Giderilmesi Uyuşmazlıklarındaki Dava Şartı Arabuluculuğa İlişkin Hükmün İptali Talebi AYM Tarafından Oyçokluğuyla Reddedildi
-
Tarih: 02.10.2024
-
-
Pergole Ruhsata Tabi Olmadığından Yıkım ve Para Cezasına İlişkin Encümen Kararı Hukuka Aykırıdır
-
Tarih: 01.10.2024
-
-
Defter, Kayıt ve Belgelerin İbraz Edilmemesi Hâlinde Bir Vergi Ziyaı Oluşmaması ve Tarh Edilen Vergi ve Vergi Aslına Bağlı Olarak Kesilen Bir Cezanın Da Bulunmaması Sebebiyle 7394 Sayılı Kanun Gereği Alt Sınırdan Tayin Edilen Temel Ceza Üzerinden Yarı Oranında İndirim Yapılması Gerekmektedir
-
Tarih: 20.09.2024
-
-
Dava Açma Sürelerini Düzenleyen, Son Derece Karışık ve Dağınık Olan Bir Mevzuatın Aşırı Şekilci (katı) Yorumu Mahkemeye Erişim Hakkını İhlal Edebilir
-
Tarih: 17.07.2024
-
-
Uyuşmazlığın Sonucuna Etkili İddia ve İtirazların Dikkate Alınmaması Gerekçeli Karar Hakkını İhlal Eder
-
Tarih: 10.07.2024
-
-
Tek Dosyada Birleştirilerek Karara Bağlanan Davalarda Tek Vekâlet Ücretine Hükmedilmesi Gerekir
-
Tarih: 28.06.2024
-
-
Arabuluculuk İlk Toplantısına Katılınmazsa Uygulanan Yaptırım İptal Edildi
-
Tarih: 23.06.2024
-
-
Enflasyon Karşısında Alacaklıya Faiz Koruması
-
Tarih: 18.04.2024
-