-
Tarih: 09.02.2024
Amme Alacağının Miktarı Yüksek Olduğu Gerekçesiyle Borçluya İhtiyati Haciz Uygulanamaz
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas: 2022/1386
Karar: 2023/446
Tarih: 26.04.2023
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Asıl amme borçlusu olan davacı şirket hakkında 2016 yılı hesap dönemine ait işlemlerin incelenmesi neticesinde 05/03/2019 tarihinde düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca 2016 yılının muhtelif dönemlerine ilişkin tarh edilen vergiler, kesilen vergi ziyaı cezaları ve özel usulsüzlük cezası ile vergi üzerinden hesaplanan gecikme faizi dahil amme alacağının korunması amacıyla davacı adına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 13. maddesinin (3) numaralı bendi uyarınca 14/05/2019 tarihinde tesis edilen ihtiyati haciz işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Olayda, davacı şirket hakkında özel tüketim vergisi yönünden 2016 yılına ilişkin olarak 05/03/2019 tarihinde düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisi, özel usulsüzlük cezası ve gecikme faizi hesaplanmıştır. Davacının borcu karşılayacak mal varlığı olmadığından bahisle söz konusu amme alacakları hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 17. maddesi gereğince davacı hakkında ihtiyati tahakkuk kararı ile birlikte aynı Kanun'un 13. maddesinin (3) numaralı bendi uyarınca ihtiyati haciz kararı alınmıştır.
Dava dosyasında yer alan belgelerden, davacı hakkında ihtiyati haciz kararı alındığına ilişkin 14/05/2019 tarih ve 16191 sayılı işlemin tesis edilmesinden sonra davacı ve kanuni temsilcisi tarafından vergi dairesine verilen 11/06/2019 tarihli dilekçe ile var olan mal varlıklarının borçlarına karşılık teminat olarak gösterildiği görülmektedir.
Bu durumda davacının mallarını kaçırma ve hileli yollara sapma fiilinin gerçekleşmediği anlaşıldığından davacı hakkında 6183 sayılı Kanun'un 13. maddesinin (3) numaralı bendinin dayanak alınmak suretiyle tesis edilen dava konusu ihtiyati haciz işleminde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle dava konusu ihtiyati haciz işlemini iptal etmiştir.
Davalının istinaf istemini inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
6183 sayılı Kanun'un Birinci Kısmının "Amme Alacaklarının Korunması" başlıklı İkinci Bölümünün "İhtiyati haciz" başlıklı 13. maddesinde ihtiyati haciz sebepleri yedi bent halinde tek tek sayılmış olup bu hallerden herhangi birisinin mevcudiyeti takdirinde hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre, ihtiyati haczin derhal tatbik olunacağı belirtilmiştir.
Söz konusu maddenin (3) numaralı bendinde borçlunun kaçmış olması durumu ile borçlunun kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimalleri ihtiyati haciz sebebi olarak sayılmıştır. Aynı maddenin (1) numaralı bendinde, Kanun'un 9. maddesi gereğince teminat istenmesini mucip hallerin mevcut bulunması; (4) numaralı bendinde ise borçludan teminat gösterilmesi istendiği halde belli müddette teminat veya kefil göstermemiş yahut şahsi kefalet teklifi veya gösterdiği kefil kabul edilmemiş olması hâli de ihtiyati haciz sebebi olarak tadat edilmiştir.
Dava dosyasının, aynı sebeple ihtiyati haciz kararı alınan davacının ortağı ... tarafından açılan … Vergi Mahkemesinin … esasına kayıtlı dava dosyası ile birlikte incelenmesi sonucunda şu hususlar görülmüştür:
i. %13,4 oranındaki hisse payı iki farklı limited şirketine ait olan davacı şirketin diğer hisselerinin %33,19'lük kısmı … Holding Anonim Şirketine, %43,44'lük kısmı ...'e, %9,97'lük kısmı ise Gashim Gasanov'a aittir.
ii. Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na ekli (III) sayılı listenin (A) cetvelinde yer alan emtianın üretim ve teslimleri yönünden yapılan vergi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, "melas/tarımsal kökenli etil alkol" veriminden hareketle 2016 yılına ait defter ve belgelerinin ihticaca salih olmadığı kanaatine varılmış, votka, cin ve likör türü alkollü içkinin miktar ve dönemler itibarıyla bulunan farklarının kayıt dışı ve dökme olarak satılmak suretiyle toplam 13.360.863,53 TL özel tüketim vergisinin ziyaa uğratıldığı tespit edilmiştir.
iii. Anılan rapor üzerine tarh edilen vergi, verginin bir katı tutarında ve tekerrür nedeniyle artırılarak kesilen vergi ziyaı cezası, özel usulsüzlük cezası ve vergi üzerinden hesaplanan gecikme faizi ile birlikte toplam 40.271.982,95 TL ulaştığı görülen tutarın yüksek olması nedeniyle 14/05/2019 tarihinde vergi dairesi müdürlüğünün önerisi üzerine Manisa Vergi Dairesi Başkanı tarafından 6183 sayılı Kanun'un 17. maddesi uyarınca anılan amme alacakların ihtiyaten tahakkukuna; Kanun'un 13/3 maddesine dayalı olarak da ihtiyaten haczine karar verilmiştir.
iv. İşbu davanın açılmasından sonra şirket ortağı ve yönetim kurulu başkanı ... tarafından vergi dairesine verilen 11/06/2019 tarihli dilekçe ile 16.000.000 TL değerinde olduğu iddia edilen Manisa ili Salihli ilçesindeki fabrika binası, 10.000.000 € değerinde olduğu iddia edilen alkol üretim tesisleri, 1.500.000 TL değerinde olduğu iddia edilen bir adet villa ve 750.000 TL değerinde olduğu iddia edilen İzmir ili Narlıdere ilçesinde yer alan bir daire teminat gösterilmiştir.
v. Dava dosyasında yer alan değerleme raporlarında ise betonarme fabrika binası ve arsasının değerinin 16.000.000 TL değil 1.500.000 TL olduğu; Manisa ilinde bulunan tripleks meskenin değerinin 1.500.000 TL değil 700.000 TL olduğu; İzmir ilinde bulunan dairenin değerinin ise 750.000 TL değil 410.000 TL olduğu tespit edilmiş, bu taşınmazların tümü üzerinde tespit edilen değerlerine yakın miktarlarda banka rehinlerinin bulunduğu, fabrika makine tesisatına ilişkin değer tespit çalışmalarının ise idarece henüz neticelendirilmediği görülmüştür.
Dosyada yer alan emlak değerleme uzmanı bilirkişiler tarafından teminat olarak gösterilen toplam dört kalemden üçü hakkında düzenlenmiş raporlarda tespit edilen değerleri ve inceleme raporunda belirtildiği üzere davacı tarafından düzeltilen bilanço kalemleri arasında yer alan makine-tesisat, demirbaş, taşıt ve yapılmakta olan yatırımların kıymeti toplamı birlikte dikkate alındığında davacı şirkete ait varlıkların amme alacağını teminat altına almaya yeterli olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda davalı idarece tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Vergi Dava Dairesi bu gerekçeyle mahkeme kararını kaldırdıktan sonra davayı reddetmiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesinin 10/03/2022 tarih ve E:2020/1601, K:2022/965 sayılı kararı:
6183 sayılı Kanun'un 13. maddesinde yer alan düzenlemeler nedeniyle ihtiyati haciz kararı alınabilmesi için maddi olayda borçlunun kaçmış olması veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimallerini gösteren emarelerin bulunması; bu durumun varlığının idarece somut olarak ortaya konulması gerekli ve zorunludur.
Olayda gerek ihtiyati haciz kararının dayanağı vergi incelemesi sonucu düzenlenen raporda gerek işlem dosyasında davacının kaçtığı, kaçması ihtimalinin bulunduğu, hileli yollara saptığı yönünde herhangi bir somut bilgi ve belge bulunmamaktadır.
Ayrıca, davalı idarece ihtiyati haczin gerekçesi olarak amme alacağının miktarının yüksek olması gösterilmiş ve bu durum "borçlunun kaçmış olması veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimallerinin olması" kapsamında değerlendirilerek 6183 sayılı Kanun'un 13. maddesinin (3) numaralı bendi uyarınca dava konusu işlem tesis edilmiştir. Buna rağmen istinaf merciince, dava konusu işlem, aynı Kanun'un 13. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca teminatın yeterli olup olmadığı yönünden değerlendirilmiştir.
Bu itibarla, davalı idare tarafından ihtiyati haciz uygulamasının dayanağı tam olarak ortaya konulamadığından, koşulları gerçekleşmeden alınan ihtiyati haciz kararında hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali gerekirken hukuki durumun yanlış nitelendirilmesiyle verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle Vergi Dava Dairesi kararını bozmuştur.
… Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Bölge İdare Mahkemesi, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu ihtiyati hacze esas alınan sebebin somut olarak tespit edilmediği, ihtiyati hacze konu amme alacağının yapılandırıldığı dolayısıyla ihtiyati haczin uygulanmasının kamu alacağının tahsiline herhangi bir hukuki yarar sağlamayacağı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Olayda, davacı, vergi incelemesi devam ederken düzeltme beyannamesi vermiştir. Anılan düzeltme beyannamesiyle 55.388.793,90 TL tutarındaki "Ortaklara Borçlar" hesabı 29.751.921,90 TL tutarına; 152.439.602,74 TL tutarındaki aktif toplam, 126.802.730,74 TL tutarına azaltılmıştır. Bu durum, davacı şirketin ortaklara olan borcunu ödemek suretiyle mal varlığını azalttığı anlamına gelmektedir.
Anılan husus davacı şirketin mal varlığının belli bir kısmını kaçırma ihtimalini ortaya koyar nitelikte olduğundan dava konusu işlemde bu yönden hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, davacı tarafından teminat olarak gösterilen taşınmazlarla ilgili teminat olarak bildirilme tarihinden önce dava konusu ihtiyati haciz işlemi tesis edildiğinden, teminat gösterme işleminin 6183 sayılı Kanun'un 16. maddesi karşısında ihtiyati haciz işlemini hukuka aykırı kılması da mümkün değildir.
Bu nedenle, temyiz isteminin ısrar hükmü yönünden reddi ile diğer yönlerden temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Danıştay Yedinci Dairesine gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Yedinci Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
… Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
26/04/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
-
Ortaklığın Giderilmesi Uyuşmazlıklarındaki Dava Şartı Arabuluculuğa İlişkin Hükmün İptali Talebi AYM Tarafından Oyçokluğuyla Reddedildi
-
Tarih: 02.10.2024
-
-
Pergole Ruhsata Tabi Olmadığından Yıkım ve Para Cezasına İlişkin Encümen Kararı Hukuka Aykırıdır
-
Tarih: 01.10.2024
-
-
Defter, Kayıt ve Belgelerin İbraz Edilmemesi Hâlinde Bir Vergi Ziyaı Oluşmaması ve Tarh Edilen Vergi ve Vergi Aslına Bağlı Olarak Kesilen Bir Cezanın Da Bulunmaması Sebebiyle 7394 Sayılı Kanun Gereği Alt Sınırdan Tayin Edilen Temel Ceza Üzerinden Yarı Oranında İndirim Yapılması Gerekmektedir
-
Tarih: 20.09.2024
-
-
Dava Açma Sürelerini Düzenleyen, Son Derece Karışık ve Dağınık Olan Bir Mevzuatın Aşırı Şekilci (katı) Yorumu Mahkemeye Erişim Hakkını İhlal Edebilir
-
Tarih: 17.07.2024
-
-
Uyuşmazlığın Sonucuna Etkili İddia ve İtirazların Dikkate Alınmaması Gerekçeli Karar Hakkını İhlal Eder
-
Tarih: 10.07.2024
-
-
Tek Dosyada Birleştirilerek Karara Bağlanan Davalarda Tek Vekâlet Ücretine Hükmedilmesi Gerekir
-
Tarih: 28.06.2024
-
-
Arabuluculuk İlk Toplantısına Katılınmazsa Uygulanan Yaptırım İptal Edildi
-
Tarih: 23.06.2024
-
-
Enflasyon Karşısında Alacaklıya Faiz Koruması
-
Tarih: 18.04.2024
-
-
Parselasyon Yapılırken Uygulama İmar Planına ve Mevzuata Uygun Şekilde Düzenleme Sınırı Belirlenmelidir
-
Tarih: 14.03.2024
-
-
6306 Sayılı Kanun Kapsamında Riskli Yapı Malikleri Tarafından Üçüncü Kişilere Yapılan İlk Satış İşlemlerine İlişkin Olarak Malik Adına Tahakkuk Eden Tapu Harcının İstisna Hükümleri Kapsamında Değerlendirilmesi Mümkün Değildir
-
Tarih: 07.03.2024
-