-
Tarih: 13.02.2021
İmar Kanunu Uyarınca Verilen Para Cezasından Kaynaklanan Uyuşmazlıkların Çözümünde İdari Yargı Görevlidir
T.C.
DANIŞTAY
ALTINCI DAİRE
Esas : 2006/1498
Karar : 2007/438
Tarih : 30.01.2007
BELEDİYE ENCÜMENİ KARARININ İPTALİ İSTEMİ
İDARİ YARGININ GÖREV ALANI
İMAR KANUNU
KABAHATLER KANUNU PARA CEZASI
( 5560 s. Kanun m. 34 )
( 2577 s. İYUK m. 15 ,49 )
( 3194 s. İmar K m. 42 )
( 5326 s. Kabahatler K m. 16 ,27 )
ÖZET
3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca verilen para cezasından kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu, söz konusu para cezasının 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamına girmediği hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunan : ....
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : Bodrum Belediye Başkanlığı
İstemin Özeti : Muğla İdare Mahkemesinin 18.8.2005 günlü, E:2005/1610, K.-2005/1168 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Ahmet Berberoğlu'nun Düşüncesi : Dava, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın çözümünde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca adli yargının görevli olduğundan bahisle 2577 sayılı Yasanın 15/1-a maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmiştir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'na 5560 sayılı Kanunla eklenen sekizinci fıkra hükmü göz önüne alındığında, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca verilen para cezalarına karşı açılacak davaların çözümünde idari yargının görevli olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
Bu itibarla, temyiz isteminin kabulüyle idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Tülin Özgenç'in Düşüncesi : 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın çözümünde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddi yolunda verilen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 27. maddesine, 19.12.2006 günlü 26381 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5560 sayılı Kanunun 34. maddesi ile eklenen sekizinci fıkrada, idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği, hükme bağlanmıştır.
Yine Anayasa Mahkemesinin 15.5.1997 günlü, E:96/72; K:97/51 sayılı kararı ile; imar para cezalarına karşı cezanın tebliğinden itibaren yedi gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz edilebileceğine ilişkin düzenleme, idarenin aynı yapı için aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağı gerekçesiyle iptal edilmiştir.
Bu durumda, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'na 5560 sayılı Kanunla eklenen sekizinci fıkra hükmü de gözönüne alındığında, imar para cezalarına karşı açılacak davaların çözümünde idari yargının görevli olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
Açıklanan nedenle, temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın çözümünde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle 2577 sayılı Yasanın 15/1-a maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 16. maddesinin birinci fıkrasında: kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların, idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu hüküm altına alınmış, aynı Kanun'un 27. maddesine, 19.12.2006 günlü, 26381 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5560 sayılı Kanun ile eklenen sekizinci fıkrada, idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu'ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesince, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesinin beşinci fıkrasında yer alan cezalara karşı, cezanın tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine itiraz edilebileceğine ilişkin düzenlemenin iptali istemiyle açılan davaya yönelik olarak verilen 15.5.1997 günlü, E:1996/72, K:1997/51 sayılı kararda da: bir idari işlemin bir bölümünün idari yargının, diğer bir bölümünün ise adli yargının denetimine bırakılmasında, kamu yararı bulunmadığı, zira bu işlemlerin, kamu gücünün kullanılmasıyla ilgili bir idari işlemin devamı ve idari bir yasağa aykırı davranan kişiye idari bir yaptırımın uygulanması niteliğinde olduğu, çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde de idari yargının yetkili olacağı, idarenin aynı yapı için aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağı, idari bir işlemin bölünerek bir bölümünün idari yargının bir bölümünün de adli yargının denetimine bırakılmasında isabet bulunmadığı belirtilmek suretiyle anılan düzenleme iptal edilmiştir.
Yukarıda belirtilen hususlar ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'na 5560 sayılı Kanunla eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca verilen para cezalarına karşı açılacak davaların çözümünde idari yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Muğla İdare Mahkemesinin 18.8.2005 günlü, E.-2005/1610, K:2005/1168 sayılı kararının BOZULMASINA, 22, 90 YTL. karar harcının temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 30.1.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY
Temyiz edilen İdare Mahkemesi kararında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından temyiz edilen mahkeme kararının onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.
-
Mükellefin sahte fatura kullandığı gerekçesiyle vergi incelemesine girdiği durumlarda matrah tespiti yapılırken brüt satış karlılığına uyum karşılaştırılarak vergiye tabi kazancın belirlenmesi gerekir.
-
Tarih: 30.04.2025
-
-
Sahte fatura kullanma suçunda araştırılması gerekilen deliller vardır, eksik inceleme sonucu hüküm tesis edilmesi hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 29.04.2025
-
-
Mükellef şirketin faturalarında gerçek bir emtia tespitinin yapılıp yapılmadığı saptanmadan KDV indirimlerinin reddedilmesi hukuka uygun değildir.
-
Tarih: 29.04.2025
-
-
Tam Yargı Davalarında Miktar Artırımında Faize Esas Tarih Dava Dilekçesindeki Talep Miktarına Uygulanan Faiz Başlangıç Tarihidir
-
Tarih: 16.04.2025
-
-
Birden fazla takvim yılı için sahte olarak düzenlendiği iddia olunan faturalardan yalnızca bir takvim yılının belirli faturalarının incelenip işlem tesis edilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 24.03.2025
-
-
Akaryakıt şirketi mükellefin yalnızca benzin istasyonundaki pompalarla ilgili tespitleri baz alınarak sahte fatura düzenleyicisi olduğu sonucuna varılamaz
-
Tarih: 21.03.2025
-
-
Mükellefe sahte fatura kullanma suçu isnad edilmeden önce faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; sevk ve taşıma irsaliyelerin teslim ve tesellüm belgelerinin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Ortada somut bir tespit bulunmadığı sürece yoklama fişlerine imza atılmış olması sahte fatura kullanma/düzenleme suçuna iştirak edildiğine kanıt olmaz yalnızca varsayımsal iştirakin varlığına ulaşılır
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Eksik inceleme sonucu sahte fatura düzenleme/kullanma suçu isnat edilerek mahkumiyet hükmedilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 19.03.2025
-
-
Manevi tazminat davasını açacak kişinin hâkimin hükmedeceği tazminat tutarını öngörebilmesinin mümkün olmadığı ve tazminat miktarının hâkimin takdirine göre belirlendiği davalara ilişkin yargılama giderleri bakımından mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın HMK mad. 326/2 “manevi tazminat davaları” yönünden Anayasa’da yer alan mülkiyet hakkına ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 14.03.2025
-