• Tarih: 03.03.2021
  • Yazar: Danıştay 15. Daire

Sağlık Hizmeti Kusuru Sebebiyle İdarenin Tazmin Yükümlülüğü Doğar

T.C.
DANIŞTAY
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas : 2013/4488
Karar : 2015/2020
Tarih : 08.04.2015
  • HEKİM HATASINDAN DEVLETİN SORUMLULUĞU
  • SAĞLIK HİZMETİ KUSURU NEDENİYLE TAZMİNAT

(2709 s. Anayasa m. 125)

(2577 s. İYUK m. 49)

ÖZET

Dava; davacılar murisi Hilmi Özak'ın bacaklarında uyuşma, güçsüzlük ve yürüme zorluğu şikayetleri ile 17.04.2006 tarihde başvurduğu Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde uygulanan teşhis ve tedavinin tıp kurallarına uygun olmadığı, dolayısıyla hizmet kusuru işlendiği ileri sürülerek murisin eşi Şenay Özak için 60.000 TL destekten yoksun kalma, elem ve ızdırabın giderilmesi için 50.000 TL manevi, çocukları Emre Özak'ın 40.000 TL maddi, 30.000 TL manevi, Yunus Özak için 30.000 TL maddi, 30.000 TL manevi olmak üzere toplam 240.000 TL tazminata hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

İstemin Özeti : İstanbul 1. İdare Mahkemesi'nin 19/09/2011 tarih ve E:2007/628; K:2011/1200 sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti :Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi :Hüseyin Çelikkol

Düşüncesi :İdare Mahkemesi kararının maddi tazminatın reddine ilişkin kısmının onanması, manevi tazminatın reddine ilişkin kısmının ise bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi'nce temyiz aşamasında duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek Tetkik Hakimi'nin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:

Dava; davacılar murisi Hilmi Özak'ın bacaklarında uyuşma, güçsüzlük ve yürüme zorluğu şikayetleri ile 17.04.2006 tarihde başvurduğu Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde uygulanan teşhis ve tedavinin tıp kurallarına uygun olmadığı, dolayısıyla hizmet kusuru işlendiği ileri sürülerek murisin eşi Şenay Özak için 60.000 TL destekten yoksun kalma, elem ve ızdırabın giderilmesi için 50.000 TL manevi, çocukları Emre Özak'ın 40.000 TL maddi, 30.000 TL manevi, Yunus Özak için 30.000 TL maddi, 30.000 TL manevi olmak üzere toplam 240.000 TL tazminata hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

İstanbul 1. İdare Mahkemesi'nce; olayla ilgili Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan bilirkişi raporu dikkate alınmak suretiyle, olayda hizmet kusuru ve ihmal bulunmadığı, dolayısıyla idarenin tazmin yükümlülüğü bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Anayasanın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.

İdare hukuku ilkeleri ve Dairemizin içtihatlarına göre, zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı hallerde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir.

Bünyesinde risk taşıyan hizmetlerden olan sağlık hizmetinden yararlananın zarara uğraması halinde, bu zararın tazmini, idarenin hizmet kusurunun varlığı halinde mümkün olabilecektir.

Dosyadaki bilgi ve belgeler incelendiğinde;

1- Davacıların murisi Hilmi Özak bacaklarında uyuşma, güçsüzlük ve yürüme zorluğu şikayetleri ile 17.04.2006 tarihde Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurmuştur.

2- Nöroşirurji kliniğinde yapılan muayenesi sonucu " Kanal Daralması " teşhisi konularak ameliyata karar verilip yatışının sağlanmış ve 21.04.2006 tarihinde Op. Dr. R. Alper Kaya ve ekibi tarafından " T7 Bileteral Laminektomi " isimli ameliyata alınmıştır.

3- Operasyon sonrası yakın takip ve gözlem altında iken, 5. gün yapılan kontrolünde karında şişlik ve ağrı tespit edilmesi üzerine genel cerrahi Uzmanlarınca muayenesi sağlanmış ve " Peplik Ulsuc Perferasyonu" teşhisi konulup 27.04.2006 tarihinde tekrar ameliyat edilmiştir.

4- Genel anestezi altında yapılan ameliyatta mide ön yüzünde pepilerik bölgede 1 cm. çapında geniş perforasyon batında bol miktarda mide içeriği fibrinler görülmüş, 2000 cc. serum fizyolojilikle yıkanan batında perforasyon omentum ile kapatılıp sehhapafik ve retrovezikal bölgelere diren yerleştirilip ameliyata son verilmiştir.

5- Takip ve bakımına Hastanenin 2. Cerrahi Kliniğinde devam edilmiş, günlük takip, muayene ve tetkikler sonucu Nöroşiruji ve Dahiliye uzmanlarınca "Hipernetram ile, Dahidrekosyan + diabet Esmelitus tanısı konulup antidiabetik tedaviye başlanmıştır.

6- 30.04.2006 tarihinde hastanede sonulum sıkıntısı oluşunca anastezi ve reanimasyon kliniği uzmanlarınca konsulde edilmesi sağlanarak yoğun bakımda takibine başlanmıştır.

7- Yoğun bakım ünitesinde tedavisi sürerken direninden safra sıvısı gelmesi üzerine 01.05.2006 tarihinde Genel Cerrahi Uzmanlarınca ikinci kez ameliyata alınmıştır.

8- Ameliyat sonrası 30.05.2006 tarihinde yapılan batın tomoğrafisinde karın içi ameliyatlarıyla ilgili bir sorun kalmadığı görülmüş ancak, 21.04.2006 günü yapılan ameliyat yerinden püy (apse) gelmesi nedeniyle Beyin Cerrahi Kliniğin'ce püyün temizlenmesi için yeniden operasyona alınmıştır.

9- Yapılan operasyon sonrası hastanın tedavisine yoğun bakım ünitesinde devam edilmesine rağmen, hasta "Solunum Yetmezliği ve Multipl Organ Yetmezliği " gelişmesi sonucu 08.06.2006 tarihinde eks olmuştur.

Davacı tarafça ameliyat ve sonrası yeterli ve gerekli dikkat ve özenin gösterilmediği, hasta takibinde eksiklikler olduğu, mürisleri Hilmi Özak'ın omurilik rahatsızlığından ötürü hastaneye başvurduğu halde mide rahatsızlığının, şeker seviyesinin yükselmesi ve solunum yetmezliği sonucu ve yapılan ameliyatların etkisiyle vefat ettiğinden bahisle, meydana gelen durumun hizmet kusuru olduğu ileri sürülerek, murisin eşi Şenay Özak için 60.000 TL destekten yoksun kalma, elem ve ızdırabın giderilmesi için 50.000 TL manevi, çocukları Emre Özak'ın 40.000 TL maddi, 30.000 TL manevi, Yunus Özak için 30.000 TL maddi, 30.000 TL manevi olmak üzere toplam 240.000 TL tazminata hükmedilmesi istenilmektedir.

Uyuşmazlıkta, İdare Mahkemesince, davacının tedavisinde hizmet kusuru bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; davacılar yakınının 14.12.2005 tarihinde servikal HNP nedeniyle ameliyat edildiği, aynı hastanede 21.04.2006 tarihinde Th7 laminektomi kitle eksizyonat + dekampresyon duralasti uygulandığı, takiplerde sol laferel dekübitgrofide hava görüldüğü 26.04.206 tarihinde peptik ulcus perferasyonu nedeniyle ameliyat edildiği, ameliyat sonrası Genel Cerrahi servisi takiplerinde 30.04.2006 tarihine dek bir özellik olmadığı, 30.04.2006 tarihinde solunum sıkıntısı nedeniyle yoğun bakıma alındığı, 01.05.2006 tarihinde direnden safra gelmesi nedeniyle yeniden ameliyat edildiği, yoğun bakım da entübe, SMIV madde takibi yapılırken 08.06.2006 tarihinde vefat eden Hilmi Özak adına düzenlenen belgelerde; kortizonun kişide mevcut olan ölçülerde aktivasyona ve hatta perforasyona sebep olabileceği, kortizon uygulamaları esnasında mideyi koruması için koruyucu ilaç verilip verilmediği ve kişide peptik ülseri olup olmadığı kayıtlar olmamakla birlikte 21.04.2006 tarihinde uygulanan vertebra cerrahisi sonrası verildiği, 100mg kortizon uygulamasının kişide mevcut hastalık ve uygulanan cerrahi müdahelenin niteliği de dikkate alındığında uygun tıbbi yaklaşım olduğu, tespit edilen peptik ulkus perforasyonu nedeniyle uygulanan cerrahi müdahaleler ile uygulanan diğer tıbbi tedavilerin tıp kurallarına uygun olduğu " görüşüne yer verilmiştir.

Mahkeme Kararının Maddi Tazminatın Reddine İlişkin Bölümünün İncelenmesi

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "kararın bozulması" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.

Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın maddi tazminatın reddine ilişkin bölümünün bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Mahkeme Kararının Manevi Tazminatın Reddine İlişkin Bölümünün İncelenmesi

Sağlık hizmetinden yararlanan kişilerin uğramış olduğu manevi zararın tazmin edilebilmesi için idarenin ilgiliye yönelik bir eyleminin (hizmetinin) olması, bu eylemden dolayı zarara uğraması, eylem ile zarar arasında illiyet bağının bulunması, bu eylem ve zarar nedeniyle ilgilinin elem ve ızdırap duyması, yaşama zevkinde azalma meydana gelmesi, eylemde ve hizmetin yürütülmesinde idarenin hizmet kusurunun bulunması gerekmektedir.

Dava konusu olayda, Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporda her ne kadar tespit edilen peptik ulkus perforasyonu nedeniyle uygulanan cerrahi müdahaleler ile uygulanan diğer tıbbi tedavilerin tıp kurallarına uygun olduğu ifade edilmiş ise de;

1- Meydana gelen ölüm olayıyla ilgili hastane uygulanmaları hakkında ifadesine başvurulan Anestezi ve reanimasyon Uzmanı Doktor Ayşe Hancı'nın 02.10.2006 tarihli ifadesinde yer alan bir bölüm özetle şöyledir; " Söz konusu hastanın geçirmiş olduğu ameliyatlar, hastanede kalış süresinin uzaması ve genel durumunun kötüleşmesi hastayı enfeksiyonlara açık hale getirmiştir. Hastanın tedavi sürecinde alınan kültürlerinde enfeksiyon tespit edilmiş, büyük enfeksiyon kliniği ile konsülte edilerek yapılan antibiyogramlara göre etkin olduğu bilinen antibiyoterapiler uygulanmıştır ancak enfeksiyon eradike edilememiştir(sonlandırılamamıştır).

2- Hastanın 24.05.2006 tarihli İntaniye muayene kaydında; " genel durumu kötü, solunum sesleri sağda daha belirgin olmak üzere yaygın ronküs mevcut olduğu tespit edildi, hemokültürlerinde MRSA ürediği, 3 gün önce torakal vertabradaki absenin kendiliğinden drene olduğu, abse kültüründe MRSA üremiş olduğu anlaşıldı, medulla spinalis'e komşuluğu nedeniyle menenjit riski açısından mevcut tedavinin kesilip vancomycin 2X1 1V+Bastrim amp. 2X1+Meronem 3X1 1V verilmesi önerildi. " ifadelerine yer verildiği anlaşılmaktadır.

3- Hastanın 08.062006 tarihli kültür incelemesi sonuçları şöyledir; " Kanda MRSA, trakeal aspiratta acinoebakter, MRSA Enterecocus, yara yerinde; MRSA, Acinebacter, ürediği, idrarda üreme olmadığı tespit edilmiştir.

Bu durumda, davacılar yakınının, davalı idareye ait hastanede MRSA ve Acinebacter adlı hastane enfeksiyonu kapmasına gerekli özeni gösterilmeyerek sebep olunduğu anlaşılmaktadır.

Bu veriler ışığında meydana gelen ölüm olayı ile sunulan sağlık hizmeti kapsamındaki tıbbi uygulamalar arasında uygun illiyet bağı kurulamamış ise de; davacılar yakınının hastane enfeksiyonu kapmaması adına hastane uygulamalarında eksiklik olduğu ve bu eksikliğin ölüme sebebiyet verdiği konusunda yaratılan şüphe nedeniyle oluşan manevi zararın giderilmesi gerekecektir.

Bilindiği üzere manevi tazminat, idari eylem veya işlem nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa karşılamaya yönelik bir manevi tatmin aracıdır.

Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek miktarın aynı zamanda idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak bir miktarda olması gerekmektedir.

Manevi tazminat, evrensel hukukta eski kalıplarından çıkarılarak caydırıcılık unsuru da ön plana alınmaktadır. Gelişen hukuktaki bu yaklaşım, kişilerin bedenine ve ruhuna karşı yöneltilen haksız eylemlerde, tatmin olma duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranlarda manevi tazminat takdir edilmesi gereğini de ortaya koymakta ve vücut bütünlüğü yanında ruh sağlığını da içeren kişi haklarının önemini vurgulamaktadır.

Manevi tazmin ile amaçlanan sadece bir nebze olsun rahatlama duygusu vermek değil, hizmet kusuruyla zarar veren idareyi, gerekli dikkat ve özeni gösterme konusunda etkili biçimde uyarmak olmalıdır.

Yukarıda belirtildiği üzere İdare Mahkemesi'nce manevi tazminat talebinin reddi yolunda verdiği kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine kısmen uygun bulunan davacı tarafın temyiz isteminin kısmen kabulü ile İstanbul 1. İdare Mahkemesi'nin 19/09/2011 tarih ve E:2007/628; K:2011/1200 sayılı kararının manevi tazminatın reddine ilişkin bölümünün BOZULMASINA, diğer kısımlarının ONANMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.04.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY:

Davacı tarafın temyiz isteminin reddiyle usul ve hukuka uygun bulunan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.

https://www.aslanpinar.combilgi-bankasi/kararlar/idare-hukuku/saglik-hizmeti-kusuru-sebebiyle-idarenin-tazmin-yukumlulugu-dogar

https://www.aslanpinar.com/bilgi-bankasi/kararlar/idare-hukuku/saglik-hizmeti-kusuru-sebebiyle-idarenin-tazmin-yukumlulugu-dogar

Diğer Kararlar