-
Tarih: 14.02.2024
Karayolları Trafik Kanunu’ndan Kaynaklanan Sorumluluk Davalarında Motorlu Araç İşletenin Kamu Kuruluşu Olması Halinde Dahi Dava Adli Yargı Mahkemelerinde Görülecektir
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No:2012/261
Karar No:2012/441
Tarih:04.07.2012
Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 23. Hukuk Mahkeme’since davanın reddine dair verilen 19.11.2009 gün ve 2008/132-2009/382 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 31.01.2011 gün ve 2199/817 sayılı ilamı ile;
(...Davacı, davalı idarede ambulans sürücüsü olarak görevli bulunduğu sırada meydana gelen kaza nedeniyle eşinin yaşamını yitirdiğini, kazanın oluşumunda, gerekli önlemleri almayan davalı idarenin kusurlu bulunduğunu ileri sürerek, uğradığı maddi zararın ödetilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, işin esası incelenerek istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Davalı Sağlık Bakanlığı bir kamu tüzel kişisi olup işlem ve eylemleri kural olarak kamusal nitelik taşır. Kamu hizmetinin görüldüğü sırada meydana geldiği belirtilen olaydaki eksikliklerin bir bölümünün hizmet kusuru ile ilgili olduğu ileri sürülerek idarenin hizmet kusuruna dayanıldığına göre, idarenin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir.
Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, trafik kazasında ölen sürücü yakınının maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ölen araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.
Bozma ve direnme kararlarının içerikleri itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yargı yoluna ilişkin olup, davada idari yargı mahkemelerinin mi yoksa adli yargı mahkemelerinin mi görevli olduğu noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta öncelikle işleten kavramı ve buna ilişkin hukuki düzenleme üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır.
Kavram olarak işleten; motorlu bir aracı, kendi menfaat ve hesabına işleten, tehlike ve masraflarını üstlenen, araç ile aracın işletilmesi için gerekli personel üzerinde fiilen ve doğrudan doğruya emir ve tasarruf yetkisine (gücüne) sahip olan kimse olarak tanımlanmıştır. (Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C-2, 1988, s. 243)
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nun 3. maddesinde ise işleten: “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir.
Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.
İşletenin hukuki sorumluluğu anılan Kanunun 85. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olur. İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili, 10.06.2008 tarihli oturumdaki beyanıyla; kaza yapan ambulansın işleteni sıfatıyla davalı idare aleyhine dava açtıklarını belirtmiş durumdadır.
Dosyada mevcut motorlu araç tescil belgesi içeriğine göre, kaza yapan ambulansın davalı Sağlık Bakanlığı’na bağlı Atkaracalar Devlet Hastanesi adına kayıtlı olduğu konusunda da uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, 11.11.2007 tarihinde meydana gelen trafik kazasında ambulans sürücüsü Yunus ’Un ölmesi nedeniyle araç maliki olan davalı idarenin “işleten” sıfatına dayalı olarak eldeki davanın açılmış olduğunun kabulü gereklidir.
Bu bağlamda, davanın tabi olduğu yargı yolunun belirlenmesi hususunda ise;
Karayolları Trafik Kanunu’ndan kaynaklanan davalarda görevli ve yetkili mahkeme aynı yasanın 110. maddesinde 11.01.2011 tarih ve 6099 sayılı kanununun 14. maddesi ile yapılan değişiklikle belirlenmiş olup;
“İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yasada yapılan bu değişiklik metninden de anlaşılacağı üzere; Karayolları Trafik Kanunu’ndan kaynaklanan sorumluluk davalarında motorlu araç işletenin kamu kuruluşu olması halinde dahi dava adli yargı mahkemelerinde görülecektir.
Şu durumda, davanın işletenin sorumluluğuna dayanılarak açılmış bulunması ve yerel mahkemenin 2918 sayılı KTK’nun değişik 110. maddesini gözönünde tutarak, davada idari yargının görevli olduğuna işaret eden Özel Daire bozma ilamına karşı direnmesi usul ve yasaya uygundur.
Ne var ki, Yüksek Özel Daire bozma nedenine göre, davanın esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daire’ye gönderilmesi gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan, işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 1086 sayılı kanunun 440. maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04.07.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.
-
Ortaklığın Giderilmesi Uyuşmazlıklarındaki Dava Şartı Arabuluculuğa İlişkin Hükmün İptali Talebi AYM Tarafından Oyçokluğuyla Reddedildi
-
Tarih: 02.10.2024
-
-
Pergole Ruhsata Tabi Olmadığından Yıkım ve Para Cezasına İlişkin Encümen Kararı Hukuka Aykırıdır
-
Tarih: 01.10.2024
-
-
Defter, Kayıt ve Belgelerin İbraz Edilmemesi Hâlinde Bir Vergi Ziyaı Oluşmaması ve Tarh Edilen Vergi ve Vergi Aslına Bağlı Olarak Kesilen Bir Cezanın Da Bulunmaması Sebebiyle 7394 Sayılı Kanun Gereği Alt Sınırdan Tayin Edilen Temel Ceza Üzerinden Yarı Oranında İndirim Yapılması Gerekmektedir
-
Tarih: 20.09.2024
-
-
Dava Açma Sürelerini Düzenleyen, Son Derece Karışık ve Dağınık Olan Bir Mevzuatın Aşırı Şekilci (katı) Yorumu Mahkemeye Erişim Hakkını İhlal Edebilir
-
Tarih: 17.07.2024
-
-
Uyuşmazlığın Sonucuna Etkili İddia ve İtirazların Dikkate Alınmaması Gerekçeli Karar Hakkını İhlal Eder
-
Tarih: 10.07.2024
-
-
Tek Dosyada Birleştirilerek Karara Bağlanan Davalarda Tek Vekâlet Ücretine Hükmedilmesi Gerekir
-
Tarih: 28.06.2024
-
-
Arabuluculuk İlk Toplantısına Katılınmazsa Uygulanan Yaptırım İptal Edildi
-
Tarih: 23.06.2024
-
-
Enflasyon Karşısında Alacaklıya Faiz Koruması
-
Tarih: 18.04.2024
-
-
Parselasyon Yapılırken Uygulama İmar Planına ve Mevzuata Uygun Şekilde Düzenleme Sınırı Belirlenmelidir
-
Tarih: 14.03.2024
-
-
6306 Sayılı Kanun Kapsamında Riskli Yapı Malikleri Tarafından Üçüncü Kişilere Yapılan İlk Satış İşlemlerine İlişkin Olarak Malik Adına Tahakkuk Eden Tapu Harcının İstisna Hükümleri Kapsamında Değerlendirilmesi Mümkün Değildir
-
Tarih: 07.03.2024
-