-
Tarih: 07.05.2021
Tapu Kaydının İptali ve Tescili İle Tazminat İstemine İlişkin Davalarda Fiili ve Hukuki Bağlantı Bulunduğundan Birleştirilmelidir
YARGITAY
YİRMİNCİ HUKUK DAİRESİ
Esas | : 2016/7200 |
Karar | : 2018/2652 |
Tarih | : 05.04.2018 |
- TAZMİNAT İSTEMİ
(4721 s. MK m. 1007)
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 04.12.2015 tarihli dilekçe ile; müvekkilinin maliki olduğu Çiftlikköy ilçesi Laledere köyü 103 ada 4 parsel sayılı taşınmazı tapu kaydına güvenerek herhangi bir şerh bulunmaksızın satın aldığını, 19.03.2012 tarih 1752 yevmiye nolu işlemle beyanlar hanesine orman sınırları içinde kaldığına dair şerh konulduğunu, anılan şerh sebebiyle mülkiyet hakkının kısıtlandığını, zararın oluştuğunu ileri sürerek 103 ada 4 parselin orman sınırları içinde kalan kesiminin tapu kaydının iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tesciline, orman yapılan kesim yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Davalı Hazine; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazminata hükmedilebilmesi için tapu iptali ve tescil davasının açılması, mahkemece tapunun iptaline karar verilmesi, kararında kesinleşmiş olmasının öncelikli şart olduğu, anılan şart yerine getirilmeden tazminat davası açılamayacağı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının iptali ve tescil ile 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır.
Dosya kapsamından; 1968 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 567 parsel sayılı 5.800m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapu kaydı uygulanarak Yaşar Tunç ve müşterekleri adlarına tespit ve tescil edildiği, 2005 yılında yapılan yenileme kadastrosu sonucu 5.858 m2 yüzölçümüyle 103 ada 4 parsel numarasını aldığı, 11.12.2007 tarihinde satış yoluyla davacıya geçtiği, beyanlar hanesine 19.03.2012 tarih 1752 yevmiye nolu işlemle orman sınırları içinde kaldığı şerhinin konulduğu, bunun üzerine davacı vekilinin 04.12.2015 tarihinde eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Davacı vekili temyiz aşamasında sunduğu 05.10.2016 ve 03.02.2017 tarihli dilekçelerde; Orman Yönetimi tarafından çekişmeli taşınmaz hakkında tapu iptali ve tescil davasının açıldığını, davanın Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/439 esasında derdest olduğunu bildirmiş, dilekçe ekinde dava dilekçesi ve tensip tutanağı fotokopisini sunmuştur.
Kesinleşen orman tahdit haritası içinde kalan taşınmazların beyanlar hanesine konulan orman şerhi ile tapu malikinin mülkiyet hakkının kısıtlanacağı kuşkusuzdur. Bu durumda davacının kayden maliki olduğu 103 ada 4 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen orman sınırları içinde kalan kesiminin tapu kaydının iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tescili ve tazminat istemiyle dava açmakta hukuki yararı bulunmaktadır.
O halde Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/439 Esas sayılı dava dosyası getirtilip incelenmeli, Orman Yönetimi tarafından çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tescili istemine ilişkin olduğunun belirlenmesi halinde her iki dava arasında fiili ve hukuki bağlantı bulunduğundan davalar birleştirilmeli, işin esası hakkında gerekli inceleme ve araştırmalar yapılıp sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/04/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.
-
Mükellefe sahte fatura kullanma suçu isnad edilmeden önce faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; sevk ve taşıma irsaliyelerin teslim ve tesellüm belgelerinin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Eksik inceleme sonucu sahte fatura düzenleme/kullanma suçu isnad edilerek mahkumiyet hükmedilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 19.03.2025
-
-
Manevi tazminat davasını açacak kişinin hâkimin hükmedeceği tazminat tutarını öngörebilmesinin mümkün olmadığı ve tazminat miktarının hâkimin takdirine göre belirlendiği davalara ilişkin yargılama giderleri bakımından mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın HMK mad. 326/2 “manevi tazminat davaları” yönünden Anayasa’da yer alan mülkiyet hakkına ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 14.03.2025
-
-
Mükellefin sahte belge düzenleme fiiline nasıl ve ne şekilde iştirak ettiğinin açık ve net bir şekilde ortaya konulamadan sadece mükellef kurum adına bankadan para tahsilatı yapmış olduğundan yola çıkılarak sahte belge düzenlemek amacıyla hareket ettiği sonucuna varılamaz
-
Tarih: 12.03.2025
-
-
Sahte olduğu iddia edilen faturalardan kanaat edinecek miktarda fatura temin edilerek bu faturaların müvekkile gösterilmesi ve yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulduğunda kendisine ait olmadığını söylemesi halinde;faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 12.03.2025
-
-
“Seri Muhakeme” ve “Basit Yargılama”ya ilşkin hükümlerin “Sağır ve Dilsizler” açısından uygulanmayacağına ilşkin CMK md. 250/12 ve 251/7 AYM tarafından Anayasaya aykırı görülerek iptal edildi
-
Tarih: 10.03.2025
-
-
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Ek 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin “…ilk derece mahkemesi veya bölge idare mahkemesince nihai kararın verildiği tarihteki parasal sınır esas alınır.” bölümünün Anayasa’nın 2. ve 36. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi
-
Tarih: 06.03.2025
-
-
Faturaları düzenleyen ve kullanan mükellefin yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığına ilişkin belgeler getirtilmeden ve mal ve para akışını gösteren ticari defter ve belgeleri karşılıklı incelenmeden kurulan mahkumiyet hükmü hukuka aykırıdır
-
Tarih: 27.02.2025
-
-
Defter ve belge isteme yazısının ve tebliğ belgesinin ilgili vergi dairesinden getirtilerek dosya arasına konulmadan hangi belgelerin hangi amaçla ne zaman istendiğinin, istemin 5 yıllık saklama süresi içerisinde yapılıp yapılmadığının tespit edilmemesiyle eksik inceleme sonucu kurulan hüküm hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 25.02.2025
-
-
Case of Dilek Genç v. Türkiye
-
Tarih: 11.02.2025
-