-
Tarih: 21.03.2022
Arabuluculuk son tutanak tarihi borçlunun temerrüdünün başlangıcı kabul edilir
YARGITAY
DOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ
Esas | : 2022/3222 |
Karar | : 2022/3813 |
Tarih | : 21.03.2022 |
- BEYAN VE BELGELERİN KULLANILMAMASI
- ARABULUCULUK
- BORÇLU TEMERRÜDÜ
- İŞÇİ-İŞVEREN İLİŞKİLERİNDEN DOĞAN UYUŞMAZLIKLAR KONUSUNDA ARABULUCULUĞA MÜRACAAT
- DAVA ŞARTI OLARAK ARABULUCULUK
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARLARI ARASINDAKİ UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR
I. BAŞVURU
Talep eden Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi;
Dairenin 27/01/2021 tarih 2021/133 Esas 2021/136 Karar sayılı ilamında ve benzer kararlarında; işçi-işveren ilişkilerinden doğan uyuşmazlıklar konusunda arabuluculuğa müracaat halinde işçinin kalem kalem belirtmek suretiyle işçilik alacaklarını işverenden istemesinin ve bunun sonucu olarak işverenin işçinin bu taleplerini öğrenmesinin dava açıldığında işveren aleyhine temerrüt oluşturmayacağı veya arabuluculuk faaliyetinden doğan bu vakıanın ileride davada temerrüt tarihi olarak ileri sürülemeyeceği yönünde karar verildiğini, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 15/09/2021 tarih 2019/4047 esas 2021/2282 karar sayılı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 07/12/2021 tarih 2020/651 esas 2021/3374 karar sayılı ilamları ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin 09/11/2021 tarih 2021/2937 esas 2021/2821 karar sayılı ilamlarının da aynı yönde olduğunu, ancak Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 30/06/2021 tarih 2020/1584 esas 2021/1855 karar sayılı ilamı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 23/09/2021 tarih 2019/2770 esas 2021/2065 karar sayılı ilamlarında arabuluculuk görüşmeleri sırasında işçinin talep ettiği alacakları işverenin öğrendiği gerekçesiyle işveren aleyhine temerrüt oluşacağı ve bu temerrüt tarihlerinin dava sırasında ileri sürülebileceği hususlarının hüküm altına alındığını, arabuluculuk görüşmelerinin temerrüt oluşturmayacağı ve bunun dava sırasında ileri sürülemeyeceği yönündeki Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7.,9. ve 30. Hukuk Dairelerinin kararları ile arabuluculuk görüşmelerinin temerrüt oluşturacağı ve bunun dava sırasında ileri sürülebileceği yönündeki Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. ve 8. Hukuk Dairelerinin kararları arasında uyuşmazlık oluştuğunu beyan ederek, uyuşmazlığın 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 35/3 maddesi gereğince giderilmesini talep etmiştir.
II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu 07.02.2022 tarih ve 2022/3 sayılı kararı ile;
“1) Mahkememiz 5. Hukuk Dairesinin 2021/133-136 sayılı, 7. Hukuk Dairesinin 2019/4047-2021/2282 sayılı, 9. Hukuk Dairesinin 2020/651-2021/3374 sayılı ve 30. Hukuk Dairesinin 2021/2937-2891 sayılı kesin kararları ile mahkememiz 6. Hukuk Dairesinin 2020/1584-2021/1855 sayılı ve 8. Hukuk Dairesinin 2019/2770-2021/2065 sayılı kesin kararları benzer konuya ilişkin olduğu halde dava konusu edilen kıdem tazminatı hariç işçilik alacakları bakımından davalı işverenin hangi tarihte temerrüte düştüğü ve temerrüt faizinin hangi tarihten itibaren işletilmesi gerektiği konusunda aralarında uyuşmazlık bulunduğu anlaşıldığından bu uyuşmazlığın kesin olarak giderilmesi için 5235 Sayılı Kanunun 35.maddesi uyarınca Yargıtay 9. Hukuk Dairesine başvurulmasına,
2) Uyuşmazlığın kurulumuzca benimsenen raportör daire başkanının raporunda belirttiği gerekçeler uyarınca mahkememiz 6. ve 8. Hukuk Dairelerinin kararları doğrultusunda giderilmesinin hukuka uygun olacağının başkanlar kurulu görüşü olarak bildirilmesine” oy çokluğu ile karar verilmiştir.
III. BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARAR
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 27.01.2021 T, 2021/133 E., 2021/136 K. sayılı kararı ile;
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun "beyan ve belgelerin kullanılmaması" madde başlıklı 5. maddesi dikkate alındığında arabuluculukgörüşmeleri sırasında taraflarca ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya bir iddianın kabulünün açılacak bir davada delil olarak ileri sürülemeyeceği, bu hüküm karşısında arabuluculuk sürecinde ihtilafa konu alacak hakkında tarafların görüşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 117. Maddesi bağlamında alacaklının borçluyu temerrüde düşürdüğü şeklinde değerlendirilemeyeceği gerekçesi ile davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığının yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun da HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, Kanunun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir.
-
Tam Yargı Davalarında Miktar Artırımında Faize Esas Tarih Dava Dilekçesindeki Talep Miktarına Uygulanan Faiz Başlangıç Tarihidir
-
Tarih: 16.04.2025
-
-
Birden fazla takvim yılı için sahte olarak düzenlendiği iddia olunan faturalardan yalnızca bir takvim yılının belirli faturalarının incelenip işlem tesis edilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 24.03.2025
-
-
Akaryakıt şirketi mükellefin yalnızca benzin istasyonundaki pompalarla ilgili tespitleri baz alınarak sahte fatura düzenleyicisi olduğu sonucuna varılamaz
-
Tarih: 21.03.2025
-
-
Mükellefe sahte fatura kullanma suçu isnad edilmeden önce faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; sevk ve taşıma irsaliyelerin teslim ve tesellüm belgelerinin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Ortada somut bir tespit bulunmadığı sürece yoklama fişlerine imza atılmış olması sahte fatura kullanma/düzenleme suçuna iştirak edildiğine kanıt olmaz yalnızca varsayımsal iştirakin varlığına ulaşılır
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Eksik inceleme sonucu sahte fatura düzenleme/kullanma suçu isnat edilerek mahkumiyet hükmedilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 19.03.2025
-
-
Manevi tazminat davasını açacak kişinin hâkimin hükmedeceği tazminat tutarını öngörebilmesinin mümkün olmadığı ve tazminat miktarının hâkimin takdirine göre belirlendiği davalara ilişkin yargılama giderleri bakımından mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın HMK mad. 326/2 “manevi tazminat davaları” yönünden Anayasa’da yer alan mülkiyet hakkına ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 14.03.2025
-
-
Mükellefin sahte belge düzenleme fiiline nasıl ve ne şekilde iştirak ettiğinin açık ve net bir şekilde ortaya konulamadan sadece mükellef kurum adına bankadan para tahsilatı yapmış olduğundan yola çıkılarak sahte belge düzenlemek amacıyla hareket ettiği sonucuna varılamaz
-
Tarih: 12.03.2025
-
-
Sahte olduğu iddia edilen faturalardan kanaat edinecek miktarda fatura temin edilerek bu faturaların müvekkile gösterilmesi ve yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulduğunda kendisine ait olmadığını söylemesi halinde;faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 12.03.2025
-
-
“Seri Muhakeme” ve “Basit Yargılama”ya ilşkin hükümlerin “Sağır ve Dilsizler” açısından uygulanmayacağına ilşkin CMK md. 250/12 ve 251/7 AYM tarafından Anayasaya aykırı görülerek iptal edildi
-
Tarih: 10.03.2025
-