-
Tarih: 09.02.2024
Tüketici Hakem Heyeti Kararlarına Yapılan İitrazlar Arabuluculuk Dava Şartına Tabi Değildir
YARGITAY
ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ
Esas: 2021/5340
Karar: 2022/488
Tarih: 21.02.2022
MAHKEMESİ : BURDUR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ : 20/03/2019
NUMARASI : 2019/96 -2019/201
Taraflar arasındaki davada Burdur 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen tarihi ve sayısı yukarıda yazılı kararın HMK'nın 363. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasının Adalet Bakanlığı tarafından istenilmesi üzerine, dava dosyası ve içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve diğer tüm dosya kapsamı delil ve belgeler incelendi. Gereği müzakere edilip düşünüldü.
Davacı vekili, davalının hakem heyeti kararma konu ettiği tutarın, 09.11.2018 tarihinde iade edildiğini, Burdur İl Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının mükerrer ödemeye neden olacağını ileri sürerek itirazen 12.02.2019 tarihli kararın iptalini istemiştir.
Mahkemece, uyuşmazlığın arabuluculuğa tabi olduğu, dolayısıyla arabuluculuğa ilişkin hükümlere uyulmadan açılan bu davada dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir.
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A maddesinin 18 fıkrası ile Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 73/A maddesinin birinci fıkrası göz önüne alındığında tüketici hakem heyeti kararlarına TKHK'nın 70.maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca yapılan itirazlarda dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümlerin uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.
Buna göre mahkemece, tüketici hakem heyeti kararma karşı TKHK’nın 70. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca yapılan itirazı, dosyada mevcut delillere göre değerlendirerek karar vermesi gerekirken, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle T.C. Adalet Bakanlığı’nın 6100 sayılı HMK'nın 363. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteminin kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, gereğinin yapılması için karar örneğinin ve dosyanın Adalet Bakanlığı'na gönderilmesine, 21.01.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
-
Mükellefin sahte fatura kullandığı gerekçesiyle vergi incelemesine girdiği durumlarda matrah tespiti yapılırken brüt satış karlılığına uyum karşılaştırılarak vergiye tabi kazancın belirlenmesi gerekir.
-
Tarih: 30.04.2025
-
-
Sahte fatura kullanma suçunda araştırılması gerekilen deliller vardır, eksik inceleme sonucu hüküm tesis edilmesi hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 29.04.2025
-
-
Mükellef şirketin faturalarında gerçek bir emtia tespitinin yapılıp yapılmadığı saptanmadan KDV indirimlerinin reddedilmesi hukuka uygun değildir.
-
Tarih: 29.04.2025
-
-
Tam Yargı Davalarında Miktar Artırımında Faize Esas Tarih Dava Dilekçesindeki Talep Miktarına Uygulanan Faiz Başlangıç Tarihidir
-
Tarih: 16.04.2025
-
-
Birden fazla takvim yılı için sahte olarak düzenlendiği iddia olunan faturalardan yalnızca bir takvim yılının belirli faturalarının incelenip işlem tesis edilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 24.03.2025
-
-
Akaryakıt şirketi mükellefin yalnızca benzin istasyonundaki pompalarla ilgili tespitleri baz alınarak sahte fatura düzenleyicisi olduğu sonucuna varılamaz
-
Tarih: 21.03.2025
-
-
Mükellefe sahte fatura kullanma suçu isnad edilmeden önce faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; sevk ve taşıma irsaliyelerin teslim ve tesellüm belgelerinin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Ortada somut bir tespit bulunmadığı sürece yoklama fişlerine imza atılmış olması sahte fatura kullanma/düzenleme suçuna iştirak edildiğine kanıt olmaz yalnızca varsayımsal iştirakin varlığına ulaşılır
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Eksik inceleme sonucu sahte fatura düzenleme/kullanma suçu isnat edilerek mahkumiyet hükmedilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 19.03.2025
-
-
Manevi tazminat davasını açacak kişinin hâkimin hükmedeceği tazminat tutarını öngörebilmesinin mümkün olmadığı ve tazminat miktarının hâkimin takdirine göre belirlendiği davalara ilişkin yargılama giderleri bakımından mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın HMK mad. 326/2 “manevi tazminat davaları” yönünden Anayasa’da yer alan mülkiyet hakkına ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 14.03.2025
-