-
Tarih: 13.07.2020
Ticari Nitelikteki Haksız Fiilden Kaynaklanan Menfi Tespit Davalarında Arabulucuya Başvuru Zorunluluğu Yoktur
Esas : 2020/1282
Karar : 2020/1276
Tarih : 13.07.2020
- TİCARİ NİTELİKTEKİNDE HAKSIZ FİİLDEN KAYNAKLANAN MENFİ TESPİT
- DAVA ŞARTI ARABULUCULUK
( 6325 s. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun m. 18/A )
( 2004 s. İİK m. 72 )
( 6102 Türk Ticaret K m. 5/A )
ÖZET
Uyuşmazlık; menfi tespit davasında arabuluculuk dava şartının uygulanıp, uygulanamayacağının tespitine ilişkindir. Uyuşmazlık kambiyo senedinden kaynaklanmaktadır. TTK'nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı ise de; menfi tespit davalarında bir miktar paranın ödenmesi istemi bulunmadığından, alacak davası mahiyetinde değerlendirilemeyeceğinden, somut olay yönünden davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2020
NUMARASI : 2019/715 E., 2020/164 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
KARAR TARİHİ: 13/07/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı ile davalı arasında yazılım sözleşmesi yapıldığını, süreç içerisinde davalı tarafça tehdit ve baskı ile davacıya 50.000USD ve 117.000,00TL'lık senet imzalattığını, bu senetlerin gerçek bir borç karşılığı olmadığını, bedelsiz olduğundan bahisle borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı taraf cevabında, davacıya yaptırılacak iş avansı olarak ödenen miktar iade edilmediği gibi işin de yapılmadığını, bu nedenle KDV dahil karşılığı olan 50.000USD'lik senet alındığını ve bu konuda protokol yapıldığını, 117.000,00TL'lık senedin ise nakit borç dolayısıyla alındığını, davanın haksız olduğunu, arabuluculuk başvurusunun yerine getirilmediğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince, "dosyanın incelemesinde, davacının senetlerde imza inkarının bulunmadığı, davalı tarafa verilen senetlerin baskı ve tehdit altında verilmek zorunda kalındığının savunulduğu ve bu nedenle borçlu olunmadığının tespitini talep ettiği, bu durumda davanın bir alacağın varlığı veya yokluğunun tespitine ilişkin olduğu ve TTK 5/A maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu, davacı tarafın arabulucuya başvuru yapmadan işbu davayı açtığı, arabuluculuk başvurusu yapılmış olmasının dava şartı olduğu ve dava şartı eksik olduğundan usulden reddi gerektiği" gerekçesiyle davacının davasının zorunlu arabuluculuk başvurusuna tabi olup bu şart gerçekleşmediğinden dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında bulunmadığını, davanın konusunun bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olmadığını, borçlu olunmadığının tespiti davası olduğunu, menfi tespit davasının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olmadığından, dosyada dava şartı noksanlığı sebebi ile usulden red kararı verilmesi kararın bozulmasını gerektirdiğini, " İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.ve 16. Hukuk Dairelerinin ticari işlerde menfi tespit davasının arabuluculuk şartı kapsamında sayılamayacağına dair kararları bulunduğunu beyanla ve esas hakkındaki iddialarını tekrar ederek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Uyuşmazlık; menfi tespit davasında arabuluculuk dava şartının uygulanıp, uygulanamayacağının tespitine ilişkindir. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun'un 5/A. maddesinde "dava şartı olarak arabuluculuk" başlığı ile; "Bu Kanun'un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır" şeklinde düzenleme yapılmıştır. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A maddesi uyarınca, 2.fıkrası son cümlesine göre ise; "(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. "Somut uyuşmazlık menfi tespit istemine ilişkin olup, uyuşmazlık kambiyo senedinden kaynaklanmaktadır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 13/02/2020 tarihli 2020/85 Esas- 2020/454 Karar sayılı olup "Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine yönelik kararında"; "7155 Sayılı Kanun'un 20. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK'na eklenen 5/A maddesi gereğince ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığına, uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine" karar verilmiştir. TTK'nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı ise de; menfi tespit davalarında bir miktar paranın ödenmesi istemi bulunmadığından, alacak davası mahiyetinde değerlendirilemeyeceğinden, somut olay yönünden davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-4 maddesi gereğince İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 04/03/2020 gün ve 2019/715 E., 2020/164 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, Davacı vekilince istinafa geliş aşamasında peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın talebi halinde kendisine iadesine, İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 32,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 181,10 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 13/07/2020
-
Mükellefin sahte fatura kullandığı gerekçesiyle vergi incelemesine girdiği durumlarda matrah tespiti yapılırken brüt satış karlılığına uyum karşılaştırılarak vergiye tabi kazancın belirlenmesi gerekir.
-
Tarih: 30.04.2025
-
-
Sahte fatura kullanma suçunda araştırılması gerekilen deliller vardır, eksik inceleme sonucu hüküm tesis edilmesi hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 29.04.2025
-
-
Mükellef şirketin faturalarında gerçek bir emtia tespitinin yapılıp yapılmadığı saptanmadan KDV indirimlerinin reddedilmesi hukuka uygun değildir.
-
Tarih: 29.04.2025
-
-
Tam Yargı Davalarında Miktar Artırımında Faize Esas Tarih Dava Dilekçesindeki Talep Miktarına Uygulanan Faiz Başlangıç Tarihidir
-
Tarih: 16.04.2025
-
-
Birden fazla takvim yılı için sahte olarak düzenlendiği iddia olunan faturalardan yalnızca bir takvim yılının belirli faturalarının incelenip işlem tesis edilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 24.03.2025
-
-
Akaryakıt şirketi mükellefin yalnızca benzin istasyonundaki pompalarla ilgili tespitleri baz alınarak sahte fatura düzenleyicisi olduğu sonucuna varılamaz
-
Tarih: 21.03.2025
-
-
Mükellefe sahte fatura kullanma suçu isnad edilmeden önce faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; sevk ve taşıma irsaliyelerin teslim ve tesellüm belgelerinin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Ortada somut bir tespit bulunmadığı sürece yoklama fişlerine imza atılmış olması sahte fatura kullanma/düzenleme suçuna iştirak edildiğine kanıt olmaz yalnızca varsayımsal iştirakin varlığına ulaşılır
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Eksik inceleme sonucu sahte fatura düzenleme/kullanma suçu isnat edilerek mahkumiyet hükmedilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 19.03.2025
-
-
Manevi tazminat davasını açacak kişinin hâkimin hükmedeceği tazminat tutarını öngörebilmesinin mümkün olmadığı ve tazminat miktarının hâkimin takdirine göre belirlendiği davalara ilişkin yargılama giderleri bakımından mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın HMK mad. 326/2 “manevi tazminat davaları” yönünden Anayasa’da yer alan mülkiyet hakkına ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 14.03.2025
-