-
Tarih: 02.01.2021
Menfi Tespit İstemi Dava Şartı Arabuluculuğa Tabi Değildir
Esas : 2019/1886
Karar : 2019/2011
Tarih : 07.10.2019
- DAVA ŞARTI ARABULUCULUK
- MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT İSTEMİ
( 6100 s. Hukuk Muhakemeleri K m. 353 )
( 6325 s. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun m. 18/A )
( 2004 s. İİK m. 72 )
( 6102 Türk Ticaret K m. 4 , 5/A )
ÖZET
Uyuşmazlık; somut olayda arabuluculuk dava şartının uygulanıp, uygulanamayacağının tespitine ilişkindir. Somut uyuşmazlık menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olup menfi tespit istemi; 6102 sayılı TTK 5/A maddesi gereğince arabuluculuğa tabi değildir. Keza, iddia ve savunma kapsamına göre, istirdat istemi, esas itibarı ile menfi tespit talebinin yerinde olup olmadığının tespiti neticesinde değerlendirilecek olmakla somut uyuşmazlıkta davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulü ile HMK'nin 353/(1).a.6.maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2019
NUMARASI : 2019/336 E. - 2019/489 K.
BİRLEŞEN DOSYADA
(ASIL VE BİRLEŞEN
DOSYA YÖNÜNDEN)
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 07/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkette 2011 yılından 2016 yılına değin muhasebe ve yönetici asistanı olarak çalıştığını, şirket işlerinin büyümesi ile birlikte ödemelerin kendi hesabından kontrol edilmeye başlandığını, şirket yetkilisine güvendiği için bu hususta itirazda bulunmadığını, ancak sonrasında evlenerek Aydın'a taşınmak istemesi üzerine davalının düzenin bozulmasını istemediği ve bu hususta anlaşmazlıklarını başladığını, aleyhinde suç duyurusu yapılacağı hususunda baskı yaptığını, bir takım senetlerin zorla ve boş olarak imzalatıldığını, maaş hesabına haciz konulduğunu, taşınmazının haksız olarak satıldığını belirterek, dava konusu Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyadan satılan taşınmaza ilişkin yapılan 110.100,00 TL tahsilatın yine maaş haciz müzekkeresi ile yapılan 4.172,48 TL olmak üzere toplamda 114.272,48 TL tahsilatın tahsil tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan istirdadına, dava konusu senetlere ilişkin kalan bedelden dolayı borçlu olmadığının tespitine ve senetlerin iptaline, davalının kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dosya yönünden davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketten eşiyle birlikte ayrılarak taşınmak istemeleri üzerine düzeninin bozulmasını istemeyen davalı ile aralarında anlaşmazlıklar başladığını, eşine zorla senet imzalatıldığını, kendisine de zorla ve boş olarak senet imzalatıldığını, adına kayıtlı aracın satıldığını, borçlu olmadığını belirterek davanın kabulü ile Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı icra takip dosyası yönünden yapılan 32.310,00TL'lik tahsilatın tahsil tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan istirdadına dava konusu senetlere ilişkin kalan bedelden dolayı borçlu olmadıklarının tespiti ile senedin iptaline, davalının %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; arabuluculuk dava şartına başvurulmadan dava açılmış olması nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın menfi tespit istemi olup arabuluculuğun zorunlu olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP: Davalı vekil istinafa cevap dilekçesinde; menfi tespit yanında istirdat talebi olduğundan uyuşmazlığın arabuluculuğa tabi olduğunu ve yerel mahkeme kararının yerinde olduğunu belirterek, istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: 6100 sayılı HMK'nın 355.madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı dikkate alınarak değerlendirme yapılmıştır. Asıl ve birleşen dosya yönünden Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda arabuluculuk dava şartının uygulanıp, uygulanamayacağının tespitine ilişkindir. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun'un 5/A. maddesinde "dava şartı olarak arabuluculuk" başlığı ile; "Bu Kanun'un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır" şeklinde düzenleme yapılmıştır. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A maddesi uyarınca, 2.fıkrası son cümlesine göre ise; "(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. "Somut uyuşmazlık menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olup menfi tespit istemi; 6102 sayılı TTK 5/A maddesi gereğince arabuluculuğa tabi değildir. Keza, iddia ve savunma kapsamına göre, istirdat istemi, esas itibarı ile menfi tespit talebinin yerinde olup olmadığının tespiti neticesinde değerlendirilecek olmakla somut uyuşmazlıkta davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulü ile HMK'nin 353/(1).a.6.maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 2- Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 17/05/2019 gün ve 2019/336 Esas, 2019/489 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya kaldığı yerden devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacılara iadesine, 4-İstinaf aşamasında davacılar tarafça yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 82,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 203,70 TL'nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 07/10/2019 tarihinde HMK'nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
-
Mükellefe sahte fatura kullanma suçu isnad edilmeden önce faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; sevk ve taşıma irsaliyelerin teslim ve tesellüm belgelerinin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Eksik inceleme sonucu sahte fatura düzenleme/kullanma suçu isnad edilerek mahkumiyet hükmedilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 19.03.2025
-
-
Manevi tazminat davasını açacak kişinin hâkimin hükmedeceği tazminat tutarını öngörebilmesinin mümkün olmadığı ve tazminat miktarının hâkimin takdirine göre belirlendiği davalara ilişkin yargılama giderleri bakımından mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın HMK mad. 326/2 “manevi tazminat davaları” yönünden Anayasa’da yer alan mülkiyet hakkına ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 14.03.2025
-
-
Mükellefin sahte belge düzenleme fiiline nasıl ve ne şekilde iştirak ettiğinin açık ve net bir şekilde ortaya konulamadan sadece mükellef kurum adına bankadan para tahsilatı yapmış olduğundan yola çıkılarak sahte belge düzenlemek amacıyla hareket ettiği sonucuna varılamaz
-
Tarih: 12.03.2025
-
-
Sahte olduğu iddia edilen faturalardan kanaat edinecek miktarda fatura temin edilerek bu faturaların müvekkile gösterilmesi ve yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulduğunda kendisine ait olmadığını söylemesi halinde;faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 12.03.2025
-
-
“Seri Muhakeme” ve “Basit Yargılama”ya ilşkin hükümlerin “Sağır ve Dilsizler” açısından uygulanmayacağına ilşkin CMK md. 250/12 ve 251/7 AYM tarafından Anayasaya aykırı görülerek iptal edildi
-
Tarih: 10.03.2025
-
-
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Ek 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin “…ilk derece mahkemesi veya bölge idare mahkemesince nihai kararın verildiği tarihteki parasal sınır esas alınır.” bölümünün Anayasa’nın 2. ve 36. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi
-
Tarih: 06.03.2025
-
-
Faturaları düzenleyen ve kullanan mükellefin yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığına ilişkin belgeler getirtilmeden ve mal ve para akışını gösteren ticari defter ve belgeleri karşılıklı incelenmeden kurulan mahkumiyet hükmü hukuka aykırıdır
-
Tarih: 27.02.2025
-
-
Defter ve belge isteme yazısının ve tebliğ belgesinin ilgili vergi dairesinden getirtilerek dosya arasına konulmadan hangi belgelerin hangi amaçla ne zaman istendiğinin, istemin 5 yıllık saklama süresi içerisinde yapılıp yapılmadığının tespit edilmemesiyle eksik inceleme sonucu kurulan hüküm hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 25.02.2025
-
-
Case of Dilek Genç v. Türkiye
-
Tarih: 11.02.2025
-