-
Tarih: 27.02.2020
Menfi Tespit Davaları Zorunlu Arabuluculuğa Tabi Değildir
Esas : 2020/479
Karar : 2020/496
Tarih : 27.02.2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalılardan ..... Ltd .Şti tarafından davacı şirketin keşideci olarak gösterilerek 16/01/2019 vade tarihli 12.500 USD tutarlı, 25/01/2019 vade tarihli 12.500,00 USD tutarlı, 16/02/2019 vade tarihli 12.500,00 USD tutarlı, 25/02/2019 vade tarihli 12.500,00 USD tutarlı, 16/03/2019 vade tarihli 12.500,00 USD tutarlı, 25/03/2019 vade tarihli 15.000,00 USD, 16/04/2019 vade tarihli 12.500,00 USD ve 25/04/2019 vade tarihli 15.000,00 USD tutarlı 8 adet bononun düzenlenmiş olduğunu, bu bonoların davalı şirket tarafından takip için diğer davalı ...ye verildiğini, bu davalı tarafından davacı şirket yetkililerinin işbu bonolar için arandığını ve davacı şirketin bonoların varlığından bu suretle haberdar olduğunu, davaya konu senetlerdeki yazı ve imzaların davacı şirket yetkililerince ait olmadığı gibi davacı şirketin davalı şirkete herhangi bir borcunun da bulunmadığını, davalı şirket yetkilileri aleyhinde K.Çekmece CBS'nun 2019/485 Soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, ayrıca davalı şirket yetkilileri hakkında daha önce de aynı konudan başka kimselerin şikayeti üzerine G.O.Paşa C.B.S'nın 2018/41847 soruşturma numaralı dosyası ile soruşturma açıldığını belirterek öncelikle davaya konu kambiyo senetlerinin protesto edilmesinin davacının ticari hayatını olumsuz etkileyeceğinden davaya konu senetlerin protesto edilmemesi ve ödenmesini engeller mahiyette ve olası bir icra takibi neticesinde davacının uğrayacağı muhtemel zararların engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve takip konusu bonoların iptallerine karar verilmesini talep etmiştir.
B-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; "7155 sayılı Kanun'un 20. Maddesi ile eklenen 6102 Sayılı Kanun'un 5/A maddesi uyarınca "bu Kanunun (TTK) 4. Maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı" olarak düzenlendiği, söz konusu düzenlemenin dava şartı olması nedeniyle uygulamasının zorunlu olduğu, aynı yasanın 23. Maddesi ile 6325 sayılı kanuna eklenen 18/A maddesi uyarınca dava şartı olan arabuluculukta davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın aslını yada arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olup, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya son tutanağın bir haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddine karar verileceği ihtarını içeren davetiye gönderileceğinin düzenlendiği, söz konusu kanunun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe girdiği, davanın ise 03/01/2019 tarihinde açıldığı, ve arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı, (bu hususun hem dava dilekçesinden hem de yasa gereği geçmesi gereken 6 haftalık süre henüz dolmadan açılmış olmasından anlaşıldığı) aynı yasanın 18/A-2 fıkrası son cümlesi uyarınca, arabulucuya başvurulmadan dava açılmadığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceğinin düzenlendiği, somut olayda davacı tarafından açılan davanın konusu bir miktar paranın ödenmesi/ödenmemesi olan alacağın bulunmadığına yönelik menfi tespit davasında davadan önce zorunlu arabuluculuğa gidilmediği" gerekçesiyle davacının davasının davadan önce zorunlu arabulucuğa gidilmemiş olması nedeniyle usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde menfi tespit davasının zorunlu arabuluculuğa tabi bir dava olmaması nedeni ile verilen kararın hatalı oldup kaldırılması gerektiğini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava menfi tespit istemine ilişkindir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Uyuşmazlık; arabulucuk dava şartının iş bu dava yönünden uygulanıp, uygulanamayacağının tespitine ilişkindir.01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun'un 5/A. maddesinde "dava şartı olarak arabuluculuk" başlığı ile; "Bu Kanun'un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır" şeklinde düzenleme yapılmıştır. TTK'nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı ise de; menfi tespite ilişkin iş bu uyuşmazlık alacak davası mahiyetinde değerlendirilemeyecek olup somut olay yönünden davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacı tarafın istinaf isteminin kabulü ile HMK'nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE 2- İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 01/01/2019 gün 2019/ 4 Esas, 2019/4 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile ilanen tebliğ gideri 2.761,20 TL 17,63 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.900,13 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu tarihinde HMK'nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca 27/02/2020 tarihinde oy birliğiyle KESİN olarak karar verildi.
-
Mükellefin sahte fatura kullandığı gerekçesiyle vergi incelemesine girdiği durumlarda matrah tespiti yapılırken brüt satış karlılığına uyum karşılaştırılarak vergiye tabi kazancın belirlenmesi gerekir.
-
Tarih: 30.04.2025
-
-
Sahte fatura kullanma suçunda araştırılması gerekilen deliller vardır, eksik inceleme sonucu hüküm tesis edilmesi hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 29.04.2025
-
-
Mükellef şirketin faturalarında gerçek bir emtia tespitinin yapılıp yapılmadığı saptanmadan KDV indirimlerinin reddedilmesi hukuka uygun değildir.
-
Tarih: 29.04.2025
-
-
Tam Yargı Davalarında Miktar Artırımında Faize Esas Tarih Dava Dilekçesindeki Talep Miktarına Uygulanan Faiz Başlangıç Tarihidir
-
Tarih: 16.04.2025
-
-
Birden fazla takvim yılı için sahte olarak düzenlendiği iddia olunan faturalardan yalnızca bir takvim yılının belirli faturalarının incelenip işlem tesis edilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 24.03.2025
-
-
Akaryakıt şirketi mükellefin yalnızca benzin istasyonundaki pompalarla ilgili tespitleri baz alınarak sahte fatura düzenleyicisi olduğu sonucuna varılamaz
-
Tarih: 21.03.2025
-
-
Mükellefe sahte fatura kullanma suçu isnad edilmeden önce faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; sevk ve taşıma irsaliyelerin teslim ve tesellüm belgelerinin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Ortada somut bir tespit bulunmadığı sürece yoklama fişlerine imza atılmış olması sahte fatura kullanma/düzenleme suçuna iştirak edildiğine kanıt olmaz yalnızca varsayımsal iştirakin varlığına ulaşılır
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Eksik inceleme sonucu sahte fatura düzenleme/kullanma suçu isnat edilerek mahkumiyet hükmedilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 19.03.2025
-
-
Manevi tazminat davasını açacak kişinin hâkimin hükmedeceği tazminat tutarını öngörebilmesinin mümkün olmadığı ve tazminat miktarının hâkimin takdirine göre belirlendiği davalara ilişkin yargılama giderleri bakımından mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın HMK mad. 326/2 “manevi tazminat davaları” yönünden Anayasa’da yer alan mülkiyet hakkına ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 14.03.2025
-