• Tarih: 27.10.2021
  • Yazar: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

Konusu Bir Miktar Para Olan Alacak ve Tazminat Talepleri Hakkındaki Ticari Davalarda Arabuluculuk Dava Şartıdır

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
ONDÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ

Esas : 2021/321
Karar : 2021/797
Tarih : 17.06.2021

MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda,
ilamda yazılı nedenlerle davanın arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeniyle usulden reddine dair verilen
karara karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava
dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket
ile davalı şirket arasında oyuncak ile benzer ürünler yönünden ticari ilişki bulunduğunu, davalı şirketin ticari
ilişkiden kaynaklanan cari hesapta kayıtlı borcunu ödemediğini, borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine
icra takibi başlatıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline ve icra inkar
tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davanın dava şartı
yokluğundan usulden reddine, kabul edilmemesi halinde hukuka aykırı ve kötü niyetli olarak ikame edilen
davanın esastan reddine, davacı aleyhine %20'de aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan
tahsiline ve yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama
sonucunda; "...Dava, 25/02/2020 tarihinde açılmış olup, arabulucuk sürecinin başladığı tarih davadan sonra
09/06/2020 tarihidir. Davacı vekili tarafından dosyaya sureti sunulan arabuluculuk faaliyeti sonunda
anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın düzenlenme tarihi 03/07/2020' dir. Davanın konusu İtirazın
iptali istemi olmakla, davacı yan davalıdan ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap alacağı talebinde
bulunmaktadır. Zorunlu arabulucuk dava şartı sonradan giderilebilir nitelikte bir dava şartı da değildir. Yine,
önce görevsiz mahkemeye dava açmak suretiyle iş bu dava şartına dair kanuni düzenlemenin aşılması da
mümkün değildir. Dosyanın görevsizlik kararıyla mahkememize gelmiş olmasının dava tarihine ve yargılama
usulüne bir etkisi bulunmamakla, dava tarihi itibariyle yukarıda anılan yasa maddeleri kapsamında dava şartı
olan arabuluculuk faaliyetine ilişkin süreç tamamlanmadan dava açılmış olduğundan..." davanın usulden
reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı taraça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı firmanın,
25/02/2020 tarihinde huzurda itirazın iptali davasını açtığını, dava dosyasına sunulan arabuluculuk
tutanağının da ortaya koyduğu üzere arabuluculuk görüşmesinin 03/07/2020'de yani davanın ikamesinden 5
ay sonra sona erdiğini, 

Türk Ticaret Kanunu 5/A maddesi, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak
davaları hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasını dava şartı olarak düzenlediğini,
görüldüğü gibi dava şartı karşılanmadan dava açılmış olmakla davanın usulden reddi gerekmekle ilk derece
mahkemesinin de isabetli olarak arabuluculuk dava şartı karşılanmadan dava açılmış olması nedeniyle
davanın reddine karar verdiğini, Hem görevsizlik kararı hem de dava şartı yokluğundan davanın usulden
reddi kararları gözetilmek suretiyle vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, kendilerine vekalet ücreti
verilmediğini belirterek kararın bu yönüyle düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.

Dava, ticari satımdan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılmış olan
ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK'nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece
mahkemesince yazılı gerekçe ile dava konusu uyuşmazlığın ticari nitelikte olması nedeniyle TTK'nın 5/A
maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, ancak arabulucuya başvurulmadan davanın
açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf
başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru
nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekilince, davanın
arabuluculuk dava şartı gerçekleşmediğinden davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar
verilmesine rağmen vekille temsil olunan davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin yasaya aykırı
olduğu gerekçesiyle hüküm istinaf edilmiştir. HMK'nın 114. maddesinin birinci fıkrasında tüm davalar
bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu hususu açıkça hükme bağlanmış, ikinci fıkrasında
ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir. Anayasamızın 9.
maddesinde yer alan düzenleme uyarınca, ülkemizde yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız
mahkemelerce kullanılacağı ve 36. maddesinde de herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip
olduğu, mahkemelerin ise görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacakları esası
benimsenmiştir. Bununla birlikte, 07.06.2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk
Kanunu ile bazı hukuki uyuşmazlıklar yönünden, bir yandan tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini
üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması
amacıyla yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm
yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir. 6325 sayılı Kanun ile bazı hukuki uyuşmazlıklar
yönünden, bir yandan tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde
edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yine mahkemeler aracı kılınarak
bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi
benimsenmiştir. Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325
sayılı Kanun’da 06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün
azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu
arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede,
konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce
arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. 6325 sayılı Kanunu’nun 18/A maddesine
göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda,
davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu
tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması
halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği,
aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe
çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi, ayrıca arabulucuya başvurulmadan
dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle

usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Dava açılmadan önce arabulucuya hiç
başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya
başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu
tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması da davanın
usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır. Dava şartı, kamu düzenine ilişkin olup HMK' nın 355. ve 115.
maddeleri uyarınca, istinaf sebebi yapılmasa bile, resen gözetilir. Somut olayda davacı vekili tarafından
25.02.2020 tarihinde dava açılmış, yargılama devam ederken 09.06.2020 tarihinde arabulucuya başvurulmuş
ve tarafların uzlaşmadığına dair 03.07.2020 tarihinde tutanak düzenlenmiştir. Davalı vekilince 11.09.2020
tarihinde anlaşmaya varılamadığına ilişkin son arabuluculuk tutanağı mahkemeye sunulmuştur. Eldeki
dosyada, mahkemece, davanın esasına girilmeden ve arabuluculuğa ilişkin dava koşulu hakkında bir karar
verilmeden önce, davacı vekili arabuluculuk tutanağını dosyaya sunmuş ve dava koşulunu tamamlamıştır.
Her ne kadar, yukarıda açıklanan yasa hükümleri uyarınca, arabulucuya başvurmadan dava açılması
mümkün değil ise de ve mahkemece bu şartın tamamlanması için süre verilemeyecek ise de mahkeme bu
konuda henüz bir karar vermeden önce dava şartı tamamlandığına göre, artık dava şartı eksikliğinden söz
edilemez. Nitekim HMK'nın 115/3.maddesi uyarınca, dava şartı noksanlığı konusunda mahkemece henüz bir
karar verilmeden önce bu eksiklik tamamlanmış ise, başlangıçtaki dava şartı eksikliğinden ötürü, dava
usulden reddedilemez (Emsal nitelikte Yargıtay nin 2020/3187 E - 2021/762 K sayılı, 04/02/2021 Tarihli
kararı). Dava açıldıktan sonra arabulucuya başvurulmuş olması bu sonuca engel değildir. Neticede davacı
arabulucuya başvurmuş, taraflar buna rağmen uzlaşamamıştır. Bu aşamadan sonra davayı reddederek
davacıyı tekrar arabulucuya başvurmak zorunda bırakmak, yasa koyucunun düzenleme amacıyla
uyuşmayacağı gibi usul ekonomisi ilkesiyle de bağdaşmaz. Bu açıklamalar ışığında, ilk derece
mahkemesince dava şartının karardan önce tamamlanmış olduğu dikkate alınarak işin esası incelenerek bir
karar verilmesi gerekirken, gerçekleşen dava şartına rağmen davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden
reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu husus istinaf sebebi yapılmamış olsa bile,
HMK'nın 33, 115/1 ve 355.maddeleri uyarınca resen dikkate alınmıştır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında
davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesi kararının HMK'nın 353/1.a.4
maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.

Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK'nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası
incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden
görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan
istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine, 4-Davalı tarafından istinaf
kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi
tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince
taraflara tebliğine dair; HMK'nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 17.06.2021

HMK'nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.

https://www.aslanpinar.combilgi-bankasi/kararlar/arabuluculuk-kararlari/konusu-bir-miktar-para-olan-alacak-ve-tazminat-talepleri-hakkindaki-ticari-davalarda-arabuluculuk-dava-sartidir

https://www.aslanpinar.com/bilgi-bankasi/kararlar/arabuluculuk-kararlari/konusu-bir-miktar-para-olan-alacak-ve-tazminat-talepleri-hakkindaki-ticari-davalarda-arabuluculuk-dava-sartidir

Diğer Kararlar