-
Tarih: 02.01.2021
Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Menfi Tespit İstemi Zorunlu Arabuluculuğa Tabi Değildir
Esas : 2020/481
Karar : 2020/413
Tarih : 21.02.2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya ait olmayan bir imzaya dayalı senede istinaden davalı tarafından davacı hakkında icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibinden kendisine ulaşmayan bir usulsüz tebligat nedeniyle zamanında haberdar olamadIğını ve buna mukabil davacının tüm mal varlığına haciz konulduğunu, bahsi geçen takibe konu senetteki imzaların davacıya ait olmadığını, buna istinaden başlatılan icra takibinin de haksız olduğunu beyanla, davacının borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesini, bahsi geçen icra dosyasında davacı adına tahsilat yapılmış/yapılacak olması durumunda bu bedellerin davalı taraftan istirdadına karar verilmesini, senet üzerindeki imzaların davacı tarafından inkar edilmiş olması nazara alınarak telafisi imkansız zararların doğmasını engellemek üzere takibin durdurulmasını ve icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 09/12/2019 tarihli 2019/614 Esas- 2019/961 Karar sayılı kararıyla; davadan önce zorunlu arabulucuğa gidilmemiş olması nedeniyle davanın usulden reddine, karar verilmiştir. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesinin kararının gerekçesinde kanun maddesini tekrarla davanın usulden reddine karar verildiğini, dilekçe ekinde emsal olarak sundukları İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin kararında da açıklandığı üzere; davada alacak ve tazminat taleplerinin bulunmadığını, asıl taleplerini oluşturan hususların tespiti ile takibin iptali ve takibin yargılama süresince tedbiren durdurulması olduğunu, bu hususlarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğunun bulunmadığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın usul yönünden kabulü ile tahkikat aşamasına geçilmesini talep etmiştir.Davalının istinaf dilekçesine karşı cevap vermediği görülmüştür.
GEREKÇE: Uyuşmazlık; menfi tespit davasında arabulucuk dava şartının uygulanıp, uygulanamayacağının tespitine ilişkindir.01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun'un 5/A. maddesinde "Dava Şartı Olarak Arabuluculuk" başlığı ile; "Bu Kanun'un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır" şeklinde düzenleme yapılmıştır.6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A maddesi uyarınca, 2.fıkrası son cümlesine göre ise; "(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir."Somut uyuşmazlık menfi tespit istemine ilişkin olup, uyuşmazlık kambiyo senedinden kaynaklanmaktadır. TTK'nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı ise de; menfi tespit davaları alacak davası mahiyetinde değerlendirilemeyecek olup somut olay yönünden davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 2- İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 09/12/2019 gün ve 2019/614 Esas, 2019/961 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya kaldığı yerden devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan; 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 17,63 TL posta gideri olmak üzere toplam 166,23 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 21/02/2020 tarihinde HMK'nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
-
Mükellefin sahte fatura kullandığı gerekçesiyle vergi incelemesine girdiği durumlarda matrah tespiti yapılırken brüt satış karlılığına uyum karşılaştırılarak vergiye tabi kazancın belirlenmesi gerekir.
-
Tarih: 30.04.2025
-
-
Sahte fatura kullanma suçunda araştırılması gerekilen deliller vardır, eksik inceleme sonucu hüküm tesis edilmesi hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 29.04.2025
-
-
Mükellef şirketin faturalarında gerçek bir emtia tespitinin yapılıp yapılmadığı saptanmadan KDV indirimlerinin reddedilmesi hukuka uygun değildir.
-
Tarih: 29.04.2025
-
-
Tam Yargı Davalarında Miktar Artırımında Faize Esas Tarih Dava Dilekçesindeki Talep Miktarına Uygulanan Faiz Başlangıç Tarihidir
-
Tarih: 16.04.2025
-
-
Birden fazla takvim yılı için sahte olarak düzenlendiği iddia olunan faturalardan yalnızca bir takvim yılının belirli faturalarının incelenip işlem tesis edilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 24.03.2025
-
-
Akaryakıt şirketi mükellefin yalnızca benzin istasyonundaki pompalarla ilgili tespitleri baz alınarak sahte fatura düzenleyicisi olduğu sonucuna varılamaz
-
Tarih: 21.03.2025
-
-
Mükellefe sahte fatura kullanma suçu isnad edilmeden önce faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; sevk ve taşıma irsaliyelerin teslim ve tesellüm belgelerinin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Ortada somut bir tespit bulunmadığı sürece yoklama fişlerine imza atılmış olması sahte fatura kullanma/düzenleme suçuna iştirak edildiğine kanıt olmaz yalnızca varsayımsal iştirakin varlığına ulaşılır
-
Tarih: 20.03.2025
-
-
Eksik inceleme sonucu sahte fatura düzenleme/kullanma suçu isnat edilerek mahkumiyet hükmedilmesi hukuka aykırıdır
-
Tarih: 19.03.2025
-
-
Manevi tazminat davasını açacak kişinin hâkimin hükmedeceği tazminat tutarını öngörebilmesinin mümkün olmadığı ve tazminat miktarının hâkimin takdirine göre belirlendiği davalara ilişkin yargılama giderleri bakımından mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın HMK mad. 326/2 “manevi tazminat davaları” yönünden Anayasa’da yer alan mülkiyet hakkına ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 14.03.2025
-