-
Tarih: 12.04.2022
Kişinin iş yerinde psikolojik tacize uğraması maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını ihlal eder
12.04.2022 tarihli ve 31807 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Türkan Aydoğmuş Başvurusu” kişinin iş yerinde uğradığı psikolojik tacize karşı Anayasanın 17. maddesi ile güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine ilişkindir.
Somut olay kısaca şu şekildedir:
Başvurucu, İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Anesteziyoloji ve Reaminasyon Ana Bilim Dalında hemşire olarak görevini yapmaktadır. Amiri tarafından kendisine sistematik olarak aşağılayıcı, mesleki ve kişisel onurunu zedeleyici söz ve davranışlar ile psikolojik taciz mağduru olan başvurucu, çalıştığı enstitünün müdürlüğüne, amirinin devamlı surette kendisine ve ekibine söz konusu davranışları sergilediğini ve gereğinin yapılmasını içerir şikayette bulunmuştur.
Başvurucunun şikayet dilekçesini vermesinden bir gün önce amiri tarafından idareye, başvurucunun görevini yerine getirirken önemli hatalar yaptıklarını ve kendisine hakaret ettiklerini ve dolayısıyla birimde başka kişilerin görevlendirilmesi talepli bir şikayet dilekçesi vermiştir. Bu dilekçe neticesinde ise başvurucu neticesiz kalan bir soruşturma geçirmiştir.
Bu olaylar neticesinde başvurucunun talebi üzerine kendisi hakkında tıbbi belgeleme ve bilimsel değerlendirme raporu düzenlenmiştir. Akabinde ise başvurucuya işyerinde yaşanan olaylarla büyük ölçüde uyumluluk gösteren majör depresif bozukluk tanısı konulmuştur.
Bununla birlikte başvurucu tekrar müdürlüğe bunu bildirmiş ve Cumhuriyet Başsavcılığına amiri hakkında eziyet etme ve görevi kötüye kullanma suçlarını işlediğinden bahisle şikayette bulunmuştur. Başsavcılık bu talebi görevsizlik nedeniyle reddetmiş ve idareye göndermiştir. İdare tarafından amir hakkında yürütülen soruşturmada amirin davranışlarının süreklilik halinde psikolojik tacize, süreklilik olmasa bile başvurucunun kişilik haklarına aykırı olarak hareket ettiğine kanaat getirilmiştir.
Yargı Süreci:
Başvurucu bu olaylar akabinde İstanbul 7. İdare Mahkemesinde kendisine 10.000 TL manevi tazminat ödenmesi talepli tam yargı davası açmıştır. Mahkeme, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların meydana getirdiği zararların açık, somut ve kesin olarak ortaya konulmadığı ile idarenin psikolojik taciz bakımında ağır bir kusurunun olmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Başvurucu bu karara karşı, somut delil ve belgelerin ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirmeye alınmaması, idarenin soyut iddialarının hükme esas alınması nedenleriyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf mahkemesi ise başvurucunun istinaf talebini reddederek ilk derece mahkemesinin kararının hukuka uygun olduğuna kanaat getirmiştir.
Başvurucu bunun üzerine,
-Yaşadığı olaylar nedeniyle kendisine major depresif bozukluk tanısı konulduğu,
-Başvurularına rağmen idare tarafından psikolojik tacizi önlemeye yönelik tedbirlerin alınmadığı,
-Amiri hakkında etkili bir soruşturma yapılmadığı,
-Başsavcılığa yaptığı şikâyet ile ilgili sürecin sürüncemede bırakıldığı,
-İdare Mahkemesi tarafından sunulan bilgi ve belgeler dikkate alınmadan karar verildiğini ileri sürerek maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının, adil yargılanma hakkının ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddialarıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
Anayasa Mahkemesinin değerlendirmesi:
Anayasa Mahkemesi her somut olayın kendi özelinde değerlendirilmesi gerektiği hususunun altını çizerek, psikolojik tacizden bahsedilebilmesi için gerekli olan şu unsurların somut olay nezdinde gerçekleşerek başvurucunun, amirinin psikolojik tacizine maruz kaldığına kanaat getirmiştir:
-İşyeri ile ilgili olarak işyerindeki yöneticiler ve/veya diğer çalışanlar tarafından gerçekleştirilmesi ya da bu tür müdahalelere göz yumulması,
-Süreklilik arz edecek şekilde tekrarlanması, keyfîlik içermesi, sistemli ve kasıtlı olması, yıldırma ve dışlama amacı taşıması,
-Mağdurun kişiliğinde, mesleki durumunda veya sağlığında zarar ortaya çıkaran ya da ciddi bir zarar tehlikesi içermesi
Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, çalışanların iş yaşamlarında maruz kaldığı psikolojik tacize karşı devletin, Anayasanın 17. maddesi kapsamında şu pozitif yükümlülüklere sahip olduğunu belirtmiştir:
-Çalışanlara yönelen psikolojik taciz mahiyetindeki davranışların oluşmaması için önlemler alınması,
-Şikâyetleri etkili şekilde inceleyecek denetim mekanizmalarının oluşturulması,
-Pozitif ayrıcalıklar tanınması gereken çalışanların önündeki güçlüklerin kaldırılması ve kolaylaştırıcı imkânlardan yararlandırılmasının sağlanması,
-Yıldırıcı ve kasıtlı tutumlara maruz kalanların uğradıkları maddi ve manevi zararlarının giderilmesi ya da ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin yasal altyapının oluşturulması ve suç teşkil eden durumlarda sorumluların yasal çerçevede cezalandırılmalarının sağlanması,
-Oluşan zararların tazmin edilmesi amacıyla açılan davalarda mağdurların haklarını adil şartlarda savunabileceği etkili usule ilişkin güvencelerden yararlandırılması ve yargılamalar sonucunda temel hakların içerdiği güvenceleri koruyacak şekilde mahkemelerce ulaşılan sonuçların ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanması.
Anayasa Mahkemesi söz konusu kıstaslar neticesinde kamu makamlarının etkili önlem almadığı ve yargılamaları yürüten mahkemeler tarafından ulaşılan sonuçların yeterli gerekçelerle açıklanmaması nedenlerinden ötürü devletin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve dolayısıyla başvurucunun Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Kararın tam metni için tıklayınız.
-
Manevi tazminat davasını açacak kişinin hâkimin hükmedeceği tazminat tutarını öngörebilmesinin mümkün olmadığı ve tazminat miktarının hâkimin takdirine göre belirlendiği davalara ilişkin yargılama giderleri bakımından mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın HMK mad. 326/2 “manevi tazminat davaları” yönünden Anayasa’da yer alan mülkiyet hakkına ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle hukuka aykırıdır.
-
Tarih: 14.03.2025
-
-
“Seri Muhakeme” ve “Basit Yargılama”ya ilşkin hükümlerin “Sağır ve Dilsizler” açısından uygulanması eşitlik ilkesini ihlal ettiğine dayanılarak Anayasaya aykırı görülüp iptal edildi
-
Tarih: 10.03.2025
-
-
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin 2008-32/34 Sayılı Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair 2025-32/72 Sayılı Tebliğ’e İlişkin Duyuru Hazine ve Maliye Bakanlığı Sitesinde Yayınlanmıştır
-
Tarih: 10.03.2025
-
-
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Ek 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin “…ilk derece mahkemesi veya bölge idare mahkemesince nihai kararın verildiği tarihteki parasal sınır esas alınır.” bölümünün Anayasa’nın 2. ve 36. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi
-
Tarih: 06.03.2025
-
-
AB Yapay Zeka Tüzüğü (Türkçe Özet Metin)
-
Tarih: 19.02.2025
-
-
2024 Yılı İçin Değerli Konut Vergisi Ödemesi Yapılmadan Önce Bilinmesi Gerekenler
-
Tarih: 11.02.2025
-
-
Dilek Genç'in AİHM Adil Yargılanma ve Silahların Eşitliği Haklarının İhlali Kararı
-
Tarih: 11.02.2025
-
-
9. Yargı Paketi
-
Tarih: 14.11.2024
-
-
Taraf Teşkilinin Sağlanması İçin Arabulucuya Çeşitli Yetkilerin Tanınması Sebebiyle Ortaklığın Giderilmesi Davasının Zorunlu Arabuluculuğa Tabi Olması Mahkemeye Erişim Hakkını İhlal Etmemektedir
-
Tarih: 02.10.2024
-
-
308 Sıra Numaralı Gelir Vergisi Tebliği İle Gelen Değişiklikler
-
Tarih: 30.09.2024
-