-
Tarih: 19.01.2024
İstinaf İncelemesi Sırasında Ayrı ve Açık Bir Yanıt Verilmesi Gerektiren Usule Dair İddiaların İstinaf Mercilerince Cevapsız Bırakılması Gerekçeli Karar Hakkının İhlaline Neden Olur
19.01.2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan “FAHRETTİN YÜCEDAL BAŞVURUSU”, karar sonucunu etkileyecek esaslı iddialara kanun yolu incelemesi aşamasında ayrı ve açık yanıt verilmemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
OLAY:
Elâzığ Cumhuriyet Başsavcılığı düzenlediği iddianame ile başvurucu hakkında “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma” “nitelikli dolandırıcılık” ve “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçlarından cezalandırılması talep etmiştir. Yargılama neticesinde Elâzığ 1.Ağır Ceza Mahkemesi başvurucu hakkında “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma” suçundan beraat, “nitelikli dolandırıcılık” suçundan 12 yıl 6 ay hapis cezası ve 94.296.860 TL adli para cezasına, “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçundan da 3 yıl 4 ay hapis ve 2.000 TL adli para cezasına hükmetmiştir. Başvurucu Elâzığ 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bu başvuru sonucunda Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6.Ceza Dairesi 12.02.2020 tarihli kararıyla başvurucu hakkında verilen “nitelikli dolandırıcılık” suçuna ilişkin hükmü bozmuştur. Ceza Dairesi “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçuna ilişkin hükmü ise aynı kararla onamıştır.
Başvurucu; “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçunun oluşabilmesi için öncül suçtan verilen cezanın kesinleşmesi gerektiğini, Ceza Dairesinin öncül suç olarak değerlendirilen dolandırıcılık suçuna yönelik bozma vermesine rağmen öncül suça bağlı olan “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçuna ilişkin istinaf talebini ise esastan reddettiğini, bu suça ilişkin cezanın öncül suçtan verilen bir hüküm olmaksızın haksız olarak kesinleştirildiğini ileri sürmüştür.
ANAYASA MAHKEMESİ’NİN OLAYA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMESİ:
Anayasa Mahkemesi daha önce vermiş olduğu Erol Eşrefoğlu ve Hüseyin Kayapalı kararında “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçunun oluşumunda öncül suçun varlığı gerekliliğine vurgu yapmıştır. Ayrıca aynı kararda “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçunun konusu oluşturan ekonomik değerlerin hangi öncül suçların işlenmesi suretiyle veya dolayısıyla elde edildiğine dair iddiaların ayrı ve açıkça tartışılması ve karşılanması gerektiğini belirtmiştir.
İstinaf/temyiz incelemesi sırasında ayrı ve açık bir yanıt verilmesi gerektiren usul veya esasa dair iddiaların istinaf/temyiz mercilerince cevapsız bırakılması gerekçeli karar hakkının ihlaline neden olabilir.
Somut olayda başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçunun konusunu oluşturan ekonomik değerlerin hangi öncül suçların işlenmesi suretiyle elde edildiğine dair iddiaları ayrı ve açıkça tartışılmamış ve karşılanmamıştır. Başvurucu istinaf yolunda somut olaydaki öncül suç olarak nitelendirilen “nitelikli dolandırıcılık” suçunun kesinleşmeden “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçunun oluşamayacağını bundan dolayı da öncül suç niteliğinde olan “nitelikli dolandırıcılık” suçunun tefrik edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Bununla birlikte istinaf kanun yolunda yapılan incelemenin neticesine bakıldığında öncül suç olarak nitelendirilen “nitelikli dolandırıcılık” suçu yönünden bozma kararı verilmesine ve halihazırda da bozma kararı çerçevesinde bu suç yönünden davanın derdest olmasına rağmen “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçuna ilişkin cezasının kesinleştiği görülmüştür. Bozma kararı çerçevesinde devam eden suç yönünden başvurucunun beraat etme olasılığı da göz önüne alınarak istinaf kararında başvurucunun yukarıda anılan ve yargılama sonucuna etkili olabilecek iddiaların dikkate alınmadığı, iddialarına ayrı ve açık bir yanıt verilmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle yargılama bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36.maddesinde güvence altına alınan adli yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Kararın tam metni için tıklayınız.
-
9. Yargı Paketi
-
Tarih: 14.11.2024
-
-
Taraf Teşkilinin Sağlanması İçin Arabulucuya Çeşitli Yetkilerin Tanınması Sebebiyle Ortaklığın Giderilmesi Davasının Zorunlu Arabuluculuğa Tabi Olması Mahkemeye Erişim Hakkını İhlal Etmemektedir
-
Tarih: 02.10.2024
-
-
308 Sıra Numaralı Gelir Vergisi Tebliği İle Gelen Değişiklikler
-
Tarih: 30.09.2024
-
-
5/6/2024 tarihli Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu Gündemine Ait Kararlar Bülteni
-
Tarih: 06.09.2024
-
-
Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği'nde Değişiklikler Yapıldı
-
Tarih: 09.08.2024
-
-
İdari Yaptırım ve İdari Gözetim Kararlarına Karşı Başvuruda Sulh Ceza Hakimliklerinin Görevlendirilmesine İlişkin Değişiklik
-
Tarih: 09.08.2024
-
-
Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları Şüpheli İşlem Bildirimi Rehberi ve MASAK Online Sistemi Güncellendi
-
Tarih: 25.07.2024
-
-
Dava Açma Sürelerini Düzenleyen Mevzuatların Katı Bir Şekilde Yorumlanması Mahkemeye Erişim Hakkını İhlal Edebilir
-
Tarih: 17.07.2024
-
-
Uyuşmazlığın Sonucuna Etkili İddia ve İtirazların Dikkate Alınmaması Gerekçeli Karar Hakkını İhlal Eder
-
Tarih: 10.07.2024
-
-
Alacağın Sadece Yasal Faiz İle Ödenmesi Alacaklının Mağduriyetine Sebep Olmaktadır
-
Tarih: 08.07.2024
-