-
Tarih: 07.01.2022
İnternet haber sitelerinde yayımlanmış yazılara ilişkin Kanun’dan ötürü süresiz erişim engeli kararı verilmesi ifade ve basın özgürlüğü hakkının ihlali niteliğinde olup yapısal bir sorun teşkil etmesi sebebiyle Meclis’e bildirilmesine karar verilmiştir
07.01.2022 tarihli, 31712 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “KESKİN KALEM YAYINCILIK VE TİCARET A.Ş. VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU”nun konusu, internet haber sitelerinde yayımlanan bir dizi habere erişimin engellenmesi kararı verilmesinin ifade ve basın özgürlükleri ile etkili başvuru hakkını ihlal ettiğine ilişkindir.
Uyuşmazlık dolayısıyla Anayasa Mahkemesi’ne çeşitli tarihlerde başvurular yapılmıştır. Bu başvurular daha sonra 2018/14884 numaralı bireysel başvuru dosyasında birleştirilmiş ve inceleme bu dosya üzerinden devam etmiştir.
Somut olayda, başvurucuların çeşitli internet haber sitelerinde yayımlamış oldukları yazılara ilişkin sulh ceza hakimliği tarafından erişim engeli getirilmiştir. Başvuruculara getirilen erişim engelinin gerekçesi olarak 5651 sayılı Kanun’un “İçeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi” başlıklı 9.maddesi gösterilerek kişilik haklarının ihlal edildiği ileri sürülmüştür.
Başvurucular:
- Basın mensuplarının kamu yararı gözetilerek yine kamuyu ilgilendiren konuları iletme görev ve sorumluluğuna sahip olduğunu,
- Haber içeriklerinin açıkça kişilik haklarını ihlal edici niteliğe sahip olmamasına rağmen erişim engeli getirildiğini,
- İtiraz makamlarının sunulan dilekçelerinin değerlendirilmeden reddedildiğini ve taleplerinin dikkate alınmadığını,
- Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini
ileri sürerek pilot karar usulünün uygulanmasını talep etmiştir.
Anayasa Mahkemesi, başvuruculara yönelik müdahalelerin bir hak ihlali meydana getirip getirmediği sonucuna ulaşabilmek için müdahalenin şu ilkelere aykırı olarak gerçekleşmesi şartını gözetmektedir:
- Kanunilik ilkesi,
- Meşru amaç ilkesi,
- Ölçülülük ilkesi
İlgili ilkeler doğrultusunda somut olay incelendiği takdirde;
5651 sayılı Kanun’un 9.maddesi ile getirilen erişimin engellenmesi yolu, kendine özgü niteliklere sahip olup mevcut yargılama usullerinden farklı bir yol olarak tasarlanmıştır. Erişimin engellenmesi yoluna karşı yapılan itiraz başvurularının reddedildiği takdirde kesinleşmesi hususu ise Kanun’un gerekçesinde “tedbir” olarak nitelendirilen bir yolun çok ağır sonuçlar doğurmasına yol açabilmektedir. Kararın kesinleşmesi ile birlikte erişim belirsiz süreyle engellenmiş olmaktadır. Bu şekilde süresiz kısıtlamaların ifade ve basın özgürlükleri için büyük tehlikeler arz ettiği açıktır. Dolayısıyla şeklî yönden kesin hükmün bütün sonuçlarını doğuran ve süresiz etki gösteren bir kuralın keyfî ve orantısız müdahalelere karşı mutlaka koruyucu birtakım güvenceler içermesi gerekmektedir.
Kanun hükmünde yer alan ibareler sebebiyle aynı hususun başka başvurulara da konu olması, ihlalin yapısal bir sorundan kaynaklandığını göstermektedir. Yapısal sorun neticesinde meydana gelen ihlallerin varlığı halinde, sorunun kanun koyucu tarafından düzeltilmesi gerektiği açıktır.
Bunun yanı sıra, şikayet konusu beyanda görüldüğü üzere başvuruculara, iddialarını gerekçelendirebilecek bir savunma yapma imkânı verilmemesi ifade ve basın özgürlüklerinin ihlaline yol açacağı açıkta görülmektedir.
Başvurucuların yapmış olduğu iddiaların sayılan kabul edilebilirlik ve esas yönünden incelenmesinin ardından Anayasa Mahkemesi ilgili kararda:
- İfade ve basın özgürlükleri ile etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna,
- Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlükleri ile Anayasa’nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine,
- İhlallerin yapısal sorundan kaynaklandığı anlaşıldığından pilot karar usulünün uygulanmasına,
- Yapısal sorunun çözümü için keyfiyetin Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirilmesine,
hükmolunmuştur.
Görüldüğü üzere, basın mensuplarının kamu yararı gözeterek yapmış oldukları haberlerde kişilik haklarının ihlal edilmesi ile ifade ve basın özgürlüğünün çatışması hali muhtemeldir. Böyle bir çatışma halinde öncelikle ihlallerin açıkça görülüp görülemediği hususu dikkate alınmaktadır. Başvurucuya yapılan müdahalenin kanunilik, meşru amaç ve ölçülülük ilkesine aykırı olarak gerçekleşmesi halinde ise bir ihlal olduğu açıktır.
Kararda görüldüğü üzere, başvurucuya yapılan müdahale bir niteliğini haiz olup 5651 sayılı Kanun’un 9.maddesinde yer alan uygulama benzer hususlarda birçok başvurunun yapılmasına sebep olmaktadır. Kanun’un ilgili maddesinin yarattığı bu yapısal sorunun TBMM tarafından giderilmesi istenmiş olup bu karar, başkaca olaylarda da emsal teşkil edecektir.
Kararın tam metni için tıklayınız.
-
Taraf Teşkilinin Sağlanması İçin Arabulucuya Çeşitli Yetkilerin Tanınması Sebebiyle Ortaklığın Giderilmesi Davasının Zorunlu Arabuluculuğa Tabi Olması Mahkemeye Erişim Hakkını İhlal Etmemektedir
-
Tarih: 02.10.2024
-
-
308 Sıra Numaralı Gelir Vergisi Tebliği İle Gelen Değişiklikler
-
Tarih: 30.09.2024
-
-
5/6/2024 tarihli Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu Gündemine Ait Kararlar Bülteni
-
Tarih: 06.09.2024
-
-
Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği'nde Değişiklikler Yapıldı
-
Tarih: 09.08.2024
-
-
İdari Yaptırım ve İdari Gözetim Kararlarına Karşı Başvuruda Sulh Ceza Hakimliklerinin Görevlendirilmesine İlişkin Değişiklik
-
Tarih: 09.08.2024
-
-
Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları Şüpheli İşlem Bildirimi Rehberi ve MASAK Online Sistemi Güncellendi
-
Tarih: 25.07.2024
-
-
Dava Açma Sürelerini Düzenleyen Mevzuatların Katı Bir Şekilde Yorumlanması Mahkemeye Erişim Hakkını İhlal Edebilir
-
Tarih: 17.07.2024
-
-
Uyuşmazlığın Sonucuna Etkili İddia ve İtirazların Dikkate Alınmaması Gerekçeli Karar Hakkını İhlal Eder
-
Tarih: 10.07.2024
-
-
Alacağın Sadece Yasal Faiz İle Ödenmesi Alacaklının Mağduriyetine Sebep Olmaktadır
-
Tarih: 08.07.2024
-
-
İcrada Fazla Ödenen KDV Şikayet Yoluyla Her Zaman İstenebilir
-
Tarih: 08.07.2024
-